15 Temmuz ruhunu hatırlamak ve diri tutmak

Bugün yine geriye dönüp baktığımızda 15 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir lider olarak halk üzerinde ne kadar etkili olduğunu ve milletin iradesine sahip çıkma konusunda ne kadar tavizsiz olduğunu hatırlıyoruz. FETÖ’nün kalkışmasına rağmen o durumda bile “Halkın gücünün üstünde bir güç ben tanımadım bugüne kadar hayatımda, bundan sonra da zaten böyle bir şey tanımamız söz konusu değil” diyerek milletin emanetine sahip çıktığını hatırlıyoruz.

Yeni Şafak
Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihinde hain bir işgal girişimine muhatap olmuştu.

Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihinde hain bir işgal girişimine muhatap olmuştu. Güçlü bir liderlik ve milletin irfanı silahları, uçakları ve tankları durdurmuştu. Belki de dünya tarihinde eşine az rastlanır bir mücadele ile milletimiz, darbecilere ve bundan sonra böyle bir girişimde bulunma niyetinde olanlara gerekli dersi verdi. Milletin büyük bir kahramanlık göstererek kalkışmayı durdurduğu gün “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü” olarak resmi anma günlerinden biri yapılmıştı. Bu yıl 15 Temmuz’da, darbe girişiminin ikinci yılına ilişkin ülkemizin her yerinde ve yurt dışı temsilciliklerimizde anma programları yapılacak.

Öncelikle geriye dönüp baktığımızda o gece çok büyük bir tehlikeyi elbirliğiyle önlediğimizi görüyoruz. Devlete sızmış FETÖ’yle mücadelenin en önemli neticelerinden biri de son iki yılda yurt içinde ve yurt dışında terör örgütlerine diz çöktürmemiz oldu. FETÖ yargılamalarıyla ortaya çıkan mahkemelerdeki itiraflara, iddianamelere ve bazı görüntülere baktığımızda ne kadar büyük bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Geriye dönüp baktığımızda milletimizin kararlı duruşunun ülkemizi işgalden kurtardığı gibi bir iç savaş tehlikesini de bertaraf ettiğini hatırlıyoruz. Zaten o gece sokaklara çıkan insanların bir kısmı ülkemizin Suriyelileşmesine izin vermemek gayesinden bahsediyordu. Darbecilerin bu niyetini irfan sahibi milletimiz daha o günden anlamış ve engel olmak için canını ortaya koymuştu.

ERDOĞAN’IN LİDERLİĞİ

Bugün yine geriye dönüp baktığımızda 15 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir lider olarak halk üzerinde ne kadar etkili olduğunu ve milletin iradesine sahip çıkma konusunda ne kadar tavizsiz olduğunu hatırlıyoruz. FETÖ’nün kalkışmasına rağmen o durumda bile “Halkın gücünün üstünde bir güç ben tanımadım bugüne kadar hayatımda, bundan sonra da zaten böyle bir şey tanımamız söz konusu değil” diyerek milletin emanetine sahip çıktığını hatırlıyoruz. Yine bu sözü o şartlarda söylemenin ne kadar önemli bir liderlik olduğunu düşünüyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir lider olarak çok sevildiğini biliyoruz. Ancak o gece yaptığı çağrıyla milyonların ölümü göze alarak sokaklara çıkmasının ancak kuvvetli bir gönül bağıyla mümkün olabileceğini düşünüyoruz.

Geriye dönüp baktığımızda millete o gün çağrıda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Milletimizi illerimizin meydanlarına davet ediyorum, havalimanlarına davet ediyorum ve milletçe meydanlarda, havalimanında toplanalım ve o azınlık grubu, tanklarıyla, toplarıyla gelsinler, ne yapacaklarsa orada yapsınlar” demesinin ne kadar büyük bir cesaret olduğunu hatırlıyoruz. Bu çağrıya uyarak günlerce sokaklarda nöbet tutan bir milletin “biz ölümüne” diyen bir liderin arkasında “ölümüne” durduğunu hatırlıyoruz.

15 TEMMUZ’DA YAŞANAN İLKLERDEN BAZILARI

15 Temmuz darbe girişiminin daha önce yaşanan darbe girişimlerinden bazı farklı tarafları var. Bu kalkışma sırasında ilk defa yaşadığımız olaylardan tespit edebildiğimiz bazılarını paylaşalım.

Birçoğunun daha önce sokak eylemi tecrübesi olmamasına rağmen ilk defa geniş kitlelerin sokaklarda birlikteliği oldu. 15 Temmuz gecesi ve sonrasında özellikle demokrasi nöbetlerinde millet olarak sokaklarda birlikte mücadele etme bilinci geniş kitlelere yayıldı. Her kesimden insanla birlikte olarak “millet ruhunu” yeniden hissetmemizi sağladı. Bu şuur, 7 Ağustos 2016’da İstanbul’da milyonlarca insanın katılımıyla yapılan mitingde ortaya çıkan “Yenikapı Ruhuyla” taçlandı.

İlk defa bir darbe girişiminde savaş uçakları kullanıldı.

İlk defa darbede siviller kullanıldı. Darbe girişiminde askerlerin yanı sıra çeşitli mesleklerden sivillerin de yer aldığını gördük.

İlk defa birçok kamu binası bombalandı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, TBMM, Ankara Emniyet Müdürlüğü ve Polis Özel Hareket Başkanlığı gibi birçok stratejik kurum bombalandı.

İlk defa dini görünümlü bir örgüt darbe girişiminde bulundu. Bir istihbarat örgütü gibi örgütlenen legal görünümlü illegal bir yapı darbe kalkışmasında bulundu.

İlk defa din adamı görünümlü birisi darbe girişiminin elebaşı oldu.

İlk defa sivil halk hedef alınarak kurşun ve bombalar kullanıldı.

İlk defa bu kadar can kaybı yaşandı. 250 şehidimiz, 2193 gazimiz var.

İlk defa darbeye karşı sivil bir direniş gösterildi ve kalkışma durduruldu.

İlk defa TBMM açıldı ve milletvekilleri darbeye karşı bildiri yayınlayarak mücadele çağrısı yaptı.

İlk defa sosyal medya ve akıllı telefonların kullanıldığı bir kalkışma yaşandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan akıllı telefondan halkı meydanlara davet etti.

İlk defa “salâlar” okundu.

DEMOKRASİ NÖBETLERİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan darbe kalkışması sırasında, “Milletime çağrı yapıyorum, meydanlara gelin ve meydanlardan bunlara gereken cevabı hep beraber verelim. Ben de Başkomutan olarak meydana geliyorum” demişti. Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın çağrısıyla başlayan “Demokrasi Nöbetleri” yaklaşık 27 gün devam etti ve 10 Ağustos 2016 tarihinde tamamlandı. Geçen yıl ilki yapılan “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü” programlarında Cumhurbaşkanımız millete çağrı yaparak yeniden demokrasi nöbetine davet etti. 15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan gece yarısı 00.00’da okunan salâlarla başlayan programlarda, Cumhurbaşkanı Erdoğan 16 Temmuz akşamına kadar milletimizi bir daha demokrasi nöbetleri tutmaya davet etmişti. Sokaklarda darbecilere karşı mücadelenin önemli bir sembolü olan demokrasi nöbetleri gerçekten çok önemliydi.

Demokrasi nöbetleri, FETÖ’nün darbe girişiminin durdurulması kadar önemlidir. Ancak üzerinde daha fazla çalışmalar yapılması gerekir. Gezi kalkışmasında gezicilerin vandallıklarına rağmen, oradan belgeseller, araştırmalar, raporlar ile Gezinin sosyolojisi ve psikolojisi gibi kavramlar ürettiler. 27 gün süren Demokrasi nöbetleri, 81 ilde milyonlarca insanın katılımıyla yapıldı ve büyük bir dayanışmaya neden oldu. Dünya demokrasi mücadelesinin belki de en büyük sosyal hareketlerinden biri olarak kayıtlara geçti. Üstelik çoğu hayatlarında belki ilk defa sokak eylemlerine katılarak memleketlerine sahip çıktı. Her yaştan, her meslekten, farklı gelir gruplarından ve farklı yapılardan insanlar “memleket” ortak paydasında günlerce meydanları terk etmediler. Milletimiz, 15 Temmuz gecesinde gösterdiği kahramanlığı, tehlike o günlerde henüz atlatılmamış olmasına rağmen 27 gün süren demokrasi nöbetlerinde meydanlardan ayrılmayarak göstermeye devam etti. Meydanlarda atılan sloganların, çalınan müziklerin ve milletin dayanışmasının ortak noktası “memleket sevgisi” oldu. Demokrasi nöbetlerine katılanlar farklılıklarına rağmen millet olma bilincini yeniden yaşadılar.

Demokrasi nöbetlerine katılan milletimiz, kendine çoğunlukla tepeden bakan kesimlere “barışçıl bir eylemin” nasıl yapılacağını gösterdi. Sokakları ateşe vermeden, araçları yakmadan, kamu araçlarına ve binalarına zarar vermeden, vatandaşın işyerlerini tahrip etmeden ve kaldırım taşlarını sökmeden milyonlarca insanın katılımıyla nasıl sokak eylemi ve mitingleri yapılacağını gösterdi milletimiz. Tarihe geçecek önemli bir mücadelenin parçası olan “demokrasi nöbetleri” konusunda daha fazla çalışma yapılmalıdır. Sendikalar, meslek kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, araştırmacılar ve düşünce kuruluşları bu konuda çalışmalar yapmalıdır. 15 Temmuz’da ortaya çıkan kahramanlığı unutturmamak ve oluşan birlik ruhunu kurumsallaştırmak için daha fazla rapor, kitap, belgesel, film ve araştırma yapmak elzemdir.