Görünen o ki İngiltere, AB’ten tüm isteklerini aldı. “Sıfır gümrük vergisi ve sıfır kotayı kabul eden AB içindeki en büyük ticaret anlaşması” böylece gerçekleştirilmiş oldu. AB ile Birleşik Krallık’ın 2019 yılı ticaret hacmi 668 milyar pound’tu. Bu anlaşma 2019 ticaretinin tamamını kapsıyor. Ayrıca, İngiltere için AB adalet divanı artık hükmedici rolde değil ve uluslararası hukuk kuralları geçerli olacak. İngiltere kendi ifadesiyle Brexit ile, siyasi ve ekonomik bağımsızlığına yeniden kavuşmuş oldu.
Bu saatten sonra İngiltere ile ticaretini devam ettirmek isteyen AB dışındaki diğer ülkeleri, daha zor günler bekliyor olacak. Çünkü en büyük ticari partneri AB ile neredeyse sıfır gümrük ve sıfır kota üzerinden anlaşan, ticaretini ve balıkçılık yapılan suları dahil tam kontrole alan Birleşik Krallık, diğer ülkelerle ticaret anlaşması için elini çok daha güçlendirmiş oldu.
Brexit sonrası Türkiye’nin durumu ne olacak?
TTT Global Group Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Akın Arslan, Brexit’ten sonra, Türkiye-Birleşik Krallık ticaretini nelerin beklediğini değerlendirerek, şunları anlattı:
“İngiltere-Türkiye arasında Serbest Ticaret Anlaşması henüz imzalanmadı. Her ne kadar hükümet yetkilileri tarafından anlaşmaya çok yakın olduğu ifade edilse de, Türkiye’yi 1 Ocak 2021’den itibaren yeni bir dönem bekliyor. Bu belirsizlik durumunun, Türkiye’nin ihracatına maliyetinin yaklaşık 2,5 milyar dolar olabileceği öngörülüyor. Türkiye, toplam ihracatının %51’ini AB’ye yapıyor. Toplam ithalatının %36’sını da AB’den yapıyor. İngiltere ise, Türkiye’nin Almanya’dan sonra en büyük ticaret hacminin olduğu ikinci ülkedir. Türkiye-Birleşik Krallık arasında, yaklaşık 18 milyar dolarlık ticaret hacmi var. İngiltere, 5 milyar dolarla, Türkiye’nin en büyük ticaret fazlası verdiği ikinci ülke pozisyonunda bulunuyor. İkili ticaretin yüzde 98,2’si, gümrük birliği kapsamında yüzde sıfır gümrük vergisi ile gerçekleştiriliyor. İngiltere'ye ihracat kalemlerimiz arasında beyaz eşya başta olmak üzere elektrikli ve elektriksiz makineler, motorlu araç ve parçaları, demir-çelik ürünleri, hazır giyim ve tekstil ürünleri, elektrikli aletler, gıda maddeleri gibi tüketim ürünleri, kağıt ürünler, kablo ve teller vd yer alıyor. İthalat kalemlerimiz ise; Elektriksiz makineler, demir çelik, otomotiv ana ve yan sanayi ürünleri, eczacılık ürünleri, plastik ürünleri, yarı mamul organik kimyasallar bulunuyor. Türkiye ve İngiltere arasında yeni bir ticaret anlaşması imzalanmazsa, ikili ticaretin yüzde 70’inde doğrudan veya dolaylı rekabet gücü kaybı oluşabilecektir. Türkiye’nin ihracatının yüzde 83’ünde, İngiltere’nin ihracatının yüzde 51’inde doğrudan veya dolaylı rekabet gücü kaybı gerçekleşebilir” dedi.
İngiltere’ye mal sevkiyatında %25-30 düşüş yaşanabilir
Türkiye-İngiltere arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasının 2021 yılının ortalarında imzalanmasının beklendiğini kaydeden TTT Global Başkanı Dr. Akın Arslan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bu durum ülkeler arasındaki ticareti doğrudan etkileyecek ve doğal olarak lojistik sektörüne de dokunacak. Anlaşma olmazsa, İngiltere’ye mal sevkiyatının %25-30’lar seviyesinde düşmesi muhtemel olacaktır. Bu hacmin korunması ve artırılmasında, Türkiye'deki yerel dış ticaret ve lojistik sektörü tarafından Brexit sürecinin daha yakın takibi önem arz ediyor. Brexit geçiş süreci devam ettiği sürece, ihracat taşımaları bir süre daha aynı kalacak, T1 transit belgesiyle devam edecek, fakat dönüşte farklılık olacak ve T1 yerine T2 transit rejimi beyannamesi istenecektir. Anlaşma olmadığı takdirde Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kuralları geçerli olacak, ülkeler karşılıklı olarak gümrük vergilerini arttırabilecektir. Serbest Ticaret Anlaşması (STA) imzalanırsa, bu durum anlaşma çerçevesinde değişebilecektir. Türkiye ile İngiltere arasında, 2021 yılı ilk yarısına kadar imzalanması beklenen serbest ticaret anlaşmasıyla, sanayi ve tarım ürünlerine yönelik gümrük vergilerinin karşılıklı kaldırılmasını öngörüyoruz. Buna bazı kalemlerin daha eklenmesi muhtemeldir. İlk tespitler gösteriyor ki, İngiltere’nin 1 Ocak 2021’den itibaren uygulayacağı gümrük vergileri, İngiltere’ye olan toplam ihracatımızın yüzde 68’ini etkiliyor. Otomotivde yüzde 10, hazır giyimde yüzde 12, beyaz eşyada sıfır vergi uygulanacak gibi duruyor. İthalat ürünlerinde ise ithalatçılarımızı daha büyük vergiler bekliyor. Bu vergiler kuşkusuz, İngiltere’yle olan ticarete büyük darbe vurabilecektir ve ithalat maliyetleri artacaktır. İngiltere 51 ülkeyle STA’ları imzaladı. Türkiye’nin, bu konuda hızlı davranması gerekiyor. Eğer inisiyatif alınamazsa, Birleşik Krallık’ın Türkiye’den yaptığı ithalat başka ülkelere kayabilir ve gerçek risk de budur. İngiltere ile ticaret hacmimizi kısa vadede 25 milyar doların üzerine çıkarma hesapları yaparken, aksine bazı tedbirleri zamanında alamazsak daralma ile karşılaşabiliriz. Kısaca, Türkiye ile Birleşik Krallık arasındaki ticari ilişkilerinin aynı tonda güçlenebilmesi açısından kapsamlı bir ticaret anlaşması yapmak gerekmektedir. Gümrük birliği kapsamında olduğu gibi sanayi ürünleri üzerindeki gümrük vergilerinin kaldırılması, tarım ürünlerinde kısmi de olsa serbestleşme sağlanması önemlidir. Diğer kritik bir konu da, Birleşik Krallık 1 Ocak 2021’den itibaren GVMS’yi (Malların Araç Hareketlerinin Dijital Olarak İzlenmesi Servisi) devreye alacaktır. Bu konuda, Türk Lojistik Teknolojisi TIRPORT, geliştirdiği arttırılmış zeka destekli teknolojilerle U-ETDS ve GVMS’ye hazırdır” diye konuştu.
İyi yönetilirse, Brexit süreci Türkiye’ye avantajlar getirecek
TTT Global Başkanı Dr. Akın Arslan, Brexit sürecinin iyi yönetilirse, Türkiye’ye bazı avantajları getireceğini belirterek, birkaç maddeye değindi:
1-Birleşik Krallık ve Türkiye arasındaki ikili işbirliklerinin geliştirilmesi,
2-Gümrük birliği dışındaki alanlarda da serbest ticaret altyapılarının tesis edilmesi,
3-Coğrafi yakınlığın bir fırsata dönüştürülmesi,
4-Düşük nakliye maliyetleri,
5-Pandemi sonrası Türkiye'de ortaya çıkan alternatif yatırım olanakları,
6-Depolama, ulaşım ve tedarik konularında yaratılabilecek işbirlikleri,
7-Teknoloji tabanlı üretimlerde işbirlikleri,
8-Katma değeri yüksek ürünlerin, Türkiye’de ortak girişimlerle üretilmesi ve dünyaya pazarlanması,
9-Nitelikli Türk işgücünden istifade edilmesi,
10-AB’den ayrılan İngiltere’nin sağlık ve eğitim gibi kritik alanlarda Türkiye ile AB’den bağımsız yatırım politikaları izleyebilmesi ve işbirliği geliştirebilmesi,
11-Coğrafi konumu itibariyle Türkiye’nin Batı ile Doğu arasında bir lojistik HUB’ta oturması ve Türkiye’deki İngiliz-Türk ortak yatırımlarıyla bölgenin üretim ve depolama üssüne dönüştürülebilmesi sıralanabilir.