Ne değişti?

15 Aralık 2004'te 'evet' dövizleriyle Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesi gerektiğini oylayan Avrupa, dün 'müzakereler dondurulsun' başlığını kabul etti. Avrupa Parlamentosu'nun bu kararının arkasındaki etmenleri bir bir derledik. Türkiye'nin terör örgütleriyle mücadelesi, yükselen güç olması ve AB'ye halk desteğinin azalması dikkati çeken maddeler arasında...

Yeni Şafak Dogukan Gezer
15 Aralık 2004'teki oylama ve 24 Kasım 2016'daki oylamadan, Türkiye'ye yönelik olarak zıt sonuçlar çıktı.

Avrupa Parlamentosu (AP), Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) ile sürdürdüğü müzakerelerin geçici süreliğine dondurulmasını tavsiye eden ve hukuki bağlayıcılığı olmayan tasarıyı oy çokluğuyla kabul etti. AP Genel Kurulunda salı günü görüşülen ve dün oylanan tasarı 37'ye karşı 479 oyla kabul edildi. Oylamada, 107 üye çekimser görüş bildirdi.

Oylamanın sonucuyla birlikte akıllara 15 Aralık 2004'teki tablo geldi. O günkü toplantıda Avrupalı parlamenteler, aralarında Türkçe 'evet' yazısının da bulunduğu tüm Avrupa dillerinde 'evet' pankatlarını kaldırarak, Türkiye'ye üyelik yeşil ışığı yakmışlardı. 407 Avrupalı vekil 'Türkiye Avrupalıdır' tezini ortaya koyan 'evet' oyu kullanırken, 262 vekil 'hayır' demişti.

Düşmanlık böyle filizlendi

2004'te başlayan bu süreç, nasıl oldu da Avrupa Parlemantosu'nun skandal oylamasına kadar geldi? İşte bu soruya yanıt aradık ve madde madde Avrupa'nın Türkiye'ye olan düşmanlığının nasıl filizlendiğini gün yüzüne çıkardık...

-PKK

Terör örgütü PKK'nın Haziran seçimlerinin ardından yoğun bir şekilde ve sistematik olarak başlattığı terörist saldırılarla Türkiye kararlı bir şekilde mücadele etti. Hendek terörüyle, Doğu ve Güneydoğu'daki kentlerde sözde özerklik ilan edilmeye kalkışıldı. HDP ve DBP'li belediyelerin açık bir şekilde destek verdiği hendek terörüyle birlikte TSK operasyonlara başladı. Kısa sürede çok sayıda PKK'lı etkisiz hale getirilirken, operasyonlar sivillere zarar verilmemesi adına titizlikle sürdürüldü. Tam da bu süreçte Avrupa ülkeleri, başarıyla sürdürülen operasyonlara dil uzatmaya kalkıştı. Manipülatif bir şekilde güvenlik güçlerini sivillere zarar vermekle suçlayan Avrupa, uluslararası camiada bu yaygarayı kopardı. Terör operasyonlarının başarıyla sonuçlanması ve hendek terörünün bitirilmesi, Avrupa'nın desteğiyle karşılanmadı.

-FETÖ

15 Temmuz darbe girişiminin ardından Fetullahçı Terör Örgütü'ne yönelik olarak 81 ilde geniş çaplı operasyonlar başlatılırken, terör şebekeleri bir bir deşifre edildi. İlan edilen OHAL kapsamında alınan kararlarla FETÖ'ye yönelik hızlı bir mücadele süreci yürütüldü. ABD'ye sığınan FETÖ elebaşı Gülen ve Avrupa'nın birçok ülkesine yapılanan terör örgütüyle Türkiye'nin bu denli mücadelesi Avrupa'daki bazı odakları rahatsız etti. Lobi faaliyetlerinde bulunan ve finansal destek sağlayan FETÖ mensuplarına kalkan olmaya kalkışan Avrupalı yetkililer, Türkiye'nin bu kararlı mücadelesini hazmedemedi.

-PYD/YPG

Terör örgütü PKK'nın Suriye'deki uzantısı olan PYD, Türkiye sınır güvenliği için tehdit unsuru oluşturduğu süreç boyunca Avrupa'dan 'müttefik' sıfatını aldı. Avrupalı yetkililerin, 'Kürt güçler' olarak lanse etmeye kalkıştığı terör örgütüyle Türkiye açık bir şekilde mücadele etti. Türkiye'nin Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında elde ettiği başarıyı hazmedemeyen Avrupa, müttefikleri PYD'nin hezimete uğraması karşısında 'savunma' konumuna geçti.

-Halk desteği

2004'teki oylamayla birlikte AB'nin Türkiye'ye yaktığı yeşil ışığın ardından yaşanan süreç, Türk halkının da tepkisini çekti. Sürekli olarak gelişmeleri baltalayan Avrupa Birliği'ne 2016 yılına geldiğinde Türk halkının öfkesi arttı. Kendi içindeki parçalanmalar (İngiltere) ve tartışmalar (İtalya), günbegün dozunu arttırırken, birçok Avrupa ülkesine göre nüfus-konum-ekonomi alanlarında yükselişte olan Türkiye'ye yönelik ikircikli tavır dikkatleri çekti.

-Müdahale alanı

Avrupalı ülkeler, Türkiye'yi açıktan yada kapalı olarak müdahale alanı olarak kullanmayı amaçlıyordu. Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere yetkililerin ve hükümet dışı faktörleri, manipülatif çıkarlara yönlendiremeyen AB, müdahale edemediği için süreci baltaladı. Türkiye'nin özellikle Ortadoğu coğrafyasında bağımsız bir politika izlemeye başlaması, Avrupa'nın bölge politikasını olumsuz yönde etkiledi. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından başlatılan OHAL süreci de Avrupa Birliği'nin etki alanını kısıtladı. Hükümetin aldığı kararlara herhangi bir müdahalede bulunamayan Avrupa, HDP ve Cumhuriyet operasyonlarından çıkan kararları hazmedemedi.

-2023 hedefi

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın her platformda dile getirdiği ve desteklediği 2023 vizyonu ile Türkiye'nin Cumhuriyet'in 100'üncü yılına çağ atlayacak bir şekilde ilerlemesi hedefleniyor. 2008 ve sonrasında Avrupa ülkelerinde yaşanan ekonomik krizler birliğin geleceğini olumsuz etkilerken, Türkiye ekonomik alanda büyümesini sürdürdü. Teknolojiden ekonomiye, savunmadan kamu sektörüne kadar her alanda yapılan yatırımlar, Avrupa'nın da dikkatini çekti. Avrupa'nın içinde bulunduğu krizler yılında (Yunanistan), Türkiye'nin ekonomik alanda 'yükselen güç' olarak yer almasını Avrupa hazmedemedi.