İngiltere'nin Bristol kentinde ırkçılık karşıtı gösteri düzenleyenler, 7 Haziran'da, 17'nci yüzyıl köle tacirlerinden Edward Colston'un heykelini devirerek nehre attı. Olay farklı cephelerde farklı tepkilere yol açtı.
Bristol meclis üyesi Richard Eddy, yaşanan olayı "haydutların şiddet eylemi" olarak nitelendirilirken Belediye Başkanı Marvin Rees, heykelin varlığını "hakaret" olarak nitelendirdi. Bu görüş ayrılığı ülke genelinin bakış açısını yansıtıyor.
İngiltere'de köle taciri Edward Colston'un heykelinin göstericiler tarafından yıkılmasının ardından bir başka köle taciri Robert Milligan'ın Londra'daki heykeli de kaldırıldı.
1895'te yapılan ve Londra Docklands Müzesi'nin dışında bulunan Batı Hindistan tüccarı ve köle sahibi olan Robert Milligan'ın heykeli, uzun süredir tartışma konusuydu.
Polis heykelin yıkılmasıyla ilgili soruşturma başlatırken, başkent Londra'daki eski Başbakan Winston Churchill'in heykeli de saldırıya uğramıştı. Churchill adının çizildiği heykelin kaidesine de "Bir ırkçıydı" ifadesi yazılmıştı.
Bu heykellerin kaldırılması sadece bir başlangıç.
Protestolar tarihin aydınlanmasına ilham olabilir
İngiltere'nin mirası kölelik kalıntılarına ve tarihine dayanıyor, ancak nadiren söz konusu edildiği için bir çok kişi bundan habersiz. Son olaylar, diğer İngiltere tarihi alanlarındaki değişimlere ilham verebilir. Öte yandan, öncekinden daha tereddüt edebilirler.
Ülke genelinde uzun süredir incelenmesi ihmal edilen İngiltere'deki "kölelik" gerçeğini tartışıp tartışmadıklarını ve İngiltere'nin transatlantik kölelikteki rolünün ve ırksal miras araştırmaları yapan Sophie Campbell, birçok beyaz insan için bu uzun zamandır görünmez, öğretilmemiş ve bilinmeyen bir gerçeklik olduğunu hatırlatıyor.
Black Lives Matter protestolarının son dalgası, dünyaya insanların anti-siyah ırkçılık altında acı çektiğini hatırlattı. Irkçılık ve yapısal beyaz ayrıcalık, tarihsel beyaz üstünlüğüne ve emperyalizme dayanıyor. Siyahlık karşıtı ırkçılık, Kuzey, Güney ve Orta Amerika ve Karayip adalarında Afrikalıların köleleştirilmesi tarihsel gerçekliklerine dayanıyor.
Bu geçmişi tam manası ile anlamak Avrupa genelinde hakim olan ırksal mirasının yanlışlarla dolu yapısını bozmaya yardımcı olacak. Ancak on yıllardır İngiltere kendi sömürge tarihini ihmal etmesinin yanı sıra kutsamayı tercih etti.
Köleliğin tartışılması, özellikle de William Wilberforce gibi beyaz kölelerin kaldırılması üzerine odaklanmıştı.
İngiltere ve transatlantik kölelik
Ticaret kapitalizmin sanayi kapitalizmine dönüşmesinde ön ayak olan Transatlantik köle ticareti 15 yüzyılda başladı ve 19. Yüzyılın ikinci yarısına kadar hız kesmeden devam etmiştir. Kesin rakamlar bilinmese de genel kanı bu süreçte Avrupalılar tarafından Afrika’dan taşınan köle işgücünün 12 milyon ile 60 milyon aralığında olduğu yönünde. Bu ticaret esas olarak Avrupa’nın genişleme tarihin temellerini oluşturuyor. Kadın, erkek ve çocuklardan oluşan köle grupları gemilerle İngiltere’ye taşındı.
Köleleştirilen insanlar şeker ve pamuk tarlalarında acımasızca çalıştırıldı. Bu arka plan göz önüne alındığında, Colston ve Milligan köle ticareti konusunda istisnai olmaktan uzaktır. Britanya'da binlerce köle tüccarı ve plantasyon sahibi vardı.
Köle tüccarları ve plantasyon sahiplerinin yanı sıra, birçok kişi köle ticaretine hizmet eden endüstrilerde çalıştı. Bunlar arasında gemi üreticileri ve halat üreticileri, sigorta şirketleri, bankerler ve fabrikatörler bulunuyordu. Bazen de bu iş gücü rom üretim tesisleri ve pamuk fabrikaları gibi yerlerde çalıştırılıyorlardı.
En büyük köle ticareti limanında bugün kölelik müzesi var
İngiltere'nin büyük bir kısmının "köle ticareti ve iş gücü” kazancıyla inşa edilmiş olmasına rağmen, birçoğu bunu kabul etmiyor. Bunun istisnaları, özellikle Londra Docklands Müzesi gibi eski köle ticaret limanlarında bulunan transatlantik köleliğe adanmış birkaç sergi ve galeri.
Kölelik kavramına özel hazırlanan tek müze, İngiltere'nin en büyük köle ticaret limanı olan Liverpool'daki Uluslararası Kölelik Müzesi'dir.