Avrupa'da yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınından en çok etkilenen ülkelerden Fransa, yeni hayata alışmaya çalışıyor.
Dünyada hayatını kaybedenlerin sayısı bakımından 5'inci ülke konumunda bulunan Fransa'da, Kovid-19 nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısı 28 bin 142'ye, vaka sayısı da 191 bin 39'a yükseldi.
Fransa, Avrupa'da salgına ilişkin ilklerin yaşandığı ülke oldu. "Avrupa'da virüs kaynaklı ilk ölüm" 14 Şubat'ta Fransa'da yaşanırken, "ilk vakalar" yine bu ülkede 24 Ocak'ta görüldü.
Resmi açıklama, Kovid-19'un ülkede ocak ayında ortaya çıktığı yönünde olsa da başkent Paris'te bir hastanenin yaptığı araştırma, testin ülkede ilk vakanın 27 Aralık'ta yaşandığını gösteriyor. Hatta Fransız doktorlar, Kovid-19'un ülkeye kasımın ortasında ulaşmış olabileceğini değerlendiriyor.
Fransa'da 7 Nisan'da "1427 ile Avrupa'da bir günde kaydedilen en yüksek ölüm" sayısına ulaşıldı.
Kovid-19 Evanjelik Kilisesi'nden yayıldı
Fransa'da salgının Mulhouse kentindeki Evanjelik Kilisesi'nde 17-21 Şubat'ta yapılan ayinlerde yayıldığı ortaya çıktı. Bu hususun Fransız basınına da yansıması üzerine Sağlık Bakanı Olivier Veran, kilisenin salgındaki rolünü kabul etmek zorunda kaldı.
Veran, 30 Mart'ta Le Journal du Dimanche gazetesine verdiği demeçte, "Devrilme noktası, Mulhouse'daki Evanjelik Kilisesi'nde yapılan toplantıydı. Salgın, ülke geneline gerçekten buradan yayıldı." ifadesini kullandı.
Avrupa'nın ve Afrika'nın birçok ülkesinden çok sayıda kişinin katıldığı bu ayinlerin, virüsün Burkina Faso ve Avusturya'da görülmesine de neden oldu.
Kilisenin papazı ve doktor Jonathan Peterschmitt, basına yaptığı açıklamada, "Ayinlere katılanların çoğu virüsü taşıyordu. Çünkü daha sonra çoğunun testi pozitif çıktı." dedi.
Maske, tıbbi ekipman yetersizliği
Diğer yandan Paris yönetimi, salgının yol açtığı krizden çıkış yolları ararken, hastanelerde Kovid-19'la mücadele eden sağlık çalışanlarının maske ve tıbbi ekipman yetersizliği ülkede ciddi tartışmalara neden oldu.
Doktor ve hemşireler, bu hususta neredeyse her gün televizyon kanalları ve basın aracılığıyla Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve hükümete seslerini duyurmaya çalıştı.
Bu konuda da hep eleştirilerin hedefinde olan Macron'un ve hükümetin ciddi adımlar atmaması sağlık çalışanlarının isyan etmesine neden oldu. Buna ilaveten hastanelerin yeterli sayıda test, solunum cihazı ve yatak sayısına sahip olmaması Kovid-19'la mücadeleyi zorlaştırdı.
Bu süreçte, doktorların "ülkenin salgının yol açtığı krizi dünyanın en büyük 6'ncı ekonomisi yerine, üçüncü dünya ülkesi gibi yönettiği" yönündeki değerlendirmeleri de dikkati çekti.
Yaşlı bakımevlerinde kalanlar ölüme terk edildi
Ülkedeki yaşlı bakımevlerinde hastanelerde olduğu gibi maske, tıbbi ekipman, eldiven ve test yetersizliği buradaki ölü sayısını artırdı.
Bakımevlerinde görev yapan sağlık çalışanları, bu eksikler ve Kovid-19 nedeniyle 100 bin kişinin ölebileceği uyarısında bulundu.
Paris Belediye Başkan Yardımcısı Emmanuel Gregoire, ülkedeki bakımevlerinde çok büyük bir dram yaşandığını vurgulayarak acil durumlarda huzurevlerinden ambulans talep edildiğini ancak hiç kimsenin gelmediğini ve bu nedenle çok sayıda kişinin hayatını kaybettiğini belirtmişti.
Bakımevlerindeki imkanların yetersiz kaldığını dile getiren Gregoire, hastanelerdeki kapasitelerin aşılması nedeniyle bakımevlerindeki hastaların da tedavi edilemediğini söyledi.
Kovid-19 sebebiyle yaşamını yitiren 28 bin 142 kişinin yüzde 37'sini bakımevlerinde kalanlar oluşturuyor.
Bu arada ülkede salgının kontrol altına alınmasının nedeninin, 55 gün getirilen sokağa çıkma kısıtlamasının olduğu belirtiliyor.
Ülke ekonomisi sarsıldı
Öte yandan Kovid-19, ülke ekonomisini derinden sarstı. Ülkede, bu yıl salgın nedeniyle 1945'ten bu yana en büyük ekonomik durgunluk yaşanıyor.
Ekonomi Bakanı Bruno Le Maire, salgın nedeniyle Fransa'da gayrisafi yurt içi hasılanın bu yıl yüzde 11 azalmasının beklendiğini belirtti.
Salgın kontrol altına alındı
Fransa'da Bilim Kurulu Başkanı Jean-François Delfraissy, yaptığı açıklamada, ülkede salgının kontrol altına alındığını belirtirken, Fransızların alınan sıkı tedbirlere uyduğu gözlemlendi.
Ancak salgının başlangıcında maske bulamamaktan şikayet eden Fransızların, tedbirlerin gevşetilmesiyle sokağa çıkarken maske kullanmaması dikkat çeken hususlardan biri oldu.
Ülkede yapılan bir ankete göre, Paris'te insanların yüzde 86'sı dışarı çıkarken maske kullanmıyor.
Mevcut durum
Resmi olarak 24 Ocak'ta ilk vakanın görülmesinden 51 gün sonra 15 Mart'ta kafe, bar, restoran, iş yerleri ve 52 gün sonra 16 Mart'ta okullar kapatıldı. 17 Mart'ta ise ülkede serbest dolaşımı sınırlandırma getirildi.
Ülkede 55 gün sonra 11 Mayıs'ta sokağa çıkma kısıtlaması kaldırıldı. Aynı gün kafe ve restoranların dışındaki iş yerleri, küçük müzeler, kütüphaneler ve kuaförler yeniden açıldı. Okullar, kademeli olarak 11 Mayıs'ta açılmaya başladı.
Normalleşme sürecinde ikinci aşamaya 2 Haziran'da geçilen ülkede, bu tarihte kafe, bar, restoran, park, ve bahçeler yeniden hizmete başladı.
Kafe ve restoranlarda masalar arasındaki mesafenin en az 1 metre olması ve bir masada en fazla 10 kişinin bulunması gerekiyor. Restoran ve kafe çalışanlarının da maske takması zorunlu hale getirildi.
Başkent Paris'te salgının hala yoğun olduğu gerekçesiyle kafe ve restoranların açık alanlarının açılmasına izin verildi. Kafe ve restoranların iç kısmı ise 22 Haziran'da hizmete açılacak.
Kovid-19 tespit edilen kişiler ve onlarla temas edenleri dijital takibe almayı amaçlayan akıllı telefon uygulaması, 2 Haziran'dan itibaren yüklenebiliyor.
Paris dışındaki kentlerde havuz, spor ve tiyatro salonları da yeniden açıldı. Sinemalar ise 22 Haziran'da hizmete başlayacak.
21 Haziran'a kadar 10'dan fazla kişinin bir araya gelmesi, eğlence yerleri ve stadyumların açılması ise yasaklandı.
Salgının gidişatı, 22 Haziran'da yeniden değerlendirilecek.