El-Halil Üniversitesi'nde İslam hukuku alanında eğitim alan ve 1989 yılından 2001 yılına dek Ummul Fahm Belediye Başkanlığı görevini yürüten Şeyh Raid Salah, 2001 yılından bu güne yürüttüğü İslami Hareket liderliği göreviyle tüm vaktini Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın korunması için sarf ediyor.
Dünyanın en prestijli ödülleri arasında yer alan "Kral Faysal İslama Hizmet" ödülünün 2013 yılındaki sahibi olan Salah, ödül olarak verilen 200 bin dolar para ödülünün yarısını Suriyeli çocuklar için sarf edeceğini, kalan yarısını ise Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın yararına kurulacak bir vakıf için sarf etmek istediğini belirtmişti. Bu söz üzerine başlayan çalışmalar geçtiğimiz haftalarda resmi işlemleri tamamlanarak kurulan Ümmet Vakfı projesiyle hayat buldu. Özel açılış programı için İstanbul'da bulunan Şeyh Raid Salah ile yolcusu olduğu Mavi Marmara'yı, İsrail'in artan Mescid-i Aksa saldırılarını ve Türkiye'yi konuştuk.
Kudüs Muhafızına İsrail Baskısı
Mayıs 2010'da İsrail ordusunun saldırısına uğrayan Gazze filosundaki aktivistler arasında yer alan ve sonrasında çeşitli vesilelerle Türkiye sık sık davet edilen Raid Salah, Siyonist mahkemelerin baskısı altında. Halkı kin ve düşmanlığa teşvik etmek, polisin görevini yapmasını engellemek gibi asılsız suçlamalarla defalarca göz altına alınan, yargılanan, hapse mahkum edilen Kudüs Muhafızı Salah, bu işlemler için "sayısını bile unuttum" diyor. Şuan hakkında sürmekte olan 7 farklı dava var. Farklı farklı suçlamalarla yıllarca İsrail zindanlarında hapis yatan ve hakkındaki davalara her geçen gün bir yenisi eklenen Salah'ı Kudüs'ten uzak tutmak isteyen İsrail her yolu deniyor. Çoğu zaman şartlı tahliyelerle salınan ve İsrail dışına çıkması veya Mescid-i Aksa'ya yaklaşması yasaklanan Salah ise mücadelesini sürdürüyor.
“Mavi Marmara kısa vadeli bir proje değildi”Mavi Marmara sizin için neyi ifade ediyor sorumuza, "Mavi Marmara, her kesimi birleştiren, her sesi bir araya getiren, özgürlük ve abluka altındaki Gazze'nin ablukasını kırmak için yola çıkan uluslararası bir projeydi” cevabını veren Salah, “Mavi Marmara yeryüzünün özgür insanlarının İsrail işgaline karşı zaferinin simgesidir" diyor. Salah'ın Mavi Marmara seferi ve şehitleri için de bir çağrısı var: "Tüm dünyaya Gazze'nin cömertliğini ve özelliklerini, önemini gösterdi Mavi Marmara, bu direnişin bu yaşantının uzak bir hayal değil, çok yakında olduğunu ispat etti. Şunu iyi bilmemiz gerekiyor ki, Mavi Marmara bir kerede gerçekleşmiş, kısa vadeli bir proje değildir. Bilakis, dünyaya ve tüm insanlığa sürekli bir mesajı var, dünya üzerinde yaşayan tüm insanları Gazze'nin ablukasını kırmaya çağırıyor. Bu yüzden defaatle söylüyorum ki, Mavi Marmara'ya ve Mavi Marmara Şehitlerine olan vefa korunmalı ve bu davadan vazgeçilmemelidir. Önemli olan çıkış noktasıydı ve bu başarıldı, ilk adımlar atıldı, şimdi onu devam ettirmek bizim boynumuzun borcudur. Sonunu düşündüğümüz zaman sonuç ne olursa olsun kazanan biz olacağız bundan asla şüphemiz yok, zira biz hak üzereyiz, batıl olan bu ablukayı koyan ise İsrail'dir." “Sultan Abdülhamit'in sözünü iyi okumak lazım”Son dönemde sıklaşan Mescid-i Aksa'da baskınları ve artan saldırılar için "İsrail'in şerri, daimi bir şerdir. Bu tehlike İsrail'in işgalci zihniyeti değişmedikçe var olmaya devam edecek" yorumunu yapan Salah, Türkiye ve Türk halkıyla ilgili yorumunda ise Sultan 2. Abdülhamid'in çağrısını tekrarlıyor: "Biz Türk halkıyla tek bir davanın savunucusuyuz ve Kudüs ve Mescid-i Aksa bizi birleştiriyor. Bizim 500 yıllık bir ortak Osmanlı geçmişimiz var. Osmanlı'nın Filistin ve Kudüs'e nasıl sahip çıktığını unutmamak lazım. Sultan 2. Abdülhamid'in söylediği 'Ey Müslümanlar birleşin!' sözünü çok iyi okumak lazım. Bunlar çok önemli noktalar."