Münbiç’teki durum kabul edilemez

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye rejiminin Münbiç üzerindeki baskısının kabul edilemez olduğunu belirterek, "Terör örgütü içeride. Onları boşaltıp da oraya girmiş olsa, diyecek lafımız yok, 'Burayı gerçek sahiplerine teslim ettiler' diyebiliriz. Ama böyle bir şey yok. Yine YPG orada. O zaman ne farkı var bu işin. Sadece etiket değişiyor" dedi.

Hüseyin Likoğlu
Cumhurbaşkanı Erdoğan

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, PKK/PYD’nin hala Münbiç’te olduğunu belirterek, ABD Başkanı Trump’ın Türkiye’nin ateşkes ilan etmesini istediğini açıkladı. Anlaşma olmadan bir ateşkesi konuşamayacaklarını kaydeden Erdoğan, Münbiç’te hayatını kaybeden Mehmetçiğin de Esed güçlerinin top atışıyla şehit olduğunu açıkladı. Türk Konseyi 7. Liderler Zirvesi’ne katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, dönüşte 7’nci günü geride bırakan Barış Pınarı Harekâtı konusunda çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, özetle şunları söyledi:

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2019/10/16/01/16/resized_32f5b-2f3dc683topla.jpeg

TERÖRİSTLE MASAYA OTURMAYIZ

Onlar (ABD) şöyle bir şeyde direniyorlar. Önce ateşkesi ilan edelim ondan sonra diğer konuları görüşelim. Ben Sayın Trump’a dedim ki önce ateşkesi ilan edip daha sonra diğer konuları görüşelim şeklinde olmaz. Bir defa müzakere adabına da terstir. Önce anlaşacağız ondan sonra ateşkesi konuşacağız. Onun için heyeti gönderip heyette bulunan arkadaşlarımız müzakere etsinler dedim. Tabi muhatabı ile görüşecek. Kim geliyor Ulusal Güvenlik Danışmanı, muhatabı kim İbrahim Kalın. Ona göre heyet Savunma Bakanımız onlar da katılacaklar. Kimler geliyorsa karşılarında da arkadaşlarımızı bulacaklar. Sahadaki gelişmeleri koordine etmek için ABD ile Rusya ile görüşüyoruz. Dün (önceki) akşam Sayın Trump ile görüştüm. ABD’nin ateşkes ilan edin biz de müzakere için ara buluculuk yapalım teklifine karşı verdiğim cevap, biz terör örgütü ile masaya oturmayız. ABD gibi bir ülkenin bir terör örgütü ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti gibi bir müttefikinizin arasına girmesini doğrusu ben savaş hukuku bakımından da siyaset bilimi bakımından da asla doğru bulmuyorum dedim. Bunu da Sayın Trump’a söyledim.

GÖRÜŞMENİN KAYITLARI VAR

(Arabuluculuk teklifi Trump’dan mı geldi?) Evet, şimdi de Trump’a bir teklifimiz oldu. Biz dedik ki bir heyet gönderin çünkü ateşkes ilan edin diyorlar bizden. Bizler asla ateşkes ilan edemeyiz. Sizin teklifiniz vardı 20 mil, öbür tarafında Irak sınırına kadar. Biz şu anda bu 20 mil teklifinizi Irak sınırından da 444 kilometre batıya olan bu bölgeyi biz tamimiyle boşaltmanın gayreti içerisindeyiz. Kimden? Terör örgütünden. Bunu boşaltana kadar bizim ateşkes ilan etmemiz mümkün değil. Çünkü biz burayı güvenli bölge olarak ilan ediyoruz. Bu da sizinle dedim daha önce yaptığımız görüşmedir. Çünkü bunların hepsi bizim bilgisayar kayıtlarımızda da var.

ATEŞKES KONUSUNDA DİRENİYORLAR

Ve şu anda Trump benim bu teklifim üzerine önce Mike Pence ve Ulusal Güvenlik Danışmanı O’Brien’ı Türkiye’ye gönderiyor. Fakat daha sonra galiba Pence gönderme kararını aldılar. Ve büyük ihtimalle yarın bu heyet Ankara’da olacak ve görüşmeleri gerçekleştirilecekler. Onlar hala direniyorlar. İbrahim Bey ile yaptıkları görüşmelerde hala direniyorlar. Pompeo ile Mevlüt Bey’in (Çavuşoğlu) bir görüşmesi oldu. Hala o ateşkes konusunda direniyor. Mevlüt Bey de kendisine başkanımızla görüştü dedi ki ‘Heyet gelsin önce mutabakat sağlansın mutabakat sağlandıktan sonra o konu görüşülür.’ ‘Siz DEAŞ ile masaya oturur musunuz’ dedim. ‘Gerektiğinde onlarla da masaya oturuyorum’ dedi.

GEREKİRSE BURADA YARGILARIZ

Barış Planı Harekâtı planlandığı gibi başarıyla yürüyor. Bugün itibariyle yaklaşık 32 kilometrelik derinliğe ulaştık. İlginç olan bir şey daha var şu anda DEAŞ’lıların kaldığı cezaeviyle alakalı olarak Sayın Trump’ın, ‘Peki biz bu cezaevini sizlere bırakırsak bu konuda burayı alır mısınız’ teklifine ben kendisiyle yaptığım telefon görüşmesinde arkadaşlarımızla görüşmelerimizi yapalım birlikte bu adımı atarız ve biz bunları alırız. ‘Peki ne yaparsınız.’ Kendi ülkelerine gitmek isteyenleri kendi ülkelerine göndeririz. Burada yargılanması gerekenleri de burada yargılarız.

YAPTIRIM ENDİŞEMİZ YOK

PYD/YPG’nin gündeminin olduğu bellidir. Düne kadar ABD ile hareket eden bu terör örgütü şimdi rejim ile anlaşmanın yollarını arıyor. Bu örgüte müttefikimiz diyen Batılı ülkelerin burada durup düşünmesi gerekiyor. O zaman ben soruyorum sizin gerçek müttefikiniz kim? Türkiye mi? Yoksa PYD/YPG veya DEAŞ mı? Artık biz DEAŞ’ı da sorabiliriz. Artık cezaevinden bunları çıkaran bunlar ve buna ses çıkarmayan da sizsiniz. PYD/YPG hızla mevzi kaybediyor. Harekâtı durdurun diye bize baskı yapıyorlar. Yaptırımlar açıklıyorlar. Bizim hedefimiz belli. Bizim herhangi bir yaptırım konusunda endişemiz yok. Biliyorsunuz bu yaptırımların içerisine şahsım da dahil olmak üzere üç tane bakan arkadaşım vs. bize vize koymak suretiyle bizi Amerika’ya sokmama gibi şeyler var. Ticari bazı yaptırımlar var. Yani bunlar herhalde insan tanımıyorlar. Böyle bir sıkıntıyı yaşıyoruz.

KABULLENMEK MÜMKÜN DEĞİL

Bunu kabul edilebilir bulmak mümkün değil. Biz bu listenin tamamını da görmek istedik. Bunları bir söyleyin sebebi nedir? Siz bu ülkenin başkanına bakanlarına vize getirmekten bahsediyorsunuz. Neye dayanarak böyle bir şey dile getiriyorsunuz. Mal varlıklarına el konulacakmış. Amerika’da mal varlığı varsa yoksa falan. Halk Bankası yaptırımlar tekrar gözden geçirilecekmiş bunları neye göre söylüyorsunuz? Benim arkadaşlarımın hiçbirinin ABD’de herhangi bir malım yok. Benim de sadece şahsım değil aile efradına varıncaya kadar hepsinin... Böyle bir yaklaşım tarzına karşı bunlar konuşulacak nedir bunlar. Böyle bir şeyi kabullenmek, yutmak mümkün mü? Yani biz Türkiye olarak bir kabile, çadır devleti değiliz. Siz mi Türkiye’ye böyle bir şey yapıyorsunuz sizin planınız neyse bizim de planımız var. Kapıları açıyoruz. 3 milyon 650 bin şu anda bizdeki mülteci.

HEM ÇEKİLİYOR HEM GİRMEYİN DİYOR

Dün Sayın Trump’a ifade ettiğim gibi bizim Kobani veyahut başka bir yere saldırmak, Kürtleri ve sivilleri hedef almak gibi bir hedefimiz yok. Buraları güven altına almayı hedefliyoruz. Tabii burada da bir çelişkiye dikkat çekmek istiyorum. ABD hem buralardan çekiliyor hem de ize ‘buralara girmeyin’ diyor. Kobani’de Sayın Trump’un ‘orayı vurmayın’. Biz dedik orada sadece şöyle bir çevreleme harekâtı yapmış durumdayız. Kobani’nin içiyle şu anda ciddi manada ilgilenmiyoruz. Ancak farklı bir gelişme olursa tabi ki buna müdahale edilebilir dedik. (Kobani güvenli bölge planlarımızın içinde miydi?) Tabi. Çünkü geçmiş itibariyle stratejik bir önemi var. Oradan vurdular bizi.

(Mülteciler) Şu anda konu masa üstünde. Hatta içerde olan ülkelerin bazıları keşke kapıları açsanız dediler. AB üyesi ülkelerden.

GÜÇLÜ LİDERE YAKIŞMAZ

Bunlar zaten bizi hep şaşırtıyorlar. Ve ne dedikleri belli değil akşam başka sabah başka. Akıl hocaları kimdir anlamadım. Aralarında değerlendirmeleri doğru dürüst yapmıyorlar. Şuanda biz AB yeni heyet henüz iş başı yapmış değil. Önümüzdeki ay itibari ile devir teslimleri olacak. Tabi işbaşı yaptığı zaman nasıl çalışacak bilmek lazım. Liderler tarafından bakıldığı zaman şuanda Merkel duruşu koalisyon ondan dolayı topu oraya atıyor. Koalisyon ortağı dışişleri bakanı Parlamentoda bir açıklama yapıyor. Söyleyince ne yapıyor. Ama dananın kuyruğu da ikisinin elinde. Avrupa’nın güçlü ülkesi olması hasebiyle Boris (Johnson) görüşmemiz oldu. Ne de olsa Çankırılı. Trump’a dün onu söyledim. Trump’a “Zaman zaman medyaya çok kızıyorsun. Şu anda onların tesiri baskısı altındasınız. Buna aldırmayın siz güçlü lidersiniz. Güçlü liderlere bu yakışmaz” dedim.

Ruhani ile beni görüştürün dedim arkadaşlara. Kendisi ile bir görüşeceğim. Çünkü dünyada herkesin İran’ı tek başına bıraktığı zaman Erdoğan yanındaydı. ABD yine karşısındaydı. Obama bana o zaman “Sizden bir ricam olacak. Bu işe onay ver” dedi. Biz geçici üyeydik. Kusura bakmayın, biz tükürdüğümüzü yalamayız. Biz sizin belirlediğiniz esaslar dairesinde bu adımı attık. Biz bu adımı bu şekilde attık. O zaman da Lübnan’ı uyarsanız o zaman o çekimser kalsa. Lübnan çekimser kalsa ne olur kalmazsa ne olur. Zaten daimi olarak karar verdiniz mi iş bitiriyor. Bunları komple bir karar çıkarma alışkanlıkları olduğu için. Şimdi bunu Ruhani’ye hatırlatacağım.

MİLYONLARCA İNSANI ÇADIRLARDAN KURTARALIM

(Harekât ne zaman bitecek) Burası matematik bir olay değil. Bu tamamen sosyolojik olay. Tabii ki savaş kabiliyeti anlayış ve yahut terörle mücadele. Şimdi bunun tarihi olmaz. Ama burada hedefler olur. Bizim hedeflerimiz belli. Bu bizim onlarla başlattığımız Trump mutabakatının bir neticesidir. Ama mutabakatı yaptığımız kişiler bu mutabakata uymuyor ne yazık ki... Bu gelen heyete önce bunu önlerine koyacağız. Buyurun Trump ile yaptığımız mutabakatın metni, şimdi diyoruz ki gelin bu terör örgütünü sınır dışına atalım burayı güvenli bölge ilan edelim lojistik desteği iyi niyetli iseniz beraber sağlayalım, bu insanları çadırlardan kurtaralım. Teröristi düşünüyorsunuz o zaman çadırlardaki milyonlarca insanı niye düşünmüyorsunuz. Gelin bu insanları konteynerden kurtaralım.

AMERİKA DÜŞÜNSÜN

Bu DEAŞ’lıların olduğu cezaevleri sadece Rakka’da değil. Kuzey tarafta da var. Bunları alırız kaldıkları cezaevlerine cezaevi demek zor. Yabancı savaşçıları kendi ülkelerine göndeririz. Tutuşacaklar. Fransa diyecek göndermeyin, Almanya diyecek göndermeyin. Ondan sonra cezaevlerin de kuracağımız mahkemelerde bunları yargılamaya geçeceğiz. Bu sınırdakiler, dışındakileri Amerika düşünsün.

Esed güçleri askerimizi şehit etti

DÜNYA
Milli Savunma Bakanlığı Mehmetçiklerimizin yeni görüntülerini yayınladı

DÜNYA
ABD'nin Münbiç'teki boşalttığı kamptan ilk görüntüler