G20 nereye?

Somut, net, yapılabilir, adil yük paylaşımına dayalı ve diğer yapılarla koordineli olmanın zaruri olduğu gerçeklik olarak karşımızda dururken Türkiye ve BM öncülüğünde gerçekleşen Tahıl Mutabakatı örneğinde olduğu gibi tarafların iradelerini ortaya koymaları durumunda küresel krizlerin yapıcı bir şekilde çözülebileceği de ortadadır.

İLLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM

Dr. Filiz Katman

İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi –Enerji Politikaları ve Piyasaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü

Ukrayna krizi başta olmak üzere pek çok küresel sorunun gölgesinde başlayan Grup 20 (G20) Zirvesi belki tarihte hiç olmadığı kadar birlikte hareket etme ve küresel sorunlara çözüm bulmak için liderlerin bir araya gelmesinin gerektiği anda gerçekleştirildi. Peki bir araya gelindi mi gerçekten? Çözüm üretmeye gelince ortaya ne çıktı? Bu tür zirvelerden beklentilerin düştüğü aşikar çünkü uluslararası sistemin anarşik yapısı, bu tür yapıların sorunlara çözüm üretmede yeterli donanıma ve araca ayrıca yaptırım gücüne sahip olma konusunda yaşadığı sorunlar hem beklentileri azalttı hem de zamanın ruhu başka yollara gitmeyi zorluyor sanki. Dünyada özellikle ‘Batı’ dünyasında yaşanan liderlik krizi de cabası…

Aslen mali ve ekonomik krize çözüm üzerine 20 Maliye Bakanı ve Merkez Bankası Başkanı Grubu olarak kurulan G20, 2008’deki ABD’deki ipotek (mortgage) krizi ile başlayan küresel mali kriz sonrasında liderler düzeyinde toplanmaya başlayarak küresel ekonomik sorunları ele almak üzere 25 Eylül 1999’daki Washington Toplantısı’nda resmen ilan edildi.

TÜRKİYE’NİN GİRİŞİMLERİYLE TAHIL MUTABAKATI UZATILDI

Zirvede yer alan Almanya, AB Komisyonu, ABD, Arjantin, Avustralya, Birleşik Krallık, Brezilya, Çin, Endonezya, Fransa, Güney Afrika, Güney Kore, Hindistan, İtalya, Japonya, Kanada, Meksika, Rusya ve Suudi Arabistan dünya nüfusunun üçte ikisi, üretiminin yüzde yetmiş beşi, ticaretininse yüzde seksen beşinin gerçekleştiği bir grup olarak platformun yön verme kapasitesi öne çıkıyor. İspanya’nın misafir olarak davet edildiği zirve krizlerin gölgesinde 15-16 Kasım 2022’de “Birlikte Toparlanma-Daha Güçlü Toparlanma” başlığında Endonezya’nın Bali adasında gerçekleşen toplantıda G20 liderleri mevcut krizleri işaret edercesine “Gıda ve Enerji Güvenliği”, “Sağlık” ve “Dijital Dönüşüm” konularında görüş alışverişinde bulundular. “Gıda ve Enerji Güvenliği” başlığında Ukrayna’da yaşanan sürecin sonuçlarından biri olan ve “Tahıl Krizi” olarak adlandırılan meselede Türkiye’nin taraflar arasındaki etkin arabuluculuğu ile Birleşmiş Milletler (BM) çatısı altında varılan “Tahıl Mutabakatı”nda mevcut sorunlar ele alındı. Rusya’nın süreçte tahıl yüklü gemilerin zarar görme riski en yüksek olan az gelişmiş ülkeler yerine gelişmiş ülkelere gitmesine yönelik eleştirileri (sadece yüzde 5’lik kısmın az gelişmiş ülkelere gittiğine dair veri ışığında) ve kendi ürünlerine yönelik Batı ambargolarının kaldırılması yönündeki talepleri sonrasında mevcut sorunlar Türkiye’nin girişimleri sonrasında 19 Kasım’da süresi dolacak olan Tahıl Mutabakatı diye adlandırılan Karadeniz Tahıl Anlaşması’nın 4 ay daha uzatılacağının açıklanmasıyla aşılmış görünüyor.

YAPISAL SORUNLARIN NASIL AŞILACAĞINA DEĞİNİLMEDİ

Enerji başlığındaki görüşmeler ise Avrupa Birliği ülkelerinin Rusya’dan gaz almak yerine Norveç’ten gaz ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nden likit doğal gaz (LNG) alma iradesi göstermesi sonrası Putin’in Türkiye’nin doğal gaz ticaret merkezi olmasına destek yönündeki açıklamalarına karşın AB ve ABD’nin pek de sıcak bakmadıkları yönündeki açıklamaları ve OPEC+ ülkelerinin petrol arzını Kasım 2022 itibarıyla kısma kararının gölgesinde gerçekleşti. Savaşın sistem bozucu etkilerine dikkat çekilerek 2022 zirvesinin temalarındaki yıkıcı yönlerin özellikle altı çizildi. “Küresel ekonomi için kritik olan bu dönemde G20’nin gerekli ve net adımlar atmasının önemi” ifadesi kullanılması önem arz ederken yapısal sorunların nasıl aşılacağına değinilmemesi ise ironiktir. Gıda güvenliği başlığında “sürdürülebilir, dirençli tarım ve gıda sistemleri” vurgusu öne çıkarken yine bu süreçte hızlandırıcı olma potansiyeli bulunan iklim krizi başlığında “2022’den itibaren gelişmiş ülkelerin sağlamayı taahhüt ettiği yıllık 100 milyar dolarlık finansmanın harekete geçirilmesi” çağrısı ise işin finansman boyutunda atılması gereken adımlar açısından ilginçtir.

EN BÜYÜK ZORLUK “BELİRSİZLİK”

“Birlikte iyileşelim, daha güçlü iyileşelim” slogan olarak seçilerek de iş birliğinin altı çizilirken bunun yapılabilirliği konusundaki kısıtlara salgının getirdiği koşullar eklenince birlikte hareket etmekten başka çare olmadığı ortada. Somut, net, yapılabilir, adil yük paylaşımına dayalı ve diğer yapılarla koordineli olmasının zaruri olduğu gerçeklik olarak karşımızda dururken

Türkiye ve BM öncülüğünde gerçekleşen Tahıl Mutabakatı örneğinde olduğu gibi tarafların iradelerini ortaya koymaları durumunda küresel krizlerin yapıcı bir şekilde çözülebileceği de ortadadır. Diğer taraftan aralarında sorun bulunan ülkelerin sorunları tırmandırıp gerilimi arttırmak yerine tansiyonu düşürücü davranış sergilemesi, karşılıklı jestlerin yapılması ve en önemlisi çatışma yerine diplomasiyi işletmenin tercih edilmesi, kırılganlığın salgından sonra daha da artmış olduğu bir dönemde gözlerden kaçmaması gereken bir unsur. Fikri takip açısından bundan sonraki süreçte üzerinde mutabakata varılan 52 maddede nelerin ne kadar yapıldığı, yapılamayanlarda sorunların ne olduğunun tespiti sonrasında çözümler üretilip üretilmediğinin izlenmesi de yine zaruridir.

Ayrıca 21. yüzyılın çağdaş sorunlarına geleneksel sorunların yanında yer verilmesi ve G20 Zirvesi’nin bu çağdaş ve geleneksel sorunların her birine uygun şekilde çözüm kapasitesi geliştirmesi bu tür platformların etkinliği açısından da mühimdir. 21. yüzyıl tehditlerinin ortak özelliğinin ‘belirsizlik’ olması bu noktada aşılması gereken en önemli zorluk olacaktır. Çünkü belirsiz tehditlere karşı alınacak önlem bir tarafa, çözüm önerisi getirme açısından da ayrıca üzerinde özellikle durulması gereken ve beraber hareket edilmesinin gerekliliğini ortaya koyan nitelik barındırmaktadır.