Önceki gün aralarında hamile kadınların da bulunduğu mültecilere gerçek ve plastik mermilerle ateş açan, 2 kişiyi bu şekilde öldüren, TOMA’dan tazyikli su sıkıp gaz bombası ateşleyerek onlarca kişinin de yaralanmasına yol açan Yunan güvenlik güçleri benzer tavrı dün de sürdürdü. Sınırda gözaltına aldığı göçmenlerin cep telefonu ve cüzdanlarını çaldıktan sonra onları öldüresiye döverek Türkiye tarafına çırılçıplak halde gönderen Yunanlılar, iki ülkeyi ayıran Meriç nehri kıyısında eşine az rastlanır görüntülerin yaşanmasına yol açıyor.
HUDUTTA ‘ÇEKÇEK’ İLE GEDİK AÇTILAR
Geceyi bölgeye kurdukları çadırlarda geçiren 4 bine yakın göçmen dün sabahın ilk ışıklarıyla birlikte sınırı geçebilmek için mücadeleye girişti. Atina polisinin jiletli tel ve sivri uçlu demirlerle oluşturduğu barikat önünde duran göçmenler, yine tazyikli su ve gaz bombasına maruz kaldı. Sınır boyundaki tel örgü ve kapıları zaman zaman ip bağlayıp gruplar halinde çekerek hudutta gedik açmaya çalışan göçmenler, Yunanlılardan gördükleri kötü muameleye rağmen mücadeleden vazgeçmiyor. Kastanies ile Pazarkule arasındaki tampon bölgede gaz fişeklerinden etkilenen mazlumlara Edirne Sağlık Müdürlüğü ekipleri yardım ulaştırıyor. 200 kilometrelik doğal sınır konumundaki Meriç’i aşarak Yunanistan topraklarına ayak basan göçmenler, eğer polise yakalanıp çırılçıplak soyulmaktan kurtulmayı başarırlarsa Batı Avrupa yolculuklarına devam edebiliyor. Atina yönetimi ise Meriç sınırındaki dikenli tellerden oluşan NATO tipi çelik çitin 40 km daha uzatılması için çalışmalarını aralıksız devam ettiriyor. Hazırlanan çit parçalar halinde askeri araçlarla kurulacak bölgeye taşınıyor.
Maskeler düştü
Endişeliyiz
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, sınırdaki göçmenlere uygulanan mezalime ilişkin Yunanistan’a mesaj verdi. CNN International kanalına konuşan Altun, “Yunan kolluk ve hudut muhafaza kuvvetlerinin mültecilere kötü muamele ederek, onlara karşı ölümcül güç kullanmasından derin endişe duyuyoruz. Dünyanın en çok mülteciye ev sahipliği yapan ülkesi olan Türkiye, Suriye ve diğer yerlerden gelen düzensiz göç dalgalarına karşı bir duvar görevi görmektedir. Avrupa Birliği, 2016 mülteci anlaşmasında verdiği maddi destek ve gönüllü kabul gibi sözlerini tutmamıştır. Bunun sonucunda Türkiye, kaynaklarını Avrupa’ya giden mültecileri durdurmak yerine İdlib’den gelebilecek muhtemel bir dalgayı karşılamaya yönlendirmiştir. Yunanistan’a ve uluslararası topluma tavsiyemiz, birilerini suçlamak yerine, düzensiz göçün temelinde yatan Suriye iç savaşını durdurmaktır” diye konuştu.
Bot dalaşı