Terör devleti İsrail, Gazze'de bir aydan uzun süredir soykırıma varan katliam saldırılarını şiddetlendirerek sürdürürken, Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un bu insanlık suçuna yönelik politikası ne ülke kamuoyunu ne de Batı'nın kapısında yattığı İsrail'i memnun etti.
Macron'un 7 Ekim saldırılarına ilk tepkisi "İsrail’in kendini savunma hakkını koşulsuz destekliyoruz." oldu.
Saldırıların başlamasının ardından ABD'li yöneticiler soluğu İsrail'de alırken, Emmanuel Macron, "uzlaşıya yönelik somut adımlar olmadan" ziyaret planlamadığını açıkladı.
Bölgeye gitmesi ve barış çağrısı yapması yönündeki kamuoyu baskısına rağmen Macron'un Orta Doğu ziyareti, 7 Ekim'den tam 18 gün sonra geldi.
Geçen sürede Fransa'da Filistin'e destek gösterileri "kamu güvenliği" gerekçesiyle yasaklanırken, yasağa rağmen gösteri yapan kişiler "Yahudi karşıtı" olmakla suçlanarak gözaltına alınmaya başlandı.
Hamas'a karşı uluslararası koalisyon çağrısı
24 Ekim'de İsrail'e "taziye" ziyareti yapan Macron'un, Fransa'nın Filistin konusuna "denge" siyasetini yansıtacak şekilde barış ve uzlaşı çağrısı yapması bekleniyordu.
Ancak Fransız liderin, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yaptığı basın toplantısında, "DEAŞ'a karşı uluslararası koalisyonun Hamas'a karşı da mücadele edebileceği ve Fransa'nın buna istekli olduğu" yönündeki açıklaması şaşırttı.
İsrail'e destek konusunda Fransa'yı ABD'nin dahi önüne geçiren bu açıklamanın ardından, Elysee Sarayı Macron'u düzeltircesine konuya açıklık getirmek zorunda kaldı.
Saray, Macron'un "uluslararası koalisyon" ifadesiyle, Hamas'a saldırıyı değil koalisyonun tecrübelerinden faydalanılmasını kastettiğini açıkladı.
Fransız muhalifler bu durumu, "uzlaşı çağrısı yapmak için Orta Doğu'ya gittiğini düşündüğümüz Macron'un tutarsız açıklamaları barış sürecini ve Fransa'yı tehlikeye atıyor." diyerek eleştirdi.
Macron'un İsrail'deki temaslarından 4 gün sonra Fransa, Gazze'de acil insani ateşkesin sağlanması için Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda (BMGK) oylanan tasarıya "evet" diyen sayılı Batılı ülkeler arasında yer aldı.
Ateşkes çağrısı ve İsrail eleştirisi
Saldırıların başından bu yana İsrail'e "koşulsuz destek" veren ve ateşkes çağrısı yapmaktan kaçınan Macron, bir ilke imza atmak isteyerek 9 Kasım'da Paris'te "Gazze’deki Siviller için Uluslararası İnsani Konferans" düzenledi.
Macron konferansta, 7 Ekim'den yaklaşık 1 ay sonra ilk defa cılız bir sesle de olsa "ateşkes" dedi.
Ateşkes çağrısı yaptığında, İsrail'in Gazze'de öldürdüğü Filistinlilerin sayısı 10 bin 569'a ulaşmıştı.
Fransız lider, 11 Kasım'da BBC'ye verdiği röportajda ise İsrail'e karşı dilini sertleştirdi.
"Bebekler, kadınlar, yaşlılar bombalanıp öldürülüyor. Bunun hiçbir gerekçesi ve meşruiyeti yoktur. Bu yüzden İsrail'i durmaya çağırıyoruz." diyen Macron, İngiltere ve ABD'den ateşkes çağrısı yapmalarını istedi.
İsrail'e "koşulsuz" destek söylemine geri dönüş
Röportajın ardından İsrail ve siyonist çevrelerden tepki aldığını gören Macron, İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ile telefonda görüştü.
İsrail Cumhurbaşkanlığı, görüşmeye ilişkin yaptığı açıklamada, Macron'un kendini İsrail yönetimine "izah ettiğini" duyurdu.
Buna göre Macron, İsrail yönetiminin gönlünü almaya çalışırcasına "sizi suçlamak gibi bir niyetim yok", "İsrail’in kendini savunma hakkını koşulsuz destekliyorum." dedi.
Ancak Elysee Sarayı oldukça geç gelen bir açıklamayla Macron'un görüşmede halen insani konulara temas ettiğini ve iki devletli çözümü vurguladığını savundu.
Macron’un İsrail yanlısı "virajı"
Fransa'da Filistin'e destek veren solcu Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) Partisi Meclis Başkanvekili Mathilde Panot, Macron'un İsrail’i kınadığı BBC röportajından hemen sonra "İsrail’e koşulsuz destek" açıklaması yapmasını sert dille eleştirdi.
Panot, X sosyal medya platformundan yaptığı paylaşımda, "Sayın Başkan (birini) seçmeniz gerekecek. Dün BBC'de yaptığınız gibi Netanyahu'nun savaş suçlarını kınıyorsanız, bugün İsrail’e koşulsuz destek vermekten bahsedemezsiniz." dedi.
Fransa'da sosyal medya kullanıcıları, "her meselede, iki tarafta da aynı anda olmak” isteyen Macron'un "özgün stratejisinin" Fransa'yı bir yere götürmediği yönünde yorum yaptı.
Macron'un, saldırıların üzerinden geçen bir ayda sergilediği İsrail yanlısı tutum "Fransa, İsrail-Filistin meselesine iki devletli çözüm yaklaşımında değişikliği mi gidiyor?" sorusunu akla getirdi.
Fransa'nın De Gaulle'den Chirac'a benimsediği iki devletli çözüm söyleminden ve "denge" siyasetinden sıyrılarak daha çok İsrail yanlısı bir tutum sergilemesi Fransız diplomatlar tarafından da eleştirildi.
Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da görev yapan Fransız diplomatlar, Dışişlerine gönderdikleri ortak bildiride, 7 Ekim saldırılarında Macron'un İsrail yanlısı "virajının", Fransa'nın İsrail-Filistin meselesindeki geleneksel çizgisi ile ters düştüğünü belirtti.
Fransız diplomatlar, Macron'un bu pozisyonun Fransa'nın bölgedeki itibarını ve nüfuzunu olumsuz etkilediği değerlendirmesinde bulundu.
İsrail yanlısı dış siyasetin "hümanizm üzerine inşa edilen Fransız söylemiyle" de ters düştüğüne dikkati çeken diplomatlar, "(Orta Doğu ülkeleri için) Alternatif söylemleri olan Fransa artık yok." diyerek okları Macron'a çevirdi.