Suriye’deki kaotik ortam, büyük güçlerin farklı çıkarlara sahip olması nedeniyle geçen süre zarfında sahadaki şiddeti artırdı. Artan şiddet ise en başta bölge ülkelerini tehdit etmeye başladı. Özellikle ABD’nin PKK/PYD/YPG terör örgütüne yönelik sağladığı askerî destek sadece sahadaki şiddeti artırmakla kalmayıp, aynı zamanda Türkiye’nin güvenliğini de ciddi şekilde tehdit etmeye başladı. Ortaya çıkan bu tehdide yönelik Türkiye’nin dile getirdiği kaygıların giderilmemesi ise Türkiye’yi Afrin konusunda gereken tedbiri almaya sevk etti.
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) 20 Ocak 2018’de saat 17:00 itibarıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal güvenliğine Afrin bölgesinden yönelen terör tehdidini ortadan kaldırmak ve bölge halkını terör örgütlerinin baskısından kurtarmak için Zeytin Dalı Harekâtı’nı (ZDH) başlattı. Harekâta sadece TSK’ya bağlı kara ve hava unsurları değil, aynı zamanda TSK tarafından desteklenen Özgür Suriye Ordusu da (ÖSO) iştirak etti ve müşterek bir harekât yürütüldü.
FIRAT KALKANI TECRÜBESİ
ZDH’de askerî boyutta atılan adımlar ve medyanın bilgilendirilmesinde etkin bir sürecin takip edilmesi, 24 Ağustos 2016-29 Mart 2017 tarihleri arasında icra edilen ve başarıyla tamamlanan Fırat Kalkanı Harekâtı’ndan (FKH) ciddi ölçüde dersler alındığını gösteriyor. Bu bağlamda insansız hava araçlarının (İHA) aktif bir şekilde kullanılması, sadece teröristlerin etkisiz hale getirilmesi açısından değil, aynı zamanda vurulan hedeflerin görüntülerinin paylaşımıyla uluslararası düzeyde bilgilendirme yapılarak PKK/PYD terör örgütünün yaptığı kara propagandanın önüne geçmek açısından da önemliydi. Harekât sırasında Genelkurmay Başkanlığı tarafından sosyal medyada yapılan paylaşımlar ve Başbakanlık’a bağlı Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM) tarafından farklı dillerde hazırlanan bilgilendirme notları da önemli bir girişim oldu.
ZDH’ye askerî perspektiften baktığımızda –FKH’ye nispetle– hava kuvvetleri, özellikle de İHAlar çok daha aktif ve etkili bir şekilde kullanıldı. Kara kuvvetlerinde ise, TSK’nın özellikle FKH esnasında karşılaştığı tanksavar tehdidine karşı bu kez bazı araçlara kafes zırh uyguladığı karelere yansıdı. Ayrıca sınır hattında ateş desteği sağlayan kara unsurlarının bulunduğu mevzilerin bir önceki harekâta göre güçlendirildiği ve Fırtına obüslerinin de mevzilerini sık sık değiştirdikleri görüldü.
HAREKÂTIN İLERLEYİŞİ VE AFRİN’E ULAŞILMASI
Harekâtın başlamasından kısa bir süre sonra Afrin kent merkezine ilerlemek amacıyla farklı cepheler açıldı ve sahada PYD/YPG terör örgütünün gücü bölündü. Bu hamle de TSK’nın ilerleyişini kolaylaştırdı. 58 günde Afrin kent merkezine ulaşılması beklenen bir gelişme değildi. Ve böylelikle bu tür asimetrik savaş ortamlarındaki taktik gelişmelerin nasıl sonuçlanacağını tahmin etmenin kolay olmadığı da bir kez daha anlaşılmış oldu.
Terör örgütü PYD/YPG’nin kent merkezinde meskûn mahal harbinin her türlü avantajından yararlanacağı, el-Bab örneğinde DAEŞ’in yaptığı gibi bombalı araç saldırılarına başvurup sokakları bombalı tuzaklarla dolduracağı tahmin ediliyordu; ama TSK’nın adım adım stratejik noktaları ele geçirerek Afrin’e doğru yaklaşması terör örgütünün kenti terk etme kararı almasını hızlandırdı.
Burada TSK’nın hızlı sonuç almasını kolaylaştıran unsurlara da değinmek gerekiyor:
Öncelikle harekâta yönelik siyasi kararlılık ve halk desteği oldukça yüksek düzeydeydi. Bu da savaş alanında bulunan personelin moral ve motivasyon gücü açısından oldukça önemli bir unsurdu.
İkinci unsur ise TSK’nın uzun yıllardır terörle mücadele harekâtı çerçevesinde elde ettiği tecrübesini savaş alanına güçlü bir şekilde yansıtması oldu. Ayrıca bir önceki harekâttan ders alınarak ZDH’nin icrası da oldukça önemliydi.
TSK’nın sahadaki ilerleyişini kolaylaştıran üçüncü unsur ise stratejik tepelerin ele geçirilerek saha üzerinde hakimiyet kurulması oldu. Böylelikle TSK ve ÖSO güvenli bir şekilde ilerleyerek harekâtın 58. gününde Afrin’e girdi ve Fırat Kalkanı bölgesinden coğrafi olarak çok daha zorlu bir alanda hızlıca hedefine ulaştı.
ZEYTİN DALI’NIN SAĞLADIĞI AVANTAJLAR
Daha önce FKH’nin başarıyla tamamlanmasıyla birlikle Türkiye sahada bazı avantajlar elde etmişti. DAEŞ terör örgütü sınır hattından uzaklaştırılmış, Irak’ın kuzeyinden Suriye’nin kuzeyine uzanan alanda oluşturulmak istenen terör koridorunu engellenmiş ve bölge halkı terör örgütlerinin baskısından kurtarılarak güvenli bir yaşam alanına kavuşturulmuştu.
18 Mart 2018 tarihinde Afrin’e ulaşılmasının ardından ZDH’de de önemli avantajlar elde edildi. Fırat Kalkanı bölgesinin güvenliği artırıldı, FKH ile sağlanan güvenli bölgenin varlığı Afrin bölgesiyle birlikte genişletildi, Amanoslar üzerinden Türkiye’ye yönelen veya yönelecek olan PKK tehdidi minimize edildi ve Afrin’deki yerel nüfus terör örgütlerinin baskısından kurtarıldı.
FKH ile başlayan taktik kazancın ZDH ile birlikte devam ettiğini belirtmek gerekiyor. Ancak Fırat Kalkanı bölgesinde olduğu gibi Afrin’e yapılacak insan merkezli yardımlar ve yatırımlar, Türkiye’nin taktik kazancını gerçek anlamda stratejik kazanca dönüştürecek olan eylemler olarak ifade edilebilir. Yakın zamanda Afrin kent merkezinde ve kırsalında terör örgütü PYD/YPG tarafından tuzaklanmış el yapımı patlayıcıların ve mayınların temizlenmesinin ardından Afrin için de tıpkı FKH ile kontrol altına alınan alanlarda olduğu gibi yeniden yapılandırma faaliyetleri başlayacaktır.
ELE GEÇİRİLEN SİLAHLARIN MAHİYETİ
Savaş alanında ortaya çıkan diğer bir gelişme ise PYD/YPG’ye ait depolarda bulunan silahlar ve mühimmatlar. ZDH esnasında ele geçirilen bu silah ve mühimmatlar, sınır hattından Türkiye’ye yönelik muhtemel eylemlerin engellemesi açısından fazlasıyla önemli. Ele geçirilen silah ve mühimmatların arasında yüksek miktarda topçu roketi ve havan mühimmatı bulunuyor. Bu silahların mevcut savaş alanında nasıl bir tehdit yarattığı da defalarca görüldü.
İlerleyen süreçte bazı olumsuzluklarla ve kara propaganda faaliyetleriyle karşılaşılması muhtemel. Ancak yaşanabilecek olumsuzların en tehlikelisi, Afrin kent merkezi ve kırsalında halkın arasına saklanmış teröristlerin eylem yapmak için harekete geçme ihtimalidir. Bu eylemler birkaç türde olabilir: Vur-Kaç şeklindeki silahlı saldırılar, canlı bomba saldırıları, araçlı bomba saldırıları ya da drone saldırıları. Bu yüzden yerelde asayişin sağlanması için en önemli aşama, halkla kurulacak olan güçlü iletişimdir. Çünkü yerel nüfusla kurulacak olan güçlü bir iletişim, halkın arasına saklanan teröristlerin ortaya çıkarılmasında önemli bir rol oynayacaktır.
Sonuç itibarıyla TSK, asimetrik bir savaş alanında oldukça önemli bir zafer elde etti. Şimdi sıra bölgenin yeninden yapılandırma faaliyetlerini hızlandırıp Suriye’de savaş öncesi demografik düzeni tesis etmek. Yereli dikkate alarak atılacak her adım, Türkiye’nin Suriye’de hâlihazırda geçici olarak kontrol altına aldığı bölgelerde elini güçlendirecek ve yerel halkın desteğini açık bir şekilde almasını sağlayacaktır.