Sihler yeniden isyan eder mi?

Hindistan, Sih militan güçlerini 1990’lı yılların başlarında baskılasa da bağımsız vatan arzusu yaşıyor ve zaman zaman dışa vuruyor. Bunlardan sonuncusu, Hint güvenlik güçlerinin yakalamak için 18 Mart’tan bu yana sürek avı başlattığı Amritpal Singh. Sihler tekrar isyan macerasına girişir mi bilinmez ama hareket güçlenirse ülkede yeni şiddet dalgasına yol açabilir.

Hindistan, Sih Vaiz Amritpal Singh.

Mahmut Osmanoğlu

Annesi babası Hindu olan, çocukluğunda dini ve ruhani meselelere büyük ilgili duyan, inzivaya çekilmiş ve dindar insanlarla vakit geçiren Nanak Dev, 30 yaş civarında Müslüman arkadaşı Mardana ile gece boyunca insanlar önünde adanmışlık ilahileri okur, sabah olunca da bölgelerinden geçen Kali Bein deresinde yıkanırlardı.

Bir gün, yine sabah dereye yıkanmak için giren Nanak suda kayboldu. Ailesi boğulduğu endişesine kapıldı.

Nanak üç gün sonra evine döndü ve sorulan her soruya “Hindu da yok Müslüman da” diyerek cevap vermeye ve etrafına görüşlerini yaymaya başladı. Talebeleri de Sanskritçe öğrenme kökünden “Sih” olarak anılmaya başladı.

Guru Nanak “Tek tanrıya inanıyor, putlara tapmayı reddediyor ve reenkarnasyonu onaylamıyordu. O bir peygamber değil, aydınlanmış bir ruhtu bir öğretmendi.” Nanak’a göre “Tanrı her bireyin kalbinde “idi.

Sih dini böylece 16. yüzyılın ilk çeyreğinin sonlarında Hint Yarımadası’nın Pencap bölgesinde kök salmaya başladı.

Tek tanrı inancına sahip, İslam ve Hinduizm’den izler taşıyan Sihizm daha sonra kendine geniş tabiler edinecek, 19. yüzyılın başlarında kayıtlarda Sih İmparatorluğu olarak geçen ama orta ölçekte bir devlet hacminde devlet kuracaktır.

1849 yılında “Sih İmparatorluğu” 2. Sih-İngiliz savaşında yenilerek çökecek ve İngilizlerin Hint Yarımadası’ndaki “British Raj” olarak bilinen Britanya Hindistan’ı yönetiminin hakimiyeti altına girecektir.

Sihizm, Nanak Dev ile başlayan “Guru”lar (öğretmen / üstad) silsilesi ile Hint Yarımadası ve çevresinde yayılır.

Sihizm tarihi boyunca 10 Guru gelir geçer. Onuncu Guru Gobind Singh, kendinden sonraki gurunun yoğunlukla ilk Guru, Nanak’ın ilahileri olmak üzere (Sihler vahiy olduğuna inanır) guruların şiir ve kafiyelerinden oluşan ve Sihlerin kutsal kitabına dönüşen “Guru Granth Sahib’i onbirinci ve ebedi Guru olarak belirler ve insanların guruluğu böylece sonlanır.

Başlangıçta sırf ruhani bir öğreti olan Sihizm tarihi boyunca iki büyük dönüşüm yaşar.

Altıncı guru, Hargobind (1606–1644) Sih inancına “miri” (siyasi/ dünyevi) ve “piri” (ruhani) alemlerin eşzamanlı hayat sürdüğü kavramını yerleştirir. Böylece Sihizm sırf ruhani boyutlu bir öğreti olmaktan çıkar, aynı zamanda dünyevileşir.

Hindistan, Sih vaiz Amritpal Singh (ortada)

SİHLER ASKERİ BOYUT DA KAZANIR

İşi daha da ileri götürüp askeri boyutu da katacak olan Onuncu Guru Gobind Singh’dir.

Gobind Singh, oluşturduğu ve bugüne kadar devam eden ve bir nevi, Hasan Sabbah’ınkilere benzeyen ‘fedai’ örgütü olan “Halsa” örgütlenmesini Sih inancına sahip bireyleri “masumları dini baskı ve zulümlerden koruma görevi yapacak savaşçı olarak yetiştirme” amacıyla 1699’da başlatmış, böylece, Sih geleneği içerisinde yeni bir dönem başlatılarak ruhaniyete, dünyevileşme katılması yanında militanlaştırma/askerileşmenin yolu açılmıştır.

Halsa örgütlenmesi üzerinden Sihler sonraki dönemlerde siyasi ve askeri olarak da etkili olmaya başlayacaklar ve 1799-1849 yılları arasında, özellik ve büyük oranda Mihrace Ranjit Singh’in çabalarıyla Hint Yarımadası’nın kuzey batısında bir Sih devleti kuracaklardır.

“Sih İmparatorluğu” 1849 yılında Britanya Doğu Hindistan Şirketi ile girdiği ikinci savaşta yenilerek İngilizlerin kontrolü altına girdi.

ÇANAKKALE’DE İNGİLİZLER ADINA SAVAŞTILAR

Daha sonra Sih savaşçıları İngiliz ordusu içerisinde dünyanın çeşitli cephelerinde, geçilemeyen Çanakkale dahil, Birleşik Krallık için savaşırken görüyoruz.

Birleşik Krallık’ın Hint Yarımadası’ndan çekilmesi öncesinde Müslümanlar tarafından “İki Millet” teorisi ortaya atıldı ve Müslümanlar hayatlarını inançlarına göre sürdürebilecekleri toprak parçası talebinde bulundular. Hint Yarımadası dini esaslara göre ikiye bölündü, Pakistan ve Hindistan olarak.

Sih kaynaklar “bölünme” esnasında o dönem Sih liderlerin yetersiz olduğundan bahisle, ortaya sağlam bir irade koyamadıklarını, zaman zaman bölünmeyi desteklemeyerek, zaman zaman kültürel yakınlıklarından dolayı Hinduların gönlünü kazanmaya çalışarak, Müslüman düşmanlığı yaparak, çoğunluk Hindulara yamanarak onları “bölünme”de üçüncü bir seçenek olan Sihistan/Halistan ya da “Özgür Pencap” seçeneğini oluşturmamakla suçluyorlar.

Oysa, o dönem bazı Sih çevreleri “Sayın (Pakistan’ın kurucusu Muhammed Ali) Cinnah’ın taleplerine karşı koyulamayıp Pakistan bir mecburiyet olarak kuruluyorsa, Sihlere de neden bağımsız bir devlet verilmesin ki” sorularını sormaya başlamışlardı.

Ayrıca, “Hindistan’ın bağımsızlığı için müzakerelere desteği karşılığında (Hindistan’ın ilk başbakanı Cevahir Lal) Nehru’nun Sih lider Tara Singh’e bağımsız Sih Çoğunluğa sahip bağımsız Pencap devleti sözü verildiği” argümanları da ortada dolaşıyordu. 1966’da Hindistan hükümetinin idari kararları ile Pencap, bağımsız olmasa da Sih çoğunluğa sahip bir eyalet haline geldi. Ama Sihlerin talepleri bitmedi ve ilerleyen tarihlerde eyaletlerini yarı bağımsız yapacak girişimlerde bulundularsa da başarılı olamadılar.

HİNDİSTAN’IN HALİSTAN SORUNU

Bugün Sihler, Dünya Nüfus Taraması veri tabanına göre Mart 2023’te 1.428 milyar nüfusla dünyanın en büyük nüfusuna sahip Hindistan’da çoğunluğu Pencap eyaletinde 25 milyon nüfusa sahiptir. Şu da var ki Hindistan devleti içerisinde özgül ağırlıkları nüfuslarının çok üzerindedir.

Yirminci yüzyılın son çeyreğinde Hindistan’a etnik-dini bazda büyük travma yaşatan Halistan sorununa gelecek olursak:

İşte günümüzde Hindistan’ı meşgul eden Halistan meselesi yukarıda izah ettiğimiz “Halsa” ile bağlantılıdır. Sih inancına bağlı, Sihleri koruyacak fedai askerlerin vatanı.

Halistan (Khalistan) terimi ilk 1940’da bir broşürün başlığında kullanıldı. Bölünme olursa Sihler ne yapacaktı. Talepleri “Sihistan” ve “Özgür Pencap” olarak gündeme geldi ama 2. Dünya Savaşı ve diğer gelişmeler talebi baltaladı, sonrasında ise tavır ağırlıklarını Hindistan’dan yana koydular.

Sihler 1966’da Sih çoğunluğa sahip bir Pencap eyaletine sahip oldularsa da 1973’te Pencap’a ademi merkeziyet dahil yarı bağımsızlık manasına gelecek yeni haklar talep ettiler.

PANDORA’NIN KUTUSU AÇILDI

1980 yıllarda Halistan Hareketi sahne aldı ve Sih toplumu, Pencap eyaleti, Hindistan ve Sih-Hindu ilişkilerini derinden etkiledi. Sihlere egemen bir vatan oluşturma çabasında olan ayrılıkçı bir hareketti. Militan eylemler arttı, Pencap eyaleti bir anarşi ortamına itildi. Başlarda İndira Gandi liderliğindeki Hint hükümeti Sih-Hindu çatışmasını alevlendirmemek adına müdahale etmedi ama daha sonra, Bhindranwale liderliğindeki militanların Sihlerin en kutsal tapınak olarak kabul ettikleri “Altın Tapınağı” merkez yapıp paralel bir sistem yürütmeye başlaması ile birlikte, 1 Haziran 1984’te “Mavi Yıldız” operasyonunu başlattı.

10 gün süren operasyon neticesinde Bhindranwale dahil resmi kayıtlara göre, militanlar ve içerideki sivil ziyaretçilerin de aralarında olduğu yüzlerce kişi hayatını kaybetti.

Böylece Sih-Hindu husumetinde Pandora’nın Kutusu açılmış oldu.

Sihlerin en kutsal tapınağına yapılan kanlı operasyon Sihleri derinden etkiledi ve cevap vermekte gecikmediler. İndira Gandi 31 Ekim 1984’te, Mavi Yıldız Operasyonu’ndan sadece yaklaşık 4,5 ay sonra kendi Sih korumaları tarafından öldürüldü.

Gandi suikastı Hindistan çapında Sih aleyhtarı isyanlara dönüştü binlerce Sih olaylarda hayatını kaybetti.

“Altın Tapınak”ın Hindistan güvenlik güçleri tarafından kanlı bir şekilde basılması, Gandi suikastı ve ardından Sihlere yönelik katliamlar Sih–Hindu düşmanlığı üzerinden Hindistan’a derin bir travma yaşattı. O travmanın acı ve etkileri hâlâ tazedir.

BAĞIMSIZLIK ARZUSU HİÇ BİTMEDİ

Hindistan Hükümeti, Sih militan güçlerini 1990 yılların başlarında büyük oranda baskılasa da o bağımsız vatan arzusu derinden Sihlerin içlerinde yaşıyor ve zaman zaman dışa vuruyor.

Bunlardan sonuncusu, Hint güvenlik güçlerinin yakalamak için 18 Mart 2023’ten bu tarafa sürek avı başlattığı Amritpal Singh. Bu satırlar yazılırken de hâlâ gözaltına alınamamış ve firari idi.

Amritpal yeni nesil Sih liderlerden, Sihlerin haklarını korumak için kurulmuş “Pencap’ın Mirasçıları” hareketinin başında. Dubai’de eyyamcı bir hayat yaşarken hareketin kurucusunun vefatı ardından liderliği devraldı ve Pencap’a dönüş yaparak hayatını dindarlaştırıp vaazlarına başladı. Toplumu kasıp kavuran uyuşturucu ile mücadeleye başladı, kısa zamanda başarı da kazandı, Sih toplumu nezdinde itibar da.

“Pencap’ın Mirasçıları” çoğunluğu Pencaplı, çiftçilerin traktörleri ile hükümet tarım reformlarına karşı direnişlerini desteklemiş ve başarılı da olmuştu.

SİHLER KURTARICI ARIYOR

Amritpal Singh kendisini, Halistan Hareketi esnasında Hindistan ordusu tarafından öldürülen Jarnail Singh Bhindranwale gibi gösteriyor. Aslında, eyaletin durumları da 1980’lerin durumlarına benzerlik gösteriyor.

Geçtiğimiz ay federal içişleri bakanını Halistan aleyhine konuşmasını kesmezse İndira Gandi’nin akıbetine uğramakla tehdit etti. Bu da bir yerde, aleyhine takibat başlatılmasına neden oldu.

Amritpal Singh bir taraftan Hindistan’ın Pencap eyaletinde bağımsız bir vatan ümitlerini tazelerken, bir taraftan da yüzbinlerce insanın hayatına mal olan kanlı isyan günlerini akla getirdi.

Amritpal Singh bir röportajında “Sih dinini ayrı bir din olarak tanımadığı için Hindistan anayasasına inanmadığını, hareketlerinin yönünün şiddete dayalı ya da şiddet içermemesinin Hindistan hükümetinin davranışına göre şekilleneceğini” söylüyor.

Bölgeyi yakından takip eden gözlemciler, Amritpal Singh’in kısa sürede bu derece popüler olmasında “modern Sih dini – siyasi etki alanında ki boşluğa” ve “çoğunluğu Sih Pencap eyaleti halkının kendilerini mevcut sefaletten çekip çıkaracak bir kahraman arayışına” dikkat çekiyorlar.

Amritpal Singh’in hareketi bir bağımsızlık hareketine dönüşür mü, Sihler, yaşadıkları onca acıya rağmen, tekrar bir isyan macerasına girişirler mi bilinmez ama güçlenmesi halinde yeni bir şiddet dalgasına neden olup Hindistan devletini yorabilir.

Bir de unutmamak lazım, federal bir yapıya sahip, onlarca eyaleti bir araya getiren bir birlik olan Hindistan’ın, ekonomik ve askerî açıdan güçlenmeye başladığı bir dönemde, ayrılıkçı hareketlere müsamaha göstermesi düşünülemez. Onlarca ayrılıkçı hareketle boğuşan Hindistan için bu psikolojik bir eşiktir.

Hindistan tarafından resmen yasaklanmış ve ciddi bir ulusal güvenlik meselesi olarak görülen Halistan Hareketi bir yana, kendisinden kopacak bir parçanın domino etkisiyle Hindistan’a neye mal olacağı kestirilemez.

Sih dini

Annesi ve babası Hindu olan Nanak Dev tarafından kurulmuştur. 15. yüzyılın sonu ile 16. yüzyılın başlarında tabileri artmaya başlamıştır. Nanak “Ne bir Hindu ve ne de bir Müslüman var” diyerek ikisinden de ayrı ama her ikisinden de bir şeyler taşıyan bir öğreti ortaya koymuştur. Sihizm tek tanrılı, reenkarnasyona inanmayan, putlara tapmayan bir dindir. Sihizm’in günümüz itibari ile 25 milyonu Hindistan’da 30 milyona yakın takipçisi vardır.

Halistan Hareketi’nin sembolü: Jarnail Singh Bhindranwale

Jarnail Singh Bhindranwale ismi Halistan Hareketi ile anılan hareketin önde gelen figürlerinden bir Sih militandır. Kendisinden sonraki militanlar için bir sembol ve ilham kaynağıdır. Sih ortodoks dini müessese Damdami Taksal’in 14. Başkanı idi. Hindistan güvenlik güçleri ve ordusuna karşı Sihlerin en kutsal tapınağı olan “Altın Tapınak”ı militanları ile birlikte karargâh yaptı. Hint hükümeti ile yapılan müzakereler sonuç vermeyince o dönem Hindistan Başbakanı Gandi Mavi Yıldız operasyonunu başlattı. Operasyonda Bhindranwale dahil yüzlerce militan, sivil ve asker öldü.