BEHRUZ HASANOV
30 sene önce şimdi Azerbaycan ordusunun ilerlediği, Ermeni işgal güçlerinden arındırdığı kutsal topraklarımızda tam aksi bir manzara yaşanıyordu...
Azerbaycan bağımsızlık yolunda ilk adımlarını atıyordu ve haliyle bedelini de ödüyordu. Rus destekli ermeni güçleri nerdeyse her gün bir köyü, kasabayı, ili işgal ediyorlardı. Bölgenin sivil halkının feryadı arşa çıkıyordu. Vahşet diz boyu, katliam ard-arda...
Hocalı katliamını neden soykırım olarak nitelendirebiliyoruz dersiniz? Çünkü elimizde katliamdan sonra çekilmiş foto, video görüntüler mevcut... Ne yazık ki, gözü kana susamış Ermenilerin bu süre zarfında yaptığı onlarla daha kanlı ve insanlık dışı katliamların görüntülerine ulaşamadık... Şundan eminim ki, savaş bittikten sonra yıllarca işgale maruz kalmış topraklarımızdan vatandaşlarımızın hunharca katledilip gömüldükleri onlarca toplu mezar aşkarlanacak...
Türkiye o zaman sahada yok, en azından şimdiki gibi değil, Azerbaycan halkı cephede birkaç devletin desteklediği Ermeni ordusuyla tek başına mücadele ediyor. Azerbaycan halkı diye bir ifade seçiyorum, çünkü hükümet yoktu, koordine yoktu. Hocalı’da katledilen kardeşlerimizin feryadı göklere ulaştı belki, ama maalesef Bakü’ye ulaşamadı...
Şimdi nefesimizi tutarak şanlı bayrağımızın dikileceği anı beklediğimiz, adeta bir kale olan Şuşa şehrimiz nasıl işgal edildi peki? İran’ın arabuluculuğuyla yapılan ateşkes anlaşmasından hemen sonra. Anlaşmaya uyan, aynı zamanda ihtiyatı elden veren askerlerimiz hain saldırının önünü alamadılar maalesef. O yüzden on binlerle şehidimiz var ya...
Perde arkasında hangi oyunlar oynandı, nasıl oyunlar döndü bilmem ama vatanımız işgal edildi ve bu işgal tam 30 sene süregeldi...
Tam da bundan bahsediyorum...
Aradan 30 sene geçti. Azerbaycan ordusu, hamdolsun, cephede destan yazıyor.
KARDEŞLİK DESTANI
Ama bir destan daha var
Bir milletin iki devleti diye nitelendirdiğimiz Türkiye ve Azerbaycan Cumhuriyetlerinin ve Cumhurbaşkanlarımızın kardeşlik destanları...
Siz bakmayın dünya pandemi sürecinden geçiyor, ABD seçim sonuçlarıyla çalkalanıyor, aslında tüm dünyanın pürdikkati Kafkaslar’da, Karabağ’da.
Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mağrur ve mert duruşu çoğuna dertti, şimdi de Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in sert yüzünü gördüler ya, ihtiyatlanmağa başladılar.
Kardeş Türkiye Erdoğan’ın önderliğiyle ülke içinde terörü, ülke dışında terör ocaklarını neredeyse yerle bir etti. Suriye’de, Libya’da, Irak’ta başarılı operasyonlar yaptı, adeta dünyaya meydan okudu, göğsümüz kabardı, iftihar ettik...
Erdoğan, Türkiye’yi orta çaplı bir ülkeden dünyanın sayılıp-seçilen ülkesine dönüştürmeyi başardı.
O, bu günün ve daha güzel geleceğin mimarıdır!
KARABAĞ FATİHİ
Memleketim Azerbaycan, İlham Aliyev’in önderliğiyle nerdeyse bir çağ atladı, birçok konuya temas ede bilirim, örnek vere bilirim ama ne gerek var...
İlham Aliyev Karabağ fatihidir!
Bu bize yeter!
Haritamızdaki kara lekeyi muzaffer komutan edasıyla temizledi kendi ismini altın harflerle şanlı tarihimize kazıdı...
Her iki liderle gurur duyuyoruz...
Şu an bölgenin gündemi ve perspektifi bu iki kardeş Cumhurbaşkanının kararına ve halklarımızın iradesine bağlı
Tabii, ülkelerimiz arasında sinerji ve dayanışma bu denli devam ettikten sonra aşamayacağımız engel, yazamayacağımız destan yoktur!
HALKIN GÖZÜ TERAZİDİR
Düşünüyorum da, acaba Türkiye’yi ve Azerbaycan’ı yönetenler başkaları olsaydı bu gün bu kadar güçlü, mağrur olabilir miydik?
Asla!
Azerbaycan’da bir deyim vardır: Halkın gözü terazidir diye
İşte o terazinin bir gözünde Erdoğan ve Aliyev, bir gözünde ise emperyalist güçler ve planları var. İki kardeş Cumhurbaşkanının olduğu göz ağır geldiği sürece sırtımız yere, dizimiz toprağa gelmez...
Zaferimiz kutlu, halkımız mesut ve gururlu, liderlerimiz her daim muzaffer olsun!