Burnumuzun dibindeki Yunan adaları: Çalıntı ada MEİS

Doğu Akdeniz’de bulunan doğal kaynakların ortaya çıkmasıyla bu denizlerdeki hakimiyet alanları konusu tekrar gündeme geldi. Yunanistan’ın belirlediği absürt deniz yetki alanları ile Türkiye’nin hiçbir denizde alan hakimiyeti olmuyor. En basit ifadeyle; bir Türk denizcisi balık avlamak için Ege’ye veya Akdeniz’e açıldığında dahi Yunanistan’dan izin almak zorunda kalacak. Yunanistan bu absürt iddiasını dile getirirken argüman olarak Türkiye ana karasının dibinde bulunan küçük adaları kullanıyor. Bu tezlere göre Türkiye, Akdeniz’de en uzun kara sınırı olan ülke olmasına rağmen bu denizlerde söz sahibi değil. 'Burnumuzun dibindeki Yunan adaları dosyası' ile bu iddialarının hukuki olarak ne kadar içi boş olduğu neredeyse ana karamızın bir parçası olacak kadar yakın olan bu adaların statüsünü anlatarak aktarmaya çalıştık. İncelediğimiz ilk ada ise: Antalya’ya bir kilometre mesafede bulunan Meis adası.

Ahmet Fadıl Erarslan
Ada, Türkiye'ye 1 deniz mili uzaklıktayken Atina'ya bunun 354 katı uzaklıkta.

Haritada görülemeyecek kadar küçük bu ada Akdeniz ile aramızdaki zincir

Meis adası, Antalya ilindeki Kaş ilçesine yüzülecek kadar yakın bir mesafede bulunan

Yunanistan’a bağlı bir ada. Türk ana karasına uzaklığı bir kilometre olan bu adanın Yunan ana karasına uzaklığı ise tam 570 kilometre.

Adaların statüsünü belirleyen Altı büyük devlet kararına göre; Meis de Gökçeada, Bozcaada ile birlikte Türkiye’ye devredilmişti.

Toplam nüfusu 492 kişiden ibaret adanın en büyük gelir kaynağı da Türk ‘turistler’. Yunanistan’ın Akdeniz’de belirlediği hakimiyet alanı iddiasını da bu ada oluşturuyor.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2020/06/19/02/24/resized_cf327-f09c8febkastellorizo_panorama_1.jpg

Yunanlar bu adayı; Fatih’in, İstanbul’u fethettiği zaman gemileri kullanamaması için Bizans’ın, Haliç’e gerdiği zincir ile birebir aynı mantıkta kullanıyor. Türkiye’nin Akdeniz ile irtibatını kesecek bir zincir olarak tasarlıyorlar. Bu tezlere göre; ne Türk denizciler Akdeniz’de balık avlayabilir ne de Türkiye herhangi bir arama faaliyetinde bulunabilir. Yunanistan’ın iddiası biz denize gemi çıkardığımız an Yunan topraklarına girmiş bulunuyoruz ve onların iznini almadan bu gemileri Akdeniz’de yüzdüremiyoruz.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2020/06/19/02/27/resized_0e3d3-b3a6b520a2.jpg

İtalyan işgaline kadar adalar Türk toprağıydı

Meis adasının hukuki statüsünün bahsedildiği ilk belge; Londra Konferansı’ndan sonra duyurulan 1914 yılında imzalanan Altı Büyük Devlet Kararıdır. Bu belgeye göre de; Meis, Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan adaları ile birlikte Türkiye’ye bırakılmıştır.

Türkiye, Lozan antlaşmasının 15. maddesine göre; adalardaki İtalyan varlığını onaylamıştır.Bu onaylama ise şerhli bir onaylamadır.

Daha sonra İtalyan işgaline maruz kalan bu adalar 1947 yılında İtalyanlar tarafından Paris Barış Konferansı ile Yunanistan’a bırakılmıştır. Bu anlaşma Türkiye’yi hukuki olarak bağlamazken tam aksine Türkiye’nin Lozan’da İtalyanlar ile yaptığı anlaşmaya da aykırıdır. Türkiye bu anlaşmanın taraflarından biri olmadığı için hukuki olarak bu adanın durumuna itiraz edebilir adalar ile ilgili daha önce Altı Büyük devlet kararı ile duyurulan haklarını talep edebilir.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2020/06/19/02/37/resized_33d8b-3a60140aada.jpg

Hakkımız nasıl gasp edildi?

Türk basınının rezil tavrı

O dönem bu adalar İtalya tarafından Yununanistan’a bırakılırken Türk basını konuya gerekli tepkiyi göstermemiş ülkemizin uzun süre başına bela olacak bu adaların Yunanistan’a verilmesini sevinçle karşılamıştır. Yeni Asır gazetesi “Paris konferansı dün mesut bir sürpriz ile karşılaştı” ve “12 Adalar Meselesi Halledildi” şeklinde konuyu duyururken durumun absürtlüğüne gelen tek itiraz:

GÜNDEM
Dışişleri Bakanlığı Libya ile varılan tarihi mutabakatın arından Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki kıta sahanlığı ve MEB sınırlarını paylaştı

GÜNDEM
Haydutluk