Ortadoğu, bugün hesapta olmayan bir gelişmeye uyandı. Suudi Arabistan, Bahreyn, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri, Körfez’in en önemli güçlerinden biri olan Katar ile diplomatik ilişkileri kestiğini açıkladı. Bu 4 ülkenin diplomatik yaptırım kararını Libya, Yemen ve Maldivler de takip etti.
Karara göre:
Krizde ‘İran’ etkisi
Suudi Arabistan, Bahreyn, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri’nin içinde bulunduğu bu 7 ülkenin dışişleri bakanlıklarından yapılan açıklamada, diplomatik kesinti şöyle duyruldu: “Doha’nın açık ve gizli gerçekleştirdiği ciddi ihlalleri, terör örgütlerini barındırarak teröre destek vermesi, basın yayın organlarında terör örgütlerinin propagandasını yapması, Katif ilindeki İran bağlantılı terör eylemlerini desteklemesi, aşırıları barındırması, Yemen'deki Husi militanları desteklemesi sonrasında Suudi Arabistan'ın bu kararları almak durumunda kaldığı gerekçesiyle bu karar alındı. “
Katar: Körfez halkı ikna olmadı
Katar ise, konuyla ilgili ilk tepkisinde, ortaya atılan iddiaların gerçek dışı olduğunu söyledi. Basın yoluyla yürütülen Katar karşıtı kampanyanın körfez halkını ikna edemediği, bu yüzden krizin giderek tırmandırıldığı ifade edilen açıklamada, "Ülkelerin ilişkileri kesmeyle ilgili açıklamalarında belirttikleri iddialara bakıldığında bu girişimin de medya üzerinde planlı bir şekilde yürütülen ve çoğu iftira olan kampanyanın bir parçası olduğu görülmektedir." denildi.
21 Mayıs’ta Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’a giden ABD Başkanı Donald Trump, Arap ülkeleri ile güçlü ilişki kurulacağının mesajını verirken, en sert mesajı ise Suudi Arabistan’ın bölgesel rakibi İran’a verdi. İran’a karşı güçlü bir duruş sergileneceğinin mesajının verildiğine dikkati çeken SETA Strateji Araştırmalarından Uzman Abdullah Erboğa yenisafak.com’a konuştu. Katar ile yaşanan diplomatik krizin merkezinde de yeni İran politikası olduğunu söylüyor.
Erboğa, “Katar ile diplomatik ilişkilerin kesilmesinin arkasındaki temel dinamik İran’a yönelik yaklaşımdan kaynaklanıyor. Geçtiğimiz günlerde Riyad’da gerçekleştirilen Arap-İslam-ABD zirvesinde bölgede İran’a karşı güçlü bir duruş sergileneceğinin mesajı çok net bir şekilde verildi. Körfez ülkeleri başta olmak üzere bölgede İran’ın nüfuzunun törpülenmesi gerektiği inancı hakim ve bunu geniş bir Müslüman ülkeler koalisyonu ile yapmak niyetindeler. Bu açıdan Katar Emiri’nin yeni İran politikasına mesafeli yaklaşan açıklamalar yaptığı iddiası tüm bu yaşananların fitilini ateşledi” diyor.
"Obama döneminde açılan kredi olmayacak"
Erboğa, Obama döneminde İran’a açılan kredinin yeni dönemde olmayacağına işaret ederek, yeni dönemde farklı opsiyonların masada olacağını söylüyor. Erboğa, “Obama döneminde İran’a bölgede açılan geniş kredinin Başkan Trump ile birlikte kesin bir dönüşüme tabi tutulacağını söylemek mümkün. ABD ve Suudi Arabistan liderliğinde oluşturulmaya çalışılan bir İran karşıtı blok çabası var. Bir yandan diplomatik olarak İran’ı bölgede yalnızlaştırma çabaları sürerken diğer yandan ‘İslam ordusu’ gibi askeri seçenekleri hazırlama girişimleri var. Dolayısıyla Tahran yönetimine karşı her türlü opsiyonun kullanılabileceği bir süreç bekliyor bizleri” ifadelerini kullanıyor.
'Müslüman Kardeşler' de bir faktör
Körfez ülkeleri ile Katar arasındaki görüş farklılıklarından bir diğeri ise Müslüman Kardeşler Hareketi. Mısır’da yaşanan darbe sonrası dönemde Suudi Arabistan ve BAE, Müslüman Kardeşler Hareketine karşı çıkarken, Katar ise bu hareketi desteklemeye devam etti. Nitekim 2014 yılında da Katar ve Körfez arasında benzer bir kriz yaşanmıştı. Taraflar arasındaki gerilimin önceki zaman diliminde Müslüman Kardeşler üzerinden tırmandığını belirten Erboğa, “Daha önce Mısır ve Müslüman Kardeşler üzerinde tırmanan bir gerilim mevcuttu. Katar’a karşı benzer yöntemler denendi. Şimdi ise İran sebebiyle Doha yönetimine sopa gösterilmeye çalışılıyor.” diyor.
Türkiye’nin hem Katar’la hem de Suudi Arabistan’la üst düzey ilişkilere sahip olduğunu belirten Erboğa, “Bu tür baskılar kısa ve orta vadede hem İran’a karşı pozisyonunuzu zayıflatır hem de motivasyonun başka gündemler içerisinde kaybolmasına neden olur. Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan ile üst düzey ilişkileri olan bir ülke olarak bu gerilimi iyi yönetmeli. Zira bu diplomatik krizin devam etmesi Türkiye’yi de rahatsız eder” ifadelerini kullanıyor.
2014’te de aynı süreç yaşandı
Bugün Körfez'de yaşanan krizin bir benzeri, 2014'te de yaşanmıştı. 5 Mart 2014 tarihinde Suudi Arabistan, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri büyükelçilerini Katar’dan çektiklerini açıklamışlardı. Katar’ı, 2013 Kasım ayındaki mutabakata uymayarak, bölgedeki ülkelerin güvenlik ve istikrarını bozmakla suçladılar.