Çok kutuplu dünya için BRICS

Türkiye’nin alternatif arayışlarını, çok taraflı diplomasi ve bölgesel iş birliği bağlamında değerlendirmek gerekir. Enerji güvenliği, terörle mücadele, göç meselesi başta olmak üzere birçok konuda yapılan farklı iş birlikleri, Türkiye’nin bölgesel politikasının önemli bir parçasıdır.

İllustrasyon: Cemile Ağaç Yıldırım.

Faruk Önalan / Yazar

Çok kutuplu dünya, değişen dengeler çerçevesinde resmi/gayri resmi paktları, ekonomik, siyasi ve askeri oluşumları ön plana çıkarmaktadır. Bu platformlardan biri de BRICS’dir. Amerika Birleşik Devletleri ve Batılı ülkelerin hegemonyasını dengelemek amacıyla 2009 yılında Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’in katılımıyla BRIC adıyla kurulan gayri resmi platform, 2010 yılında Güney Afrika’nın katılımıyla BRICS adını almıştır. Güney Afrika’nın başkenti Johannesburg’da 22-24 Ağustos 2023 tarihlerinde düzenlenen zirvede alınan kararla, Mısır, Etiyopya, İran, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Arjantin’den oluşan 6 ülkenin BRICS’e katılması onaylanmıştı. Ancak Kasım 2023’de Arjantin’de düzenlenen seçimleri aşırı sağcı aday Javier Milei kazandıktan 1 ay sonra yeni yönetim BRICS grubundan çıktıklarını ilan etmiştir. Bugün yeni katılım taleplerinin değerlendirildiği oluşum; Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika, Suudi Arabistan, Mısır, Etiyopya, İran, BAE ile faaliyetlerine devam etmektedir.

KÜRESEL EKONOMİDEKİ PAYI YÜZDE 28

Oluşan son durum ile BRICS ülkeleri 3,5 milyar ile dünya nüfusunun yüzde 44’üne tekabül etmektedir. 29,5 trilyon dolarlık ekonomik büyüklük ile de küresel ekonomideki payı yüzde 28’i bulmaktadır. OPEC’in (Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü) stratejik açıdan önemli üyeleri olan Suudi Arabistan, BAE ve İran’ın BRICS’e katılımıyla grup daha da güçlenmiştir. BRICS ülkeleri dünya ham petrol üretiminin yüzde 44’ünü karşılamaktadır. Platform 17 Temmuz 2014 tarihinde Brezilya’da düzenlenen 6. Zirvede 100 milyar dolar sermaye ile merkezi Şangay’da olan BRICS Kalkınma Bankası’nın (şimdiki adıyla Yeni Kalkınma Bankası-NDB) kurulmasına karar vermiştir.

ÜYE ÜLKELERLE TİCARET HACMİMİZ BÜYÜYOR

Türkiye’nin BRICS ile ilişkileri, son yıllarda hız kazanan çok taraflı iş birliği arayışlarının önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Zira BRICS ülkeleri, gelişmekte olan ekonomiler olarak dünya siyaseti ve ekonomisinde önemli bir rol oynamaktadır. Türkiye’nin platformla olan ilişkilerini hem ekonomik hem de siyasi açıdan değerlendirmek mümkündür. BRICS ülkelerine olan ihracat, 2023 yılında yaklaşık yüzde 20 oranında artış göstererek önemli bir ekonomik kazanım sağlanmıştır.

Türkiye, halihazırda üye olmamasına rağmen, BRICS ülkeleriyle ekonomik ve ticari ilişkilerini geliştirmeye büyük önem vermektedir. Ticaret hacminde istikrarlı belirgin bir artış sağlanmış, özellikle Çin ve Rusya ile olan ticari ilişkilerinde kazanılan büyük ivme göze çarpmaktadır.

“ELBETTE İSTERİZ, NEDEN İSTEMEYELİM”

Bu kapsamda Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın yakın zamanda Çin ve Rusya’ya yapmış olduğu ziyaretler dikkat çekicidir. Bakan Fidan’ın Çin ziyareti esnasında “Ankara, BRICS’e katılmak ister mi?” sorusuna verdiği yanıt Ankara’nın tutumunu net bir şekilde özetlemektedir:

“Elbette isteriz, neden istemeyelim. AB ile Gümrük Birliği anlaşmamız var, aynı zamanda BRICS gibi farklı platformlarda, partner ülkelerle iş birlikleri için yeni fırsatlara bakıyoruz.”

Bu bağlamda Rusya’nın dönem başkanlığını yaptığı BRICS’in, Nijniy Novgorod kentinde düzenlenen ve 20’den fazla ülkenin Dışişleri Bakanlarının katıldığı BRICS+ oturumuna Hakan Fidan da iştirak etmiştir. Oturum öncesinde Hakan Fidan’ı kabul eden Rusya Devlet Başkanı Putin, Türkiye’nin BRICS üyeliğini destekleyeceklerinin işaretini vermiştir:

“Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkilerin gelişmesini memnuniyetle karşılıyoruz. Elbette tüm gelişmeler, dostum Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde ve doğrudan desteğiyle gerçekleşiyor. … Türkiye’nin BRICS’in çalışmalarına yönelik ilgisini memnuniyetle karşılıyoruz. Bu Birlik ülkeleri ile birlikte olma isteğini mutlaka her şekilde destekleyeceğiz.”

BATI İKİRCİKLİĞİ

İki BRICS ülkesi olan Rusya ve Hindistan arasında ilk dönemlerde yapılan askeri anlaşmalar da dikkat çekmektedir. Hindistan, Rusya’dan S-400 hava savunma sistemleri, 200 adet Kamov 226T helikopter, 4 adet Amiral Grigorovich sınıfı firkateyn (güdümlü füzeli) almıştır. Burada bir noktayı gözden kaçırmamak gerekmektedir; söz konusu askeri satış anlaşmalarını görmezden gelen, Hindistan ile ilişkilerini belirli bir düzeyde tutan ABD, S-400 hava savunma sistemlerinden dolayı Türkiye’yi CAATSA yaptırımlarına tabi tutmuştur. Ayrıca HSS’lerin geri iade edilmesi için baskı kurmaya devam etmektedir. Öte yandan Türkiye’nin BRICS ya da Şangay Beşlisi’ne üye olmasını istemeyen ABD liderliğindeki Batılı güçler Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) ile yakın ilişki kurabilmektedir.

Türkiye’nin olası BRICS üyeliğinin, AB üyeliği yolundaki çabaları aksatmayacağı açıktır. Hazine Bakanı Mehmet Şimşek’in İngiltere Chatham House’da söylediği de budur. Bakan Şimşek’in Başbakan Yardımcısı olduğu dönemde (27 Nisan 2017) “Türkiye, BRICS’in kurduğu yatırım bankasına üye olabilir” sözlerini yeniden hatırlamakta fayda vardır.

DOLARSIZLAŞMA ADIMLARI

Doların rezerv para statüsü olması hasebiyle ABD, ucuz finansmanın yanında mali yaptırım baskısıyla kendisine avantaj sağlamakta iken, BRICS’in “dolarsızlaşma” adımları şüphesiz Washington’da büyük rahatsızlık uyandırmaktadır. Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, BRICS ülkelerinin kendi ödeme sistemini kuracağına dair çalışmalardan bahsetmiştir. Putin de daha önce BRICS’in bu konuda çalışmalar yürüttüğünü ancak bunun kolay bir süreç olmadığını, zaman alacağını söylemiş; yeni bir rezerv para birimi yerine devletler arasındaki ödemeleri sağlamak için bir sistem kurmanın daha önemli olduğunu belirtmişti. Bu doğrultuda, 22-24 Ekim tarihlerinde Kazan’da düzenlenmesi planlanan BRICS liderler zirvesinde söz konusu projenin sunulması büyük yankı uyandıracaktır. Ödeme sisteminin altın üzerinden olması halinde ise, altın rezervinde dünyada 11. sırada yer alan Türkiye’nin önemi daha da artacaktır.

Sonuç olarak; Türkiye’nin alternatif arayışlarını, çok taraflı diplomasi ve bölgesel iş birliği bağlamında değerlendirmek gerekir. Ankara özellikle Orta Doğu ve Avrasya’daki rolünü güçlendirmek amacıyla stratejik ortaklıklar geliştirmeye çalışmaktadır. Enerji güvenliği, terörle mücadele, göç meselesi başta olmak üzere birçok konuda bu ülkelerle yapılan iş birlikleri, Türkiye’nin bölgesel politikasının önemli bir parçasıdır.

DÜŞÜNCE GÜNLÜĞÜ
Sudan iç savaşında yeni aktör: İran