Sudan’da ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (RSF) arasında hafta sonu başlayan çatışmalarda can kaybı artıyor. Sudan Doktorlar Birliği tarafından yapılan açıklamada hayatını kaybeden sivillerin sayısının 97’ye yükseldiği, 365 sivilin ise yaralandığı belirtildi.
Açıklamada, çatışmalarda bir çok askerin de öldüğü ve yaralandığı kaydedildi. Başkent Hartum'daki hastanelerde durumun son derece kötü olduğunu belirten sağlık yetkilileri, çatışmaların hem sağlık personelinin hem de tıbbi malzemelerin yaralılara ulaşmasını engellediğini ifade etti.
Çatışmalar, başkentteki Hartum Uluslararası Havalimanı'nın yanı sıra kuzeydeki Meravi ve güneydeki Ubeyd havalimanları ile Cumhurbaşkanlığı Sarayı, başkentteki ordu karargahı ve devlet televizyonu çevresinde yoğunlaştı.
Hem HDK hem de ordu, sosyal medya platformlarını kullanarak “zafere yakın olduklarını” iddia ediyor.
Çatışmalar neden başladı?
Sudan ordusu, devrik lider Ömer el-Beşir döneminde Darfur’da kurulan ancak daha sonra ülkenin birçok yerinde faaliyet göstermeye başlayan HDK'nin kendisine bağlanmasını istiyor.
HDK ise bunun ancak sivil yönetime geçilmesinin ardından mümkün olabileceğini belirtiyor.
Son dönemde ise, Ordu ile HDK arasında bu konuda yoğun tartışmalar yapılıyordu.
"HDK'nin tamamen orduya katılmasını" öngören askeri güvenlik reformu konusunda son birkaç aydır yaşanan anlaşmazlık, bardağı taşıran son damla oldu.
HDK nedir? Kim nerede ne zaman kurdu?
Kökeni, Sudan'ın batısındaki Darfur bölgesinde 2003'te patlak veren iç savaşta kötü şöhrete sahip Cancavid milislerine dayanan Hızlı Destek Kuvvetleri, 2018'deki halk devriminde de önemli rol oynadı.
Darfur'da 2003'te çoğunlukla Arap olmayanların ayrımcılık şikayetiyle hükümete karşı silahlanması üzerine yaşanan iç savaş ve oluşan insani kriz, 2003-2004 yıllarında dünya gündemine oturdu.
Birleşmiş Milletler'e göre, savaşta yaklaşık 300 bin kişi öldü ve yaklaşık 2,5 milyon kişi yerinden edildi.
Dönemin Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir, isyancılara karşı savaşmak için bölgenin yerlisi ve çoğunluğu Arap kökenli Cancavid milislerinden destek aldı.
Sudan’ın o dönemki liderliği, 2010’da başlayan barış süreciyle HDK’nın da orduya entegre edilmesi için çalışmaya başladı.
Bu amaçla devlet, 2013’te kurulan bu birlikleri önce "Sınır Koruma Birlikleri", sonra da "Hızlı Destek Kuvvetleri" (HDK) adı altında Sudan istihbarat teşkilatına entegre ederek 2014'te resmen tanıdı.
2013 yılında Cancavid denen silahlı milislere liderlik eden Musa Hilal’in Ömer el-Beşir ile ilişkilerini kesmesi, Hilal’in kuzeni "Hımidti" lakabı ile bilinen Muhammed Hamdan Dagalu'nun önünü açan dönüm noktası oldu.
HDK lideri Dagalu, Yemen ve Libya'daki çatışmalarda rol alan ve 2017’de Sudan'ın Darfur ve Kurdufan bölgelerindeki bazı altın madenlerini kontrol eden etkili bir paramiliter güç oluşturdu.
Ocak 2017'de Sudan Parlamentosu, Güvenlik ve İstihbarat Teşkilatına bağlı olan HDK'nin Beşir liderliğindeki orduya bağlanmasıyla ilgili "Hızlı Destek Kuvvetleri Yasası"nı kabul etti.
2018 sonunda Atbera, Hartum ve Kesele gibi şehirlerde sokak protestoları başladığında Ömer el-Beşir'in rejimi korumaları için 30 yıllık iktidarının devrilmesinden kısa bir süre önce Hartum’a konuşlandırdığı HDK, protesto sürecinde Ömer el-Beşir’in yanında yer almaya devam etti.
Ancak HDK lideri, devrim sona yaklaştığında halktan yana tavır alarak Beşir'in devrilmesinde önemli rol oynadı.
Yaşananlarda Burhan-Hımidti çekişmesi etkili mi?
Orgeneral Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki Sudan ordusu ile Korgeneral Muhammed Hamdan Dagalo (Hımidti) liderliğindeki Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmalar devam ediyor.
Söz konusu çatışmalar, 2003 yılında Darfur’da başlayan Burhan-Hımidti, arasındaki dostluğa büyük bir darbe vurdu. Ancak bu, ülkenin kaderini elinde bulunduran bu iki komutanın ilk karşı karşıya gelişi değildi.
Ömer el-Beşir, 2000’li yıllarda Darfur’da büyük bir silahlı çatışma ile uğraşıyordu. O dönem Darfur’da Sudan ordusunun komutasında Abdulfettah el-Burhan bulunuyordu. Beşir, çatışmalarda sadece orduyu kullanmak yerine milis gruplardan da destek almaya karar verdi.
Korgeneral Hımidti, o dönem bölgede Ömer el-Beşir yönetimine karşı direnen diğer silahlı hareketlerle mücadele için küçük bir silahlı grup kurdu. Eski Devlet Başkanı Beşir, Korgeneral Hımidti'nin grubunu desteklemeyi seçti. Böylece Burhan ile Hımidti, ortak bir düşmana karşı aynı safta savaşmaya başladı.
İkili arasındaki ilişki, Ömer el-Beşir’in devrilmesini talep eden büyük halk devriminin baskısıyla 2019 yılının nisan ayında güçlendi. Burhan ve Hımidti, Beşir'i devirmek ve ülkenin yönetimini eline alması için Orgeneral Burhan liderliğinde bir egemenlik (askeri) konseyi oluşturmak üzere anlaştılar.
Hımidti ise Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcılığı görevini üstlendi. 2021 yılında ise, Burhan ve Hımidti’nin sivil hükümete karşı planladığı yeni adım ikilinin arasının açılmasına yol açtı. Öyle ki, Orgeneral Burhan, Ömer el-Beşir rejiminden bazı simaları iktidardaki bazı önemli makamlara geri getirdi. Ancak Hımidti buna şiddetle karşı çıktı.
İkilinin başat rol üstlendiği Egemenlik Konseyi, görevi sivil bir hükümete devretme konusunda çoğu zaman isteksiz davrandı ama ekonomi ve ülkedeki güvenlik ciddi anlamda kötüleşti. Bunun üzerine, 2022 yılının aralık ayında ülke yönetiminin sivillere devrine dönük bir çerçeve anlaşması imzalandı.
Orgeneral Burhan ve Korgeneral Hımidti, iktidarın sivillere devredilmesini ve ordunun kışlalarına dönmesini öngören bu anlaşmayı imzaladılar.
Ancak ordu ile HDK arasında, çerçeve anlaşmanın askeri reforma ilişkin hükümlerinden birinin uygulanması ve HDK’nın orduya entegrasyonu ile yeni ve daha güçlü bir anlaşmazlık ortaya çıktı.
Öte yandan ikili arasındaki bir anlaşmazlık da ülkeyi kimin yöneteceği konusundaydı. Her iki isim de yönetimin sivillere devrine rıza göstermişti ama yine de kimin liderlik edeceği konusunda anlaşamamışlardı.
Hımidti, müstakbel sivil devlet başkanının liderlik etmesini talep ederken, Burhan Genelkurmay Başbakanı’nın liderlik etmesini istiyordu. Sıcak çatışmalardan hemen önce ise gerginlik artık açıklamalara da yansımıştı.
HDK Komutan Yardımcısı ve Hımidti’nin kardeşi Abdurrahim Dagalo:
Dagalo’nun bu açıklamalarına Burhan şöyle cevap vermişti:
“Biz askerler olarak HDK’yı orduya entegre etmekle ilgileniyoruz... Aksi takdirde anlaşmadaki hiç kimse ilerleme kaydedemez.”
Sudan'daki çatışma 'Nahda Barajı' problemine nasıl etki eder?
Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasında patlak veren çatışmaların, Sudan'ın Nahda Barajı dosyasını etkileyebilecek yeni bir huzursuzluk dalgasına yol açabilir.
Uluslararası gözlemciler, Etiyopya'nın Nahda Barajı dolumunun dördüncü aşamasına hazırlandığı bir dönemde Sudan’ın istikrarsızlığın pençesine düşmesini, yeni gelişmelerin habercisi olarak okuyor.
Zira, Nahda Barajı konusunda, iki aşağı havza ülkesi olarak Mısır ile Sudan’ın tezleri birbirine yakın.
Etiyopya barajın yüzde 90’ının bittiğini duyururken, Addis Ababa Nahda Barajı'nın dördüncü dolum aşamasını başlatmaya hazırlanıyor.
Mısır, Sudan’daki istikrarı kendi çıkarları için stratejik olarak görüyor. Özellikle uluslararası platformlarda tezlerini Sudan’sız savunmak zorunda kalması, Kahire için en kötü senaryolardan birisi.
Türk Büyükelçiliğinden uyarı: 'Evlerde kalın'
Türkiye'nin Hartum Büyükelçiliği'nden yapılan açıklamada, durum sakinleşene kadar vatandaşlardan evlerinde kalmaları ve gerekmedikçe seyahat etmemeleri istendi.
Açıklamada, "Başkent Hartum’un çeşitli bölgelerinde ordu ile Hızlı Destek Güçleri arasında çatışmalar çıktığı anlaşılmaktadır. Durum normale dönünceye kadar vatandaşlarımızın sokağa çıkmayıp evlerinde kalmaları ve zorunluluk haricinde ülke içinde seyahatten kaçınmaları tavsiye olunur." uyarısı yapıldı.
'Dışişleri Bakanlığı: Endişe duyuyoruz'
Dışişleri Bakanlığı, Sudan'da ordu ile paramiliter HDK arasında sabah başlayan çatışmalardan endişe duyulduğunu bildirdi.
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, "Sudan'da bugün yaşanan silahlı çatışmalardan endişe duyuyoruz." ifadeleri kullanıldı.
Sudan'daki tüm kesimlerin, geçiş sürecinin kazanımlarına bağlı kalmaya, sükunet ve diyaloğa davet edilen açıklamada, Sudan’ın sorunlarına ancak ulusal uzlaşı yoluyla kalıcı çözüm bulunabileceği vurgulandı.
Açıklamada, "Türkiye, bugüne kadar olduğu üzere, bundan sonra da dost ve kardeş Sudan devleti ile halkının yanında yer almaya devam edecektir." ifadeleri kullanıldı.