Ali Çabuk / Gazeteci
İran'da 1 Mart 2024 tarihinde gerçekleşen 12'nci dönem İslami Şura Meclisi ve ülkenin devrim liderini seçmek ve denetlemekle görevli 6'ncı dönem Uzmanlar Meclisi seçimleri sonuçlandı. Ülkedeki meşruiyet ve boykot tartışmalarının gölgesinde geçen seçimler, beklenildiği üzere İran tarihinin en düşük katılımlı seçimleri oldu. 2020 yılında düzenlenen İslami Şura Meclisi seçimlerinde yüzde 42.5 olan katılım oranı son seçimlerde yüzde 41 düzeyinde kaldı. İran İçişleri Bakanı Ahmet Vahidi, 61 milyon İranlı seçmen arasından 25 milyonun sandık başına gittiğini belirterek, ülke genelinde boş oy oranının yüzde 5 olduğunu ifade etti.
FARKLI BİR MECLİS TABLOSU
Resmi seçim sonuçlarına göre, 290 sandalyeli İslami Şura Meclisi'ne ülke genelinden 245 milletvekili seçildi. Başkent Tahran’ın da dahil olduğu eyaletlerde kalan 45 milletvekili oyların yüzde 20’sini alamadıkları için ikinci tur seçimlerinde yarışacaklar. İran siyasetinin kalbi olan Tahran’da da seçimlere katılımın yüzde 24 düzeyinde kalması, Reformist cephenin sandığı boykot etmesi ve meclise Tahran listesinden giren birinci adayın sadece 597 bin 770 oy alması, 12’nci dönemde farklı bir Meclisi tablosu oluşturdu. Tahran’da kayıtlı 10 milyon 300 bin kayıtlı seçmenden sadece 1 milyon 850 bin kişi sandık başına gitti. Bu durumda meclise Tahran milletvekili olarak birinci sırada giren Seyyid Mahmud Nebeviyyan, 12 milyon nüfusa sahip Tahranlıların yüzde 6’sını temsil ediyor olacak. Ülke genelinde seçime katılımın düşük olması ve Tahran gibi metropollerde reformist liderlerin sandığı boykot etmeleri, İran sağının Meclis’te daha fazla güçlenmesinin önünü açtı. Başkent Tahran’ın meclisteki siyasi dağılımında reformist hiçbir aday yer almazken, 30 sandalyeli Tahran’ı muhafazakar gruplar paylaştı.
YÜKSELEN YENİ SAĞ: PAYİDAR CEPHESİ
İran'da gerçekleşen seçimlerin resmi sonuçlarına göre şu ana kadar seçilen 245 Milletvekillinin 165'ini Muhafazakarlar, 26’sını Reformistler ve kalan 54’ünü bağımsız adaylar oluşturmakta. Boş kalan 45 sandalye için gerçekleşecek ikinci tur seçimleri sonrası meclis tablosu netlik kazanacaktır. Ancak mevcut haliyle İran Meclisi’nde Muhafazakarların ezici üstünlüğü göze çarpmakta. Seçimler sonrası İran siyasetinin önemli bir ayağını teşkil eden reform yanlıları, alınan boykot kararını tartışırken, muhafazakâr cephede de ittifaklar ve güç mücadeleleri tartışılıyor. İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin iş başına gelmesi ve 11’inci dönem Meclis seçimlerindeki ittifaklar ile yükselmeye başlayan İran’ın şahin kanadı Payidar Cephesi, bu seçimlerde meclise 40 milletvekili göndermeyi başardı. Meclise Tahran listesinden en çok oyu alarak giren isim Payidar Cephesi üyesi Seyyid Mahmud Nebeviyyan oldu. Hemen ardında ise Devrim Güçleri Halk Birliği ve İtilaf Konseyi yer aldı. Oluşan tablo İran Meclisi’ndeki siyasi dağılımın söz konusu 3 siyasi grup arasında olacağını göstermekte.
11’inci dönem İran Meclis yapısı, Devrim Muhafızları kökenli milletvekilleri ile ön plana çıkarken, 12’nci dönem Meclis yapısının güçlenen Payidar Cephesi ile ön plana çıkabileceği söylenebilir. Bu durumu İranlı Muhafazakar siyasetçi Hüseyin Kenani Mukaddem, “Ayetullah Misbah Yezdi’nin öğrencileri mecliste İslam Cumhuriyeti’nin yerine İslam Devleti’ni hakim kılacaklar.” sözleri ile özetliyor.
ZAMANIN MUTAHHARİ’Sİ
Payidar Cephesi’nin manevi lideri olan Ayetullah Misbah Yezdi’nin öğrencileri Tahran, Kum ve Meşhet gibi önemli şehirlerden meclise milletvekili gönderdiler. 2021 yılında vefat eden Yezdi, radikal fikirleri ile tanınan bir isim. Hamaney tarafından «Zamanın Mutahhari'si” olarak nitelendirilen Yezdi, İslam devleti liderine kayıtsız şartsız itaat edilmesi gerektiğini savunan “Velayet-i Fakih-i Mutlak” teorisinin sahibidir. Cumhuriyet ve halk iradesini önemsiz gören teoriye göre, halkın verdiği oylar ancak Velayet-i Fakih makamının onayı ile meşruiyet kazanabilir. Bu nedenle Muhafazakar ekolde seçimlere yüzde 41 katılım bir meşruiyet tartışmasına neden olmamaktadır. İran’ın şahin kanadını temsil eden Payidar Cephesi, reformistlerin desteklediği eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’ye ve ABD ile imzalanan nükleer anlaşmaya yönelik en ağır eleştirileri getiren sertlik yanlısı siyasi grup olarak ön plana çıkıyor. Devrim Güçleri Halk Birliği ile birlikte mecliste 60’a yakın milletvekili kazanan Payidar Cephesi, reformist cephede endişelere neden olurken, İran’ın içeride ve bölgesel konularda daha radikal bir tutuma gidebileceği yorumlarını da beraberinde getirmekte…
İran Devrim Lideri Ayetullah Ali Hamaney sonrası İran siyasetinin nasıl şekilleneceği, bölgede artan İsrail tehdidi nedeniyle İran'ın bölgesel ve uluslararası alanda nasıl bir politika izleyeceği ve ülke içinde artan meşruiyet tartışmaları gölgesinde, yasama, yürütme ve yargı erklerinin hangi siyasi gruplarca paylaşılacağı, 12'nci dönem İran İslami Şura meclisi seçimlerini önemli kılan bazı konu başlıkları.
REFORMİSTLERİN SİYASİ GELECEĞİ
İran'da 2022 yılında zorunlu başörtüsü uygulamasına tepki olarak başlayan ve ülke geneline yayılan Mahsa Emini gösterileri, reformist cephede kırılmalara neden oldu. İki siyasi mücadele metoduna ayrılan reformistler, bir yandan muhalif siyaseti devam ettirirken diğer yandan topluma ve sokaklara dönmeyi tartışmaktalar. «Tedriciler” ve “halkçılar” olarak iki ayrı siyasi mücadeleye ayrılan reform yanlıları, 12’nci dönem Meclis seçimlerine boykot çağrıları ile girdiler. Tedrici metot, kalkınma ve gelişimin aşamalı bir şekilde mümkün olabileceğini belirterek, siyasi mücadeleye devam edilmesi ve sandıklara gidilmesi gerektiğini savunurken, halkçı metot siyasetin çözüm olamayacağını ve halkın talebi doğrultusunda sandık yerine topluma gidilmesi gerektiğini savunmakta.
Reform yanlıları nezdinde, siyasetin ve seçimlerin çözüm olmadığı fikri kabul görmüş görünüyor. Reformist Cephenin boykot çağrısına rağmen seçimlere “Milletin Sesi” listesiyle katılan Ali Mutahhari, Tahran'dan meclise giremedi. Toplamda 142 yeni milletvekilinin katıldığı İran Meclisi’nde ise reform yanlılarının sayısı 25’in üzerine çıkamadı. Öte yandan İran eski Cumhurbaşkanı ve reformist lider Muhammed Hatemi’nin boykot çağrılarına uyarak sandığa gitmemesi, reformist siyasetin geleceği açısından önem arz etmekte. Hatemi sandığa gitmeyerek, siyasetin çözüm olmadığını ve topluma dönülmesi gerektiğini savunan mücadele yöntemini desteklediğini göstermiş oldu. Bu minvalde İran’da 12’nci dönem meclis seçimleri ülkede reform yanlılarının siyaset sahnesinde nereye evrileceklerini göstermesi adına da önem taşımaktadır.