Ali Şahin / Gaziantep Milletvekili / TBMM Türkiye – Pakistan Parlamentolar arası Dostluk Grubu Başkanı
14Ağustos Pakistan’ın Bağımsızlık Yıldönümü. Bu vesileyle Pakistan ve bütün Pakistanlı kardeşlerimi Ankara’dan tebrik ediyor, bundan sonrası için huzurlu, kalkınmanın, kardeşliğin, barışın, istikrarın hüküm sürdüğü nice güzel seneler diliyorum.
Türkiye-Pakistan ilişkileri, iki devlet ilişkisinin çok ötesinde bir ilişki modeli. Nevi şahsına münhasır diyebileceğimiz ve dünya ülkeleri ölçeğinde eşine çok da rastlanır türden bir ilişki değildir.
Uluslararası ilişkilerin temel kaynağını çıkarlar ve menfaatler oluşturur. Ama Pakistan-Türkiye ilişkilerine baktığımızda böyle bir motivasyonun olmadığını görüyoruz. Bu da Türkiye – Pakistan ilişkilerinin çok özel ve benzersiz olduğunu ortaya koyuyor.
Türkiye ile Pakistan arasındaki ilişkiler genetik
Pakistan’da 7 yıl okumuş, yaşamış ve dönüp Türkiye’de Güney Asya Stratejik Araştırmaları Merkezi’ni kurarak Pakistan ve Güney Asya analizleri yapmış, TBMM’de uzun yıllar Pakistan-Türkiye Dostluk Grubu Başkanlığı yapmış biri olarak Türkiye-Pakistan ilişki ve yakınlığına dair kendi dünyamda vücuda gelmiş çok özel bir tanım var aslında: Türkiye ile Pakistan arasındaki ilişki genetik bir ilişkidir. Yani kaderini Allah’ın yazdığı ve asla heklenemeyecek türden genetik bir ilişkidir.
Bunu biraz daha açmak gerekirse, Türkiye-Pakistan ilişkilerini tarif edebilecek bir tanım varsa, o da genetik bir ilişki tanımıdır diyorum, nasıl diye sorarsanız, Türkiye’de dünya her gelen çocuk Pakistan sevgisi ile doğar. Pakistan’da doğan her bir çocuk da yine Türkiye sevgisi ile dünyaya gelir. Bu da her iki ülke ilişkisinin genetik kodları Allah tarafından yazılmış çok özel ve müstesna bir ilişki olduğunu ortaya koyuyor.
Tarihsel ilişkilerimize de baktığımızda da durum böyledir. Ta 1001’li yıllara uzanan ortak bir hikayemiz vardır. Bu hikâye Gazneli Mahmut’a uzanan bir hikayedir. Onun Hint yarımadasına düzenlediği 17 Hint seferi ile birlikte bölge üzerindeki güçlü bir Türk nüfuz ve etkisinin başladığını görürüz.
Türkiye ve Pakistan İslam’ın ikiz oğulları
Yine edindiğim Pakistan müktesebatının ardından kendi dünyamdan baktığımda Türkiye ve Pakistan’ı İslam’ın ikiz 2 oğlu olarak tanımlamaktan da büyük gurur duyuyor ve haz alıyorum. Bu anlamda, İslam’ın bu ikiz evlatlarının birlikte üstlenecekleri hem bölgesel ve hem de küresel ölçekte misyonlar olduğuna inanıyorum.Bölgesel boyutta, özellikle, Orta Doğu ve Güney Asya coğrafyası içerisinde yaklaşık yüzyıldan bu yana derin bir güvenlik ve istikrarsızlık sorunu olduğunu görüyoruz. Batı tarafından sürekli pompalanan bir güvenlik histerisi, fobisi var. Batılılar oluşturdukları bu güvenlik fobisi üzerinde coğrafyalarımıza yerleşip, sömürülerini sürdürüyorlar. Trump Ortadoğu ülkelerini tek tek ziyaret edip sizi korumamızı istiyorsanız maliyeti şu kadarıdır diyerek faturalar kesiyor. Bunlara yakın zamanda şahitlik ettik.
Bölge adına güçlü güvenlik üretme potansiyeli
Türkiye ve Pakistan’ın, özellikle, askeri yeteneklerini, güvenlik üretme potansiyel ve kabiliyetlerini düşündüğümüzde, kardeş iki ülke başta Orta Doğu olmak üzere bölgelerinin güvenliğini sağlama adına samimi ve güçlü bir güvenlik modeli oluşturulabilir. Güvenlik, sadece silah satılarak, suni kimi tehdit algıları oluşturarak sağlanmak zorunda değil. Türkiye ve Pakistan’ın bölge ülkeleri ile sahip oldukları ortak genetik, sosyal ve kültürel uyum da göz önünde bulundurulduğunda bölge adına çok güçlü bir güvenlik üretme potansiyeline sahip oldukları görülecektir. Aslında en güçlü güvenlik barış yoluyla sağlanabilecek bir güvenliktir. Batı’nın sömürmek amacıyla düşmanlık, çatışma ve tehdit üreterek oluşturdukları suni güvenlik ihtiyacının yerine barışı merkeze alarak bölgesel bir güvenlik modeli ortaya koymak hem daha maliyetsiz hem de çok daha samimi ve insani bir güvenlik ve istikrar modeli olacaktır.
Nüfusu nüfuza dönüştürmek
Türkiye ve Pakistan gerek sahip oldukları nüfus ve nüfuz potansiyeli bağlamında, gerekse askeri güç ve etki bağlamında başta Orta Doğu ve Güney Asya olmak üzere İslam coğrafyasın güvenlik sorunlarına etkin ve samimi çözüm üretebilirler kanısındayım. Buna küçük bir örnek vermek gerekirse, son FİFA Dünya Kupası Katar’da oynandı. Katar’daki bu futbol etkinliğinin güvenliğini Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türkiye’den giden güvenlik güçleri sağladı. Aynı şekilde Pakistan Ordusu’ndan emekli olan birçok general Orta Doğu’da birçok ülkede güvenlik misyonu üstleniyorlar.
Bölge ülkeleri ve İslam coğrafyası ile var olan güçlü genetik yakınlık, sosyal ve kültürel bağlar zemininde Türkiye ve Pakistan’ın güvenlik üretme potansiyellerini kurumsallaştırarak bölgesel ve küresel barışa önemli katkılar sağlayabileceklerini düşünüyorum.
Müslüman sorunlarına Müslüman çözüm mekanizmaları
Türkiye ve Pakistan’ın ortak potansiyelleri bağlamında çok önemsediğim bir diğer husus ise Müslüman mahallenin iki önemli sakini olarak Müslüman mahalle sorunlarına Müslüman çözüm mekanizmaları üretmeleri yönünde bir misyon üstlenmelerinin gerekliliğidir.
Tam yüz yıldan bu yana Müslüman mahalle sorunlarına başka mahalle sakinlerinin yani Batılıların müdahale ettiğini ve bu müdahalelerin çözüm getirmek bir yana çözümsüzlüğü, istikrarsızlığı ve çatışmaları daha da derinleştirdiğini görüyoruz. Afganistan ve Irak örnekleri bu yönde maalesef çok acı örnekler oldu.
Buradan yola çıkarak Türkiye ve Pakistan’ın kendi mahallemizin İİT gibi örgütleri ve mahallemizin kimi sakinleri ile bir araya gelerek Müslüman mahalle sorunları için Müslümanca çözüm mekanizmaları üretmelerinin gerekliliğine kuvvetle inanıyorum.
İslamafobiye çözüm modeli ortaya koymak
Türkiye ve Pakistan’ın küresel ölçekte üslenecekleri bir başka misyon ise, Batı’da yaşayan Müslüman toplumlar başta olmak üzere İslam’ı tehdit eden İslamafobiye bir çözüm modeli ortaya koymaktır. Son günlerde yaşanan Kur’an-ı Kerim yakma eylemlerini de düşünürsek bu yönde Türkiye ve Pakistan’ın İslam’ın sahip olduğu insan, çevre (hava, su, toprak) kadın, düşünce, bireysel özgürlükler gibi evrensel değerlerini ortaya koyan çok güçlü kendi özgün metin ve manifestolarımızı üretmeleri ve Batı’nın helvadan putu olan demokrasiye karşı meydan okumaları gerekir.
İslam’ın sahip olduğu insan, çevre ve düşünsel değerler demokrasi ile kıyaslanamayacak ölçüde güçlü, samimi ve evrenseldir.
Küresel lobi misyonu
Türkiye ve Pakistan’ın birlikte üstlenebilecekleri üçüncü küresel misyon ise Avrupa ve Amerika’da ortak bir lobi misyonudur. Hem Türkiye hem de Pakistan’ın Avrupa ve Amerika’da çok önemli nüfus potansiyelleri bulunmaktadır. Hindistan yarımadası kökenli Müslümanların Batı’daki varlıklarını da düşündüğümüzde bu nüfus çok daha güçlü bir dinamizm oluşturabilir. Söz konusu nüfus potansiyellerini organize ederek Türkiye ve Pakistan, Amerika ve Avrupa merkezli çok güçlü bir lobi ve diaspora hareketi ve dinamizmi oluşturabilir. Bugün İngiltere Başbakanı’nın bir Hintli, İskoçya Başbakanı’nın ise Müslüman bir Pakistanlı olduğunu düşünürsek oluşturulacak ortak bir lobi mekanizmasının İslam ve Müslümanlar lehine ne denli güçlü bir etki oluşturacağını rahatlıkla görebiliriz.
Diasporaları harekete geçirmek
Üçüncü olarak ise, Pakistan ve Türkiye’nin özellikle Avrupa ve ABD’de oldukça büyük diasporası var. İngiltere’ye Kanada’ya ya da ABD’ye gittiğinizde, yoğunluklu olarak Hint Yarımadası’ndan Müslümanları görüyorsunuz. Mesela bizim Avrupa’da 5 milyonu aşkın gurbetçimiz var. Latin Amerika, mesela, ortak lobi misyonu bağlamında kanaatimce çok önemli.
Bu öneriyi şöyle biraz daha somutlaştırabilirim: 23 ülkenin oluşturduğu Latin Amerika ve Karayipler Parlamentosu PARLATİNO Türk Grubu Başkanlığı’nı yürütüyorum. Latin Amerika’da çok güçlü bir Ermeni diasporası ile karşı karşıyayız. Amerika ve Fransa’dan sonra en güçlü Ermeni diasporası Arjantin merkezli Latin Amerika’da bulunuyor. Geçtiğimiz yıl Arjantin’e düzenlediğim ziyarette Buenos Aires Pakistan ve Azerbaycan elçiliklerini de ziyaret ederek ortak bir mekanizmanın oluşturulmasının önemine değindim.
Biz bunun ilk adımını da TBMM’de atmıştık, geçtiğimiz dönemde Pakistan, Türkiye ve Azerbaycan arasında parlamentolar arası üçlü bir mekanizma oluşturuldu.
Buna ilaveten yine Türkiye, Pakistan ve Azerbaycan’ın ortak üçlü dostluk grubunu oluşturduk.
AK Parti Asya ve Afrika’da temsilcilik açmalı
Son olarak Pakistan ve Hindistan Yarımadası Müslümanları ile tarihsel akrabalık bağ ve ilişkilerimizi geliştirmek ve genişletmek adına Sayın Cumhurbaşkanı’mıza AK Parti’nin İslamabad merkezli bir Asya temsilciliğinin açılmasını önerdim. AK Parti başta İslam alemi olmak üzere tüm dünya da model alınan bir siyasi hareket.
AK Parti’nin Avrupa’da açtığı 2, ABD’de ise 1 temsilciliği var. Asya’da ise bulunmuyor. Eğer Türkiye Yüzyılı’nda küresel ölçekte bir misyon üstleneceksek AK Parti’nin de kıtasal ölçekte yapılanması gerektiğine inanıyorum. Sonuç itibariyle imar ve inşa ediyor ve edecek olduğumuz 3 coğrafyamız var. Millet, Ümmet ve İnsanlık coğrafyalarımız. Bu coğrafyaların ihya, imar ve inşaları için AK Parti’nin küresel ölçekte yapılanmasını önemsiyor ve Asya ölçeğinde Pakistan’da bir AK Parti temsilciliğin açılmasının gerekliliğine inanıyorum. Bir sonraki temsilcilik adımının da gecikmeden Afrika olması gerektiğini düşünüyorum. Küresel ölçekte büyüyen Türkiye ve Erdoğan sempatisini yönetmek ve iklimlemek adına hem Asya hem de Afrika’da birer AK Parti temsilciliklerinin gecikmeden mutlak surette açılması tarihsel bir misyon ve gerekliliktir.