Sernur Yassıkaya / Gazeteci
Siyonizm’in hedefleri doğrultusunda, Filistin topraklarının işgali sonucu kurulan İsrail’in temeli terör faaliyetleri yürüten Haganah ve Irgun’a dayanmaktadır. Filistin toprakları İngiliz sömürge yönetimi altındayken bu iki terör örgütünün sivil halka yönelik düzenlediği kanlı eylemleri yürüten isimlerin birçoğunun daha sonraki yıllarda İsrail siyasetinde ve işgal ordusunda üst düzey görevlere geldiği biliniyor. Kudüs’teki King David Oteli’nin bombalanması ve Deir Yasin katliamının sorumlusu olan Irgun hem İsrail ordusunun hem de bugün iktidarda olan Likud Partisi’nin kuruluşuna öncülük etmiş bir yapı. İsrail’de başbakanlık görevlerinde bulunan David Ben-Gurion ve Menahem Begin gibi isimlerin de bu örgütlere liderlik yaptığı ve eylemlerine aktif olarak katıldığı arşivlerde duruyor.
Bu çerçevede İsrail devletinin 75 yılı aşkın zamandır işgal altındaki Filistin topraklarında yürüttüğü ve bugün Gazze’de yaşanan soykırım, tarihsel sürekliliği olan bir eylemin devam etmesidir. Her ne kadar Batı medyası ve akademisi, İsrail’i uzun yıllar boyunca bir “demokrasi” ve “Orta Doğu’da (Çölde) bir vaha” diye sunsa da mevcut gerçek, işgalci devletin bir “apartheid” yönetimi olduğunu ve Filistinlilere yönelik terör eylemleri uyguladığını gösteriyor. Ancak İsrail siyasetinde ve sosyolojisinde yaşanan son gelişmeler ve dönüşümler, terör yapılarının bir kez daha “devlet” yerine geçmeye hazırlandığını gösteriyor.
SİYONİZM'İN YERİNİ ALIYOR
Bu yeni yapıların ideolojisi ise Siyonizm’in de ötesine geçen ve “Kahanizm” olarak bilinen, tüm Filistin topraklarını tamamen Yahudileştirme hedefi taşıyan tamamen ırkçı ve faşist bir teolojik anlayışa dayanması nedeniyle bölgesel ve küresel güvenliğe daha büyük bir tehdit içeriyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun yıllar içerisinde izlediği politikalar ve iktidarda kalma çabası sonucu ülkenin siyasetini her geçen gün aşırı sağa doğru çekmesiyle birlikte terör yapılanması olarak görülen ve yasaklanan Kahanist hareket meşru konuma getirilirken bugün başta İsrail siyaseti ve devlet kurumlarına sızdığı ve işgal altındaki Batı Şeria’da paralel bir yapı olarak hareket etmeye başladığı görülüyor.
PARALEL ORDU: HILLTOP YOUTH
Bu Kahanist hareketin Batı Şeria’daki terör ve tedhiş eylemleri için oluşturduğu “milis gücü” ise “Hilltop Youth (Tepe Gençliği)” adlı radikal Yahudi bir yapılanma. Halihazırda İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı olarak görev yapan ve kendisi de bir terör zanlısı olan Itamar Ben-Gvir daha önce bu örgütün liderliği yapan bir isim. Maliye Bakanlığı görevine getirilen ve aynı aynı zamanda işgal altındaki Batı Şeria’nın sorumluluğu verilen Bezalel Smotrich de yine söz konusu örgüt yapılanmasının liderlerinden biriydi. Hilltop Youth adlı terör yapılanması, işgal altındaki Batı Şeria’da bulunan Filistin köylerine düzenledikleri baskın, kundaklama ve cinayetlerle biliniyor. Bölgede faaliyette bulunan İsrail ordusuyla birlikte hareket eden hatta kimi zaman emir veren bu örgüt, neredeyse dokunulmaz bir yapıya sahip. Öyle ki Batı Şeria’daki işgal ordusunda tamamen Hilltop Youth üyelerinden oluşan özel bir askeri birliğin varlığı da biliniyor. Batı Şeria’da bulunan Yahudi yerleşim birimlerinden önce “İleri karakol” adlı işgali genişletme amacı taşıyan birimler de devlet desteğiyle yine bu örgütün üyeleri tarafından kuruluyor. Mevcut İsrail devletinin bölgeyi Yahudileştirme amaçları doğrultusunda desteklenen bu gruplara her türlü ekonomik, siyasi ve hukuki destek de sağlanıyor.
ORDUDA, EMNİYETTE VE SİYASETTE GÜÇLÜLER
7 Ekim sonrası Gazze’de başlayan soykırımla birlikte Kahanist yapılanma, Likud lideri ve Başbakan Netanyahu’nun iktidar hırsını da kullanarak ordu ve emniyet gücü üzerinde etkisini daha da artırmış durumda. Itamar Ben-Gvir’in Gazze bahanesiyle binlerce silahı kendi yandaşlarına dağıttığı ve bu grupların Batı Şeria’da yaşayan Filistinlileri hedef alan saldırılarının da artış göstermesi, söz konusu yapılanmanın iktidar gücünü kullanmakta artık daha rahat davrandığını gösteriyor. Netanyahu’nun, İsrail içindeki güçler ayrımını Kahanist yapının desteğiyle sona erdirmesi ve Yüksek Mahkemenin siyaset üzerindeki denetim yetkisini kaldırması, ilerideki yıllarda bu yapıların daha etkin olmasının da önünü açan bir sonuç doğurdu. Bugün, İsrail siyasetinin çok partili ve her geçen gün aşırı sağa kayan yapısı içerisinde Kahanist partiler, iktidarı belirleyici bir konuma ulaşmış durumda. Bu rolü de kendi siyasi ajandalarını geliştirmek amacıyla kullanıyorlar. Amaç ise İsrail ordusunu ele geçirerek Filistin topraklarında tam bir soykırım uygulamak ve “Vaat edilmiş topraklar”da hüküm sürmek.
ASKERİ ÜSLERİ BASARAK PROVA YAPTILAR
Kahanist hareketin son dönemde giriştiği en cüretkar hareket, İsrail askeri üslerinde Filistinli esirlere cinsel taciz ve işkence yaptıkları gerekçesiyle tutuklanan askerleri kurtarmak amacıyla yaptıkları baskınlar oldu. Sde Teiman ve Beit Lid askeri üslerine yanlarında siyasetçiler olduğu halde otomatik silahlarla basan aşırı sağcı radikal Yahudi gruplarının hiçbir dirençle karşılaşmaması, devlet içerisinde bu yapılara karşı bir ideolojik yakınlığın oluştuğunu hiç olmazsa bir benimseme hali yaşandığını ortaya koydu. Öyle ki bu baskınlara ilişkin İsrail yargısı ya da güvenlik güçleri herhangi bir işlem yapmadı. İsrail medyasına yansıyan tartışmalarda, Itamar Ben-Gvir yönetimindeki polisin bu baskınları engellemek için hiçbir tedbir almadığı da belirtildi. Tel-Aviv’de Gazze’deki rehinelerin geri getirilmesi için bir ateşkes anlaşması talep eden İsrailli gruplara aynı polis gücünün uyguladığı şiddet göz önüne alındığında, işgalci devlet nezdinde Kahanist yapılanmanın tercih edilir konuma yükseldiği rahatlıkla söylenebilir. İsrail askeri üslerine yaptıkları baskın söz konusu Kahanist gruplar için başarılı bir deneme olarak kayıtlara geçmiş durumda. Kendilerini ya da yandaşlarını hedef alan bir operasyon durumunda işgalci devletin kurumlarına nüfuz edebildiklerini görmüş oldular. Bir anlamda ileride gerçekleşecek bir darbenin de
provasını yaptılar.
ESKİ BAŞBAKANDAN UYARI
Eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert de terör örgütü Hilltop Youth’un İsrail içinde artan gücünün bir gün kendisine karşı direnen İsraillileri de vuracağını uyarı dolu bir yorumla dile getirdi. Olmert, Sivil Soruşturma Komisyonu’nda yaptığı konuşmada açıkça şu ifadeleri kullandı: “Bugün Filistinlileri topraklarında öldüren Hilltop Youth’un, bizi silahla hedef alacağı günler yakındır. Bir gün “kutsal toprakları”nı kaybedeceklerini düşünürlerse bu gerçekle karşılaşacağız. Bugün Batı Şeria’da istediklerini yapabilen Hilltop Youth, gelecekte verdikleri tavizler nedeniyle İsrail devletine sadık olmadıklarını düşündükleri İsraillilere ve Yahudilere de aynı şeyi yapacaklardır.”
Olmert, İsrail ordusu üslerinin basılmasının sadece bir başlangıç olduğunu da belirtmekten geri durmadı.
KURALLARI ONLAR KOYUYOR
İsrail merkezli Haaretz gazetesinde yayımlanan bir editoryal yazıda söz konusu terör yapılanmasının işgal altındaki Batı Şeria’da ulaştığı güce dair tespiti de bu bağlamda önemli. Yazıda, işgal altındaki Batı Şeria’da aşırı Yahudi milliyetçi diye nitelendirilen bu yapıların uyguladığı şiddetin bir istisna olmadığı bilakis kurala dönüştüğü kaydedilirken, söz konusu terör gruplarının de facto olarak işgal yönetiminin yerini almaya başladığını çarpıcı şekilde ortaya koyuyordu.
TRT World’ün bizzat Hilltop Youth yapılanmasının içine girerek hayata geçirdiği “Holy Redemption (Kutsal İşgal)” adlı çarpıcı belgeselde de bu gerçek açıkça dile getiriliyor. Hilltop Youth liderlerinin işgal altındaki Batı Şeria’daki askerleri adeta parmaklarında oynattığı, belgeselde çok net bir biçimde görülüyor. Yine Batı Şeria’daki yasa dışı yerleşimci grupların lideri Daniella Weiss’ın, bölgedeki yasa dışı yerleşim birimlerini gerekirse İsrail ordusuyla çatışma pahasına boşaltmayacaklarını dile getirmesi de, söz konusu yapılanmanın artık işgal devletine kafa tutacak bir güce ve güvene ulaştığını gözler önüne seriyordu.
KRİTİK MEKTUP
Bu çerçevede İsrail iç istihbarat servisi Şin Bet’in direktörü Ronen Bar’ın geçen hafta İsrail başbakanlık ofisine yazdığı mektubun içeriği, hissedilen tehdidin büyüklüğünü ortaya net bir biçimde koyuyor. İsrail Başbakanı Netanyahu ile birlikte birçok bakana da gönderilen mektupta, Hilltop Youth adlı fenomenin uzun süredir Filistinlilere yönelik şiddetin merkezi ve eylemlerinin terör olduğu vurgulanırken, polis güçleri tarafından “gizli bir el” ile desteklendiği belirtiliyor. Yine bazı İsrailli milletvekilleri tarafından söz konusu gruplara hem hukuki hem de mali destek sağlanması yoluyla meşrulaştırılmalarının, beraberinde kolluk güçlerinin meşruiyetinin sorgulanmasını da getirdiği uyarısında bulunulan mektupta, mevcut durumun bu şekilde devam etmesi halinde İsrail devlet sisteminin topyekun bir çöküşle karşı karşıya kalacağı belirtiliyordu. Ronen Bar, Yahudi terörünün artık eylemlerini gün ışığında gerçekleştirecek güvene ve silahlara sahip olduğunun da altını çiziyordu. Yani aslında Şin Bet direktörü işgalci güç içerisinde yavaş yavaş hayata geçen bir darbenin ayak seslerini duymuş ve bunu yetkili kişilerle paylaşma ihtiyacı hissetmişti.
TERÖRÜN RAHMİ İŞGAL REJİMİ
Elbette bu örgüt ve radikal yapı Kahanizm’in, devletin tepesini tehdit edecek konuma gelmesindeki tek sorumlular, Filistin topraklarında 75 yıldır devam eden işgal rejimi ve bu rejime sınırsız destek veren ABD ve Avrupa siyasetinden başkası değil. Birleşmiş Milletler kararlarına göre 1967 sınırları içerisinde bir Filistin devletinin kurulmaması için her geçen gün işgalin şiddetini artıran aşırı sağcı yönetim, bu amacını sürdürebilmek için radikal yapıları Filistin topraklarına yerleştirme politikası yürütmeye de devam ediyor. Bugün işgal altındaki Batı Şeria’da 700 bin yasa dışı yerleşimcinin yaşadığı ve hedefin bu sayıyı bir milyona çıkarmak olduğu biliniyor. Kahanizm gibi radikal ideolojilerle beslenen yüzbinlerce insan yönlendirildiğinde bir bumerang gibi kendilerini doğuran sistemi er ya da geç hedef alması kaçınılmaz bir durum. Bugün, İsrail kurumları ve medyası tarafından “Yahudi terörü” diye nitelenen Hilltop Youth gibi grupların rahmi işgalci İsrail rejiminin kendisinden başkası değil.
NÜKLEER BOMBALARI ELE GEÇİRİRLERSE?
Bu yazı kaleme alınırken, Haaretz gazetesinin son editoryal yazısında da Kahanistlerin ulaştığı güç, “Yahudi terörü patlama yaptı ve karşılarında kimse duramaz. İsrail'i çöküşe sürükleyebilir” başlığıyla duyuruluyordu. İşgalci güç İsrail hiçbir zaman bir nükleer güç olduğunu kabul etmedi. Ancak herkesin bildiği gerçek İsrail’in onlarca nükleer başlığa sahip olduğu. Peki bu nükleer bombalar yarın bu Kahanist yapılanmanın eline geçerse, onları kim durduracak? Bugün polis gücünü kontrol eden bir yapılanmanın yarın tüm dünyayı tehdit edecek bu gücü elde etmesinin işten bile olmadığı bizzat İsrailli yetkililerin açıklamalarıyla görülüyor.