Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'nın Libya açıklarında petrol aramak için başvuruda bulunmasının ardından Ankara'yı savaşla tehdit eden Yunanistan, geçtiğimiz günlerde İtalya ile dikkati çeken bir MEB anlaşması imzaladı.
Akdeniz'e komşu olan iki ülke MEB alanlarını sınırlandırırken, anakara sahillerini esas alan bir değerlendirmeye imza attı.
Atina hükümetinin, Türkiye-Libya anlaşması söz konusu olduğunda farklı bir tutum içine girmesi ve Girit adası için tam yetki istemesi tartışma konusu oldu.
ATİNA ULUSLARARASI ADALET DİVANI'NI YOK SAYIYOR
Yunanistan hükümetinin bu çelişkili tavrını Yeni Şafak'a değerlendiren TESPAM Ortadoğu Uzmanı Süha Çubukçuoğlu, "Yunanistan hakkaniyet, oransallık, kapatmama gibi beynelmilel ilkelere aldırmaksızın bir başka ülkenin anakarasına yakın konumda olan her bir adası için 200 millik tam yetkili MEB iddiasında bulunuyor ve Uluslararası Adalet Divanı’nın bu konu üzerindeki geçmiş aleyhte hükümlerini yok sayıyor" değerlendirmesinde bulundu.
ADALAR İÇİN TAM YETKİ TALEP EDİYORLAR
"Atina kendi anakarasına uzak mesafede ve ters tarafta kalsa dahi Girit, Rodos, Kasos, Kerpe ve Meis adaları için tam yetki talep etmekte ve sanki bu adalar İyon Denizi’nde olduğu gibi anakaranın bir uzantısıymış gibi lanse etmek istemekte" diyen Çubukçuoğlu şöyle devam etti:
İTALYA İLE ANLAŞMADA ADALAR GÖZARDI EDİLDİ
Yunanistan ile İtalya arasında imzalanan anlaşmanın 'deniz alanlarında hakkaniyet' ilkesine uygun çizildiğini hatırlatan Çubukçuoğlu, "Yunanistan’a ait İyon Adaları olarak adlandırılan Zakintos, Kefalonya, Lefkada, Korfu ve Diapontia adaları Yunan anakarasına çok yakın mesafede bulunmaktadır. İtalya ve Yunanistan anakaraları arasındaki kabaca kuzey-güney doğrultusunda uzanan ortay hattın doğu tarafında ve Yunan anakarasına bitişik denebilecek kadar yakın bir bölgede yer aldıkları için MEB sınırının belirlenmesinde göz ardı edilebilir etkiye sahiptirler. Dolayısıyla kıyı uzunluklarına bakılmaksızın bu adaların Yunanistan lehine ek bir kazanım getirmeleri söz konusu olmamıştır" ifadelerini kullandı.
Roma ve Atina arasındaki anlaşmanın BM hükümlerine uygun olduğunu vurgulayan Çubukçuğlu, "Adaların hemen yanı başındaki anakaranın birer uzantısı olduğu kabul edilerek İtalya ile hakkaniyet temelinde bir sınır hattı çizilmiştir. Nitekim emsal olarak Uluslararası Adalet Divanı’nda 1982 tarihinde görülen Libya-Tunus Kıta Sahanlığı Sınırlandırma davasında da Tunus anakarasına neredeyse bitişik konumda olan Cerbe adası (şekilde kırmızıyla görünen) mahkeme tarafından dikkate alınmamış ve sınıra etkisi göz ardı edilmiştir" değerlendirmesinde bulundu.