DR. IŞIL ACEHAN / TARİHÇİ –YAZAR, TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİ UZMANI
Yapımına 2017’de başlanan ve hızla tamamlanan Birleşmiş Milletler Genel Merkezi karşısındaki 36 katlı yeni Türkevi’nin açılışı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve üst düzey temsilin de katılımıyla 20 Eylül’de görkemli bir törenle gerçekleşti. New York’un sembol binalarından olmaya aday Türkevi’nin açılışında BM Genel Sekreteri Antonio Guterres de yer aldı. 76. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu toplantısının yapıldığı yoğun gündemine rağmen açılışa katılması oldukça önemliydi. Guterres’in yanı sıra törende dikkat çeken isimlerden birisi de 2019’da Rum Patrikhanesi tarafından yaklaşık iki milyon Ortodoks’un yaşadığı Amerika Birleşik Devletleri’ne, Başpiskopos olarak atanan İstanbullu Türk vatandaşı Elpidophoros Lambriniadis oldu. Açılışına katıldığı Türkevi binası gibi, Lambriniadis’in de 11 Eylül’de İkiz Kulelere gerçekleştirilen terör saldırısında zarar gören Rum Kilisesi yerine inşa edilecek olan, Aya Nikola (St.Nicholas) Rum Ortodoks Kilisesi’nin yapımını tamamlaması bekleniyor.
NEW YORK’TA TÜRKEVİ FİKRİ NASIL ORTAYA ÇIKTI?
New York’ta bir Türkevi kurulması için ilk girişimi Osmanlı İmparatorluğu zamanında ABD’ye göç etmiş Türklerden müteşekkil bazı dernekler başlatmıştı. Bu girişimi Milliyet gazetesine verdikleri 28 Mart 1961 tarihli ilanda şu ifadelerle duyurmuşlardı:
TÜRK HARS BİRLİĞİ VE KIBRIS TÜRK YARDIM CEMİYETİ
Türkevi fikrinin hayata geçirilmesinde önemli rol oynayan bu iki dernekten “Türk Hars Birliği” (Turkish Cultural Alliance of New York) Osmanlı döneminde göç etmiş Türkler tarafından, ABD’de ilk kurulan Türk derneklerinden biriydi. 1933 yılında New York’ta faaliyete başlamıştı. Diğer dernek, Kıbrıslı Türklerin kurduğu “Kıbrıs Türk Yardım Cemiyeti” de yine aynı tarihlerde New York’ta bulunuyordu. Türkevii projesinin gerçekleşmesinde bir diğer önemli ismi de çatı kuruluş olan Türk Cemiyetleri Federasyonu başkanı Muhittin Akdik idi. 1919 yılında öğretmenliğe başlayan Akdik, üniversite eğitimi için gittiği Missouri Üniversitesi’nden 1938’de mezun olarak Türkiye’ye dönmüş, Maarif Vekaleti Müfettişliği ve Robert Koleji Türk Çalışmaları Dekanlığı görevlerini üstlenerek Türk eğitim hayatına katkı sunmaya devam etmişti.
ZORLU GEÇEN 70’Lİ YILLAR…
1970’lere gelindiğinde, Türk-Amerikan ilişkileri tarihindeki en gergin döneme girilmişti. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında ABD’nin Türkiye’ye uyguladığı silah ambargosuyla, ilişkiler içinden çıkılmaz bir hal almaya başlamıştı. Bülent Ecevit’ten sonra Başbakanlık koltuğuna geçen Süleyman Demirel, ABD’nin bu tavrına karşılık, Türkiye’deki Amerikan askerî ve istihbarat üslerini kapatıp, Türk Silahlı Kuvvetlerine devretme kararı vermişti. Bunlardan sadece İncirlik’teki NATO operasyonları devam edecekti.
İşte tam da böyle zor bir dönemde Türkevi için bir bina satın alınması yeniden gündeme gelecekti. 1977’de Demirel’in Başbakan olmasıyla yeniden Dışişleri Bakanlığı’na getirilen İhsan Sabri Çağlayangil döneminde, ABD temsilcileri Türkiye’yle, Çağlayangil de ABD ve Birleşmiş Milletler arasında Türk-Amerikan ilişkilerini düzeltmek için mekik dokuyordu.
Binanın satın alınmasının ardında elbette ismi pek ön plana çıkmayan ancak büyük emekleri olan kahramanlar da var. Onlardan birisi dönemin Merkez Bankası Başkanı Cafer Tayyar Sadıklar. 1976-1978 yılları arasında görev yapmış olan Prof. Dr. Sadıklar, 2007 yılında yayımladığı son kitabı Başka Bir Aşk İstemez - Vatan Hizmetinde Elli Yıl’da, kendisinin bu binanın satın alınmasına vermiş olduğu katkıyı şu sözlerle ifade ediyor:
Tam 44 yıl önce 3.2 milyon dolara satın alınan Türkevi’nin şuandaki değerinin 1.5 milyar dolar olması da, zamanında ne kadar isabetli bir karar verildiğini ispatlar nitelikte.
KÜLTÜR MERKEZİNE DÖNÜŞEN TÜRKEVİ
Birleşmiş Milletler Genel Merkezi’nin karşısındaki Türkevi; Türkiye ve ABD ilişkilerindeki gerilimin giderilmesi, Türkiye’nin imajının iyileştirilmesi ve kamu diplomasisi yürütülmesi açısından çok iyi bir zemin hazırlayacaktı. Nihayet 3 Ekim 1977’de Türkevi açıldı. Milliyet gazetesi “New York’taki Türk temsilcilikleri Türkevi’nde bir araya geldi” başlığıyla haberi okurlarına şu şekilde duyurmuştu:
Türkevi, açılışının üzerinden daha bir ay geçmeden 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle BM Türk Delegasyonu’nun ev sahipliğinde büyük bir resepsiyona ev sahipliği yaptı. Baş delegemiz İlter Türkmen’in verdiği resepsiyonda, başta BM Genel Sekreteri Kurt Josef Waldheim olmak üzere BM yetkilileri, 149 ülkenin temsilcileri, Amerikan Kongre üyeleri, tanınmış sinema yıldızları ve Oscar ödüllü oyuncu Joan Fontaine de hazır bulunuyordu.
ERMENİ TERÖR ÖRGÜTÜNÜN SALDIRISI
Her şey güzel giderken, 12 Eylül darbesinin üzerinden bir ay geçmişti ki, bir darbe de New York Türkevi’ne gerçekleştirildi. 12 Ekim 1980’de Ermeni terör örgütü JCAG tarafından Türkevi önüne yerleştirilen bomba sonucu 4 kişi yaralandı. Ertesi gün Türkevi, New York Times’ın sanat sayfalarında değil, bombalanma haberiyle baş sayfadaki yerini almıştı. Aynı dakikalarda, Hollywood’da bir Türk’e ait seyahat acentesi teröristler tarafından bombalandı. Bu olaylar Türkevi’ndeki faaliyetleri önemli derecede etkilemiş olsa da, hem iç hem de dış siyasette yaşanan bunalımlara rağmen Türkiye’nin Türkevi’ni bin bir zorlukla da olsa kurabilmiş olması takdire şayan bir başarıydı.
KÜLTÜR FAALİYETLERİNE KALDIĞIMIZ YERDEN DEVAM
Bügün Türkevi’nin hem konumu, hem de mimarisinin göz kamaştırıcı olmasının yanı sıra, burada yürütülecek kültürel faaliyetlerin, ABD’nin sanat ve kültür başkenti New York şehrine katacağı değerlerle de ön plana çıkması, Türkiye-ABD ilişkilerinin güçlenmesi ve iyileştirilmesi, politik gerilimlerin arka planda kalması açısından önemli bir rol oynayabilir.