2 Aralık 2011 Cum''a günü namazdan sonra harekete geçen göstericiler Irak Kürdistanı''nın Zaxo şehrindeki içki satan dükkânları, mesaj salonlarını ve bazı otelleri ateşe verdiler. Kürdistan Demokrat Parti (KDP) yetkilileri, meydana gelen olaylardan dolayı Kürdistan İslam Birliği''ni (Yekgirtu; KİB) sorumlu tuttu. KDP taraftarları KİB''e ait bürolara ve partiye ait televizyona saldırıp ateşe verdiler.
Ortada korkunç bir kaos vardı ama kargaşanın tam olarak kim tarafından çıkartıldığı meçhuldü. Gelişen olayların parçası olsalar da, profesyonelce kurgulanmış provokatif olayların KİB veya KDP tarafından planlandığı fazla akılcı değildi. Bir zamanlar Maraş, Çorum gibi şehirlerde sahnelenen ve halkın figüran olarak kullanıldığı kirli tezgahlar o gün Zaxo, Süleymaniye gibi şehirlerinde sahneleniyordu. Anlaşılan, gizli ve kirli bir el Irak Kürdistanı''nı karıştırmayı planlamıştı.
Düşmanlarını ve kirli planlarını yakinen tanıdığı için ''Asıl hedef benim'' diyen Mesud Barzani devreye girerek olayların daha fazla alevlenmesini engelledi. Olaylar yeni başlamamıştı şüphesiz; birileri tezgâhını kurmuş, uzun süreden beri kaos körüklüyordu Irak Kürdistanı''nda. Mesela, o sıralarda biri, 7 Nisan 2011 tarih ve ''Sara Meydanı''ndaki Özgürlük Protestocularına'' başlıklı yazısındaki ''Bu neslin özgürlük savaşçılarısınız ve mücadeleniz çok önemlidir!'' provokatif çağrısıyla Sara Meydanı''nda hükümet aleyhinde gösteri yapan gençleri galeyana getirmeye çalışıyordu.
Yazar Barzani ve arkadaşlarını, para ve makam için özgürlük, adalet ve demokrasiden vazgeçmekle suçluyordu. Mısır, Tunus ve diğer Arap ülkelerindeki halk gibi, Kürdlerin de diktatörlüğe özenen Barzani''ye karşı ayaklanmaya çağırıyordu!
(İLLÜSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM)
KOD ADI İSTANBUL İSYANI
Yeni Şafak''ın 16 Haziran''da manşetten verdiği ''Kod Adı İstanbul İsyanı'' haberine ve daha sonra ortaya çıkan ayrıntılara göre, geçen Şubat ayının 12''sinde, ABD''deki en güçlü Neocon lobisi Amerikan İsrail Halkla İlişkiler Komitesi''nin (AIPAC) güdümündeki Amerikan Girişimcilik Enstitüsü''nde (AEI) yapılan bir toplantıda ''apolitik Türk gençliğini sokağa indirerek canlı tutmak'' için İstanbul İsyanı senaryosu masaya yatırılmış. ''Kod Adı İstanbul İsyanı'' haberi ve iki operasyon arasındaki inanılmaz benzerlik, Neoconların birkaç sene önce Irak Kürdistanı''nda sahneledikleri operasyonu bu sene Türkiye''de sahnelediklerini gösteriyor.
Toplantıda, AK Parti Hükümeti''nin faaliyetleri ve Türkiye''nin son 10 yılı ele alınmış. Toplantının moderatörlüğünü yapan kişi, birkaç sene önce Barzani''ye karşı başlatılan Neocon ürünü operasyonun orkestra şefliğini yapan, iflah olmaz bir Erdoğan ve AK Parti karşıtı olan Michael Rubin! Toplantının katılımcıları ise dünya çapında tanınan ve aynı Neocon ekibinden olan Donald Rumsfeld, Paul Wolfowitz, Bernard Lewis, Elliot Abrams, Richard Perle, John Bolton, William Kristol ve Douglas Feith. AEI''da hazırlanan plan ile geçmişte Hudson Enstitüsü''nde (ki bu düşünce kuruluşu da AIPAC güdümünde) planlanan felaket senaryosu arasındaki benzerlik, Gezi Parkı Kalkismasi''nin bir Neocon operasyonu olduğunu akla yaklaştırıyor.
''Kod adı İstanbul İsyanı'' planının hazırlandığı toplantıya moderatörlük yapan Michael Rubin''in 21 Mayıs 2013 tarihli yazısının başlığının ''Türkiye PKK barış görüşmeleri çökecek'' olması; sözkonusu yazıda Diyarbakır, Van, ve Urfa''yla sınırlı kalmayacak büyük bir ayaklamadan bahsetmesi, Gezi Parkı Kalkışması''nın bir Barış Süreci''ni sabote etme amaçlı olduğunu gösteriyor. Büyük ihtimalle, PKK''yi tekrar savaşmaya ikna edemeyen Neocon Çetesi ve Turkiye''deki uzantıları, ''B Planı'' olarak ulusalcı/İP''li/CHP''li gençleri sokaklara döktü. Gezi Parkı Kalkışması''nın, Rubin''in operasyonel ve provokatif makalesinden bir hafta kadar sonra patlak vermesi tesadüf olamaz.
HEDEF ERDOĞAN
Rubin''in, Gezi Parkı Kalkışması başladıktan hemen sonra kaleme aldığı bir makalede ''Erdoğan, Mısır''ın Mübarek''i gibi gidici'' diye yazması (3 Haziran 2013; Commentary); ertesi günkü yazısına ''Kork Erdoğan, hemde çok kork!'' başlığı atması (http://www.aei-ideas.org) hedefin Erdoğan olduğunu net olarak gösteriyor. Birkaç yıl önce Irak Kürdistanı''ndaki kalkışmada Barzani''nin, bu yıl Türkiye''deki kalkışmada Erdogan''ın aynı Neocon komplosuyla karşı karşıya kalması, ikisine karşı aynı yıpratma ve itibarsızlaştırma yöntemlerinin kullanılması tesadüf olamaz.
Rubin gibi genç sayılan birisinin bütün bu oyunların parçası olabileceğine aklı yatmayanları, onun CV''sine bakmaya (http://www.aei.org); ilişki içinde olduğu kişi ve kurumlara dikkat etmeye; özellikle Bush Donemi''ndeki yönetim üzerindeki ağırlığını hatırlamaya, mesela, Pentagon ile ilişkisine, Ergenekoncu generallerin muktedir olduğu dönemde Genelkurmay''a bağlı Stratejik Araştırmalar ve Etüt Merkezi (SAREM) tarafından düzenlenen seminerlerin demirbaşı olduğunu tekrar hatırlamaya davet ediyorum.
Ergenekon Çetesi''nin 2007''deki gövde gösterisi olan Cumhuriyet Mitingleri''nin büyük destekçisi olduğunu (2 Şubat 2007; AEI Middle East Outlook); Ergenekon Davası''nda ismi geçecek kadar Ergenekoncularla içli dışlı olduğunu (25 Subat 2013, Ezgi Başaran, Radikal); Ergenekon Kalkışması''nın olduğu 2007''lerde, Ergenekon Medyası''nda sıklıkla boy gösterdiğini ve o malum medya tarafindan Turk kamuoyuna ''ünlü analizci'' olarak pazarlandığını hatırlatmakta fayda var.
Erdoğan''ı yolsuzluk yapmak ve haksız kazanç elde etmekle suçlayan Rubin''in, geçmişte Kentbank''in içini boşaltan Mustafa Süzer dahil kamuoyu tarafından ''hortumcu'' olarak bilinen birçok işadamının (2 Ağustos 2005, The National Review) ve Neoconlara sunduğu dezenformasyonla ABD askerlerinin Irak''ı işgal etmesine sebep olan, zimmetine yüklü para geçirdiği suçundan Ürdün''de hapis cezasına çarptırılan Ahmed Çelebi''nin avukatlığını yaptığını da (21 Mayıs 2004, The National Review) hatırlatmakta fayda var. Ayrıca, Erdoğan''ın önünü kesmek için Rahmi Koç''un 2001''de ortaya attığı ''Tayyip Bey''de çok para olduğunu öğrendik, 1 milyar dolar biriktirmişler, nasıl biriktirdilerse!'' dezenformasyonunun kaynağının Neoconlar olduğu ihtimalini de aklın bir kenarında tutmakta fayda var (5 Ağustos 2001, Hürriyet).
İsrail''in eski Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman''ın Gezi Parkı Kalkışması''nı kasdederek ''Türkiye''de olanlara ilişkin mutluluğumu gizleyemiyorum'' ve İsrail Meclis Başkan Yardımcısı Moshe Feiglin''in ''Olayların Erdoğan düşene kadar sürmesi için dua ediyoruz'' demeleri… CNN ınternational ve benzeri Neoconların dezenformasyon ve provokasyon makinelerinin Gezi Parkı Kalkışması''ndan çok önce İstanbul''da sipere yatmaları, saatlerce Türkiye''yi kaosun içindeymiş gibi göstererek kesintisiz yayın yapmaları, bunu yaparken basın ilkelerini ayaklar altına almaları…
İstanbul dahil olayların sıçradığı yerlerde yüzlerce yabancı ajanın rol alması…Gezi Parkı Kalkışması''nın, birden bire ağaç muhabbedi depreşen, demokrasi aşığı, hükümetin özel yaşama müdahalesinden bıkan gençlerin kendiliğinden çıkardığı lokal bir olay olmadığını çok açık bir şekilde gösteriyor.
SİVİL İRADE
Bütün bu bilgi ve göstergelere rağmen ''uluslararasi operasyon yok'' diyenler, merak ediyorum, Neoconlardan soğuk damgalı ve ıslak imzalı ''operasyon planı'' mı bekliyorlar?
Memleketi ve halkı için büyük oynayan Başbakan Erdoğan ve hükümetine oynanan beynelmilel büyük oyun, Erdoğan ve hükümetine sahip çıkan halk tarafından bozuldu. Gece yarısı olmasına rağmen Afrika dönüşü Erdogan''ı İstanbul''da havalimanında karşılayan coşkulu kalabalık, ardından birçok şehirde düzenlenen ''Milli İradeye Sahip Çık'' mitinglerine katılan milyonların desteği, Erdoğan''ı yalnızlaştırarak tasfiye etmek isteyen Neoconların enselerine inmiş bir Osmanlı tokadı etkisi yaptı. Erdoğan ve hükümeti 27 Nisan''daki dik duruşuyla halkı apoletli ve apoletsiz haydutlara (Ergenekoncu resmi ve sivil cuntacılara) yedirmedi; halk da bugün arkasında durarak Erdoğan ve hükümetini ulusal ve uluslararası haydutlara yedirmedi.
Bu zorlu süreçte sivil iradeyi uluslararası faiz ve diğer lobilere boğdurmamak için büyük gayretler sunan Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Emniyet İstihbaratı ve güvenlik güçlerinin hakkını teslim ederek yazıyı bağlamak istiyorum. Sivil iradeya bağlı olan bugünkü, mesela MİT, yerinde daha çok yabancı istihbarat örgütlerinin (özellikle Neoconların) güdümünde olan eski istihbarat örgütleri olsaydı, meşru hükümet bugün düşmüş, memleket de iç savaşla boğuşuyor olacaktı. Neoconların ve onlardan beslenen bazı yerli zevatın, birkaç senedir özellikle Hakan Fidan''ı ve MİT''i yıpratmak için harcadıkları çabalar, MİT''in kirli oyunlarını boşa çıkarttığı bugün daha iyi anlaşılıyor. Oynanan kirli oyunları tam olarak görebilmek için, dışarıda Neoconlardan beslenip içeride kin kusanları tanımakta fayda var.