Doç. Dr. Murat Kirişci İstanbul Üniversitesi
Konulara ve yaşananlara daha geniş bakabilmenin yolu derinlere dalabilmekten, görünenin ve söylenenin ardındakileri analiz edebilmekten geçer. Özellikle doğru bir tarih, toplum ve dünya değerlendirmesi yapmadan olayları incelemeye kalkarsak gündelik olayların gereksiz detaylarında boğulup ana aktörler yerine figüranlar üzerinden boş konuşmalar yaparız.
Yaklaşık iki yüz elli yıllık komplekslerle yürüyen bir coğrafyanın, üzerinde yaşayanların ortak ideallerine geri dönüyor olmasını görmek ve kendimizi bu yürüyüşünde içerisinde doğru konumlandırmak zorundayız.
Paralel yapı sadece sözde dindarların bir kurgusuymuş gibi tartışılıyor. Oysa ki bu yapı bu sözde dindarlardan çok daha geniş ve geçmişi, kurgulayanı, finanse edeni çok farklı bir örgütlenme biçimi. Yeni Dünya'yla yürüyen Yeni Türkiye'nin Büyük Türkiye idealine karşı duran, Balkanlardan Kafkaslara, Ortadoğu'dan Afrika'ya, Orta Asya'dan Asya Pasifik'e kadar her bölgede eskisi gibi hüküm sürmeye başlayan bir Türkiye'ye karşı duran, gücünü kan ve gözyaşından alan bir hâkimiyet projesi olan bir güç.
FETÖ VE BÜYÜKELÇİ SUİKASTİ
Son dönemde Türkiye-Rusya yakınlaşmasından rahatsızlık duyan eksen, önceleri gizli yaptığı saldırıları şimdi açıktan ve hiç çekinmeden yapıyor. FETÖ/PDY'nin bir işi olduğu ortaya çıkan büyükelçi suikastının, farklı yansımalarının ve şu anda konuşulmayan yönlerinin, sonuçlarının olması gerekiyor. Nitekim suikastın FETÖ/PDY tarafından yapılması bundan sonra Asya Pasifik'e akan hâkimiyet savaşlarında Yeni Dünya aktörlerinin bu yapının devşirdiği elemanları bölgede kullanmasının önüne geçmiş oluyor. Suikastın hemen ardından Rus istihbarat elemanlarının Türkiye gelmesi ve Türk istihbaratıyla ortak çalışması ise suikastın arkasındaki gücün (eksen anlamında) belirlenmesi/belirtilmesi esnasında sunulacak raporun bir blok tarafından verilmesinin ortak adıdır.
Rus istihbaratı ile Türk istihbaratının ayrıntılı hazırlayacağı Büyükelçi suikast raporu 20 Ocak'ta başkanlık koltuğuna oturacak Trump'a yarayacaktır. Trump karşıtı yapı, başkanlık koltuğuna oturduğunda kucağında bir sürü sorun bulması ve hem iç hem de dış politikada başarısız olması için çalışıyor. Trump'ın da ekibini atayıp kendisine operasyon yapabilecekleri temizleyebilmesi için bu rapor iyi bir imkânı oluşturacaktır.
ABD'DEKİ GÜÇ MÜCADELESİ
Obama'nın ilk döneminde ABD politikalarıyla, ikinci döneminin birinci senesinden sonra başlayan politikaları arasındaki zıtlıklar ABD'deki iç çatışmanın aktörlerinin birbirlerinden güç ve rol çalması olarak açıklanabilir. Bu anlamda örneğin “Occupy Wall Street” gibi küçük bir grupla küresel sermayeye karşı verilen mesajın karşılığını Ferguson olaylarında gören ve bu olaya susarak hem iç hem de dış kamuoyunda itibar haleleri yok edilen Obama, özellikle 2013 yılından itibaren önceki dönemin aksine kararlara imza attı. Obama'nın ABD siyasi tarihinin ilk siyahî başkanı olması ve hatta ikinci isminin Hüseyin olması da tüm dünyaya ve iç kamuoyuna çok farklı mesajlar vermişti. Özellikle güven telkin eden yönüyle şahin politikalardan vazgeçileceğini, küresel sermayenin değil devletin ABD'yi yönetmesi gerektiğine yönelik açıklamaları her kesimden olumlu tepkiler almıştı. Ancak bu durum uzun sürmedi ve Obama farklı bir yola girdi. Şimdi ise Trump ile küresel sermayeye kendi içinden birisiyle karşılık veren devlet bu raundu kazanmış oldu.
Bu dönem içerisinde işleyişine devam eden diğer yapı dünyada dolaşımda olan dolarları ABD'ye çağırmaya başladı. Çünkü tüm siyasi operasyonlar bu paralarla ve genelde ekonomi üzerinden yapılıyordu. Şimdi ise Trump ile dizayn edilecek dönemde doların sermaye sahipleri tarafından değil devlet eliyle yönetilmesi için savaş başladı.
ABD'nin Türkiye gibi bir müttefiki göz ardı etmeye çalışması ve terör örgütlerini Türkiye'ye rağmen desteklemesinin altında yatan sebep de yine bu savaştan dolayıdır. Türkiye'de çok geriye gitmeden de görülebilir ki Gezi, 17-25 Aralık darbe girişimi, artarak devam eden ve hiçbir amaca hizmet etmeyen terör olayları, Türkiye'nin PKK'yı temizleme harekâtına karşı duruş ve devleti suçlayıcı nitelikte açıklamalar, arada yaşanan irili ufaklı siyasi olaylar, 15 Temmuz hain kalkışması ve ekonomik saldırılar ile son dönemde Rusya'ya yapılan saldırılar, Suriye'nin çeşitli bölgelerinde ve Halep'te yaşanan vahşet, DEAŞ'la mücadele adı altında Türkiye düşmanlarının desteklenmesi, Obama'nın ikinci dönemindeki politik değişiminin temel göstergeleridir. 15 Temmuz ihanetinde ABD'den arda arda ve birbirine taban tabana zıt açıklamalar gelmiş, bir grup Türkiye'ye hasmane tavır alırken bir başka grup ısrarla darbeye karşı olduklarını beyan etmeleri de bu savaşın yansımalarıdır.
ÖLÜ ADAM AVRUPA
Bu süreçte Avrupa'ya baktığımızda çökmüş ve dağılmış bir Avrupa (Çökecek ya da dağılacak değil) görüyoruz artık. “Hasta” değil “Ölü” bir Avrupa. Almanya'da bir araba markasına yapılan operasyon ile geçenlerde açıklanan Deutche Bank'ın durumuna kadar gelen dönemde Avrupa'nın nasıl sıkıştığını ve mültecilere karşı gösterdiği tavırlarla insani olarak nasıl çöktüğünü görmek mümkündür. Avrupa'nın terör destekçiliği ve özellikle sol örgütleri ve marjinal grupları destekleyerek Türkiye de huzursuzluk çıkarması eskide kaldı. Almanya ve dolayısıyla tüm Avrupa içinde ortaya çıkmış olan kriz gizlenemiyor. Siyasi olarak da güç azaldığı için üretmeye çalıştıkları terörü/savaşı kıtalarına ithal ettiler. Aslında son birkaç yıldır çevresinde yaşanan terör! olayları Almanya'ya birer işaretti ama siyasi güç kaybından kurtulmak için yapılan bu çalışmalar terörü/savaşı Berlin'den başlayacak şekilde kendine çekti. Köln'deki bomba alarmı da daha ileri gitmenin sonuçları için bir göstergeydi.
Krizler sürekli hale geldikçe Avrupa'da finansal entegrasyon çözülmeye başladı ve Avrupa ülkeleri arasındaki birliğe katkı yüzdeleri ortaya saçıldıkça büyükler ve küçükler, hak edenler ve asalaklar, üretenler ve tüketeler gibi zıt kutuplar kendini tekrar göstermeye başladı. Avrupa, hızlı bir şekilde yine o ortaçağdaki karanlık dönemlerine doğru ilerliyor. Yoz, yobaz, bağnaz tutumlarının ayaklarına vurduğu prangaları görmek istemezken Türkiye'yi tüm olumlu trendlerine rağmen aşağılamaya çalışıyorlar. Dünya piyasalarının değişen şartlarına hızla ve yapısal dönüşümlerle ayak uyduran bir Türkiye'yi gerici siyasi ve ekonomi politiklerine çekmeye gayret ediyorlar ve bu yüzden sürekli terör örgütlerine ve terör sevicilere kucak açıyorlar. Türkiyeli olup ta Türkiye düşmanı olanları baş tacı ediyorlar. Artık bir çıkışları kalmayıp Türkiye'deki terör eylemlerinin bitiyor olması ve ekonomik olarak rahatlamış refah toplumuna doğru giden bir ülkede marjinal gruplar oluşturmanın ve yönetmenin eskisi gibi olamayacağını bildikleri halde çaresizce saldırmaya devam ediyorlar. 20 Ocak Avrupa için de milat olacak ve “hasta adam”ın devraldığı güç dolayısıyla “ölü adam” oldukları tescillenecektir.
2017'DE TÜRKİYE YÜKSELECEK
Yılbaşı eğlencesi esnasında yapılan terör eylemi de Türkiye'nin bölgeye nüfuz etme konusunda güç ve kararlılığını, mültecilere kucak açması ile gösterdiği misafirperverliği, mazluma kucak açışı ile insani davranışını gölgelemek, ülke içinde toplumsal çatışmayı tetiklemek, Suriyeliler başta olmak üzere Arap düşmanlığı üretmek, büyük devlet olmanın bir şartı olarak geniş bir coğrafyaya yayılmasını engellemek için yapılmıştır. Rusya ile devam eden müttefikliğin her iki ülkeye verdiği gücü ve imkânları azaltmak, NATO'nun içerik ve kimlik değişimini durdurarak Rusya'yı güçten düşürüp bir NATO ülkesi olan Türkiye ile ortaklıklarını bozmaya matuf hareketlerin şu an son olayıdır yılbaşı eğlencesini kana bulamak. Büyükelçiye suikast hesaplayanların Türkiye ve Rusya'ya mesaj verme kaygılarına muhakkak bu iki ülkeden de karşılık gelecektir ve belki de gelmeye başlamıştır.
Tüm bu gelişmelerin olumsuz bir yönü olsa da 20 Ocak tarihinde başkanlık koltuğuna oturacak Trump'ın elini çok güçlendirdiğini açıktır. Bu şekilde Trump, kendisine karşı operasyon yapan ekibi/ekipleri temizleyecek güce ve yasal imkâna sahip olmaktadır. Rusya ise Türkiye ile yaptığı ve devam edeceği ittifakın meyvelerini yiyebilmek için bazı olumsuz hesaplar ödemektedir. Bu dönemin Türkiye açısından ise acı bilançoları mevcut olmakla beraber kısa süre sonra terör belasına da ekonomik sorunlara da veda edilecektir. Büyük Türkiye'nin 2017 yılının yükselen gücü olacağını da unutmamak gerekiyor.