ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, yarın Türkiye'ye geliyor. ABD ile terörist başı Gülen'in iadesine ilişkin konunun ilk gündem maddesi olacağı ziyaret hem bölge hem de uluslararası toplum için oldukça kritik.
Joe Biden'ın ziyareti ne anlama geliyor?
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden 24 Ağustos'ta (yarın) Türkiye'ye son dönemin en kritik ziyaretini gerçekleştirecek. Ziyareti kritik hale getiren iki ana unsur var; FETÖ ve PYD.
15 Temmuz FETÖ darbe girişimi sonrası ABD yönetiminden ve Pentagon'dan yapılan açıklamalar Türkiye'de büyük tepki toplarken, FETÖ darbe girişiminden daha önce CIA ve ABD tarafından bilindiğini gösteren verilerin varlığı da göz önüne alındığında büyük bir gerilime neden oldu. Darbe girişiminden sonra Türkiye'nin 1999'dan bu yana Pensilyanya'da yaşayan FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in iade talebinin ABD tarafından gözardı edilmesi ve net bir cevap alınamaması da yükselen gerilimi zirveye çıkardı. Bu gerilimin gölgesinde Biden'ın Türkiye'ye yapacağı ziyaret ABD-Türkiye ilişkilerinin rotasını da belirleyecektir.
Hem içerde hem dışarda lobi kurdular
17-25 Aralık (2013) operasyonları ile yolsuzluk kılıfına giydirilmiş bir “darbe girişimi" gerçekleştirmeye çalışan FETÖ, Türkiye'ye yönelik ilk ciddi saldırılarını belki de bu operasyonlarla göstermiş oldu. Daha önce 7 Şubat 2012'de MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı ifadeye çağırarak 'tutuklama' girişiminde bulunan FETÖ, 17-25 Aralık itibari ile birlikte yeni bir saldırı başlattı. 17-25 Aralık operasyonlarının başarısız olmasından sonra 'algı operasyonları başlatan FETÖ, hem içeride hem de dışarı da lobi faaliyetleri ile Türkiye karşıtı bir cephe oluşturmaya çalıştı. Bu 'algı inşasının' en önemli merkezi ise hiç şüphesiz ABD oldu. Türkiye'yi dışarıda karalamaya çalışan FETÖ, ABD'de sahip olduğu lobi kanalarıyla hem Washington yönetiminden hem de ABD siyasetinden destek gördü. Türkiye'yi terör örgütlerine destek veren bir ülke olarak göstermeye çalışan FETÖ, Türkiye'de iktidarın demokrasiden uzaklaştığını ve 'diktatörlük' hayali kurduğunu sık sık gündeme getiriyordu. Türkiye'nin FETÖ'nün elebaşı Gülen ile ilgili iade talepleri ise bu dönem de Obama yönetiminden 'kanıt lazım' denilerek geri çevriliyordu. Bu durum FETÖ üzerinden ABD ile Türkiye arasında bir gerilimin oluşmasına neden oldu. Ve ikili ilişkilerde özellikle Türkiye tarafında ABD'ye karşı bir güven eksikliğinin oluşmasına neden oldu.
“Model ortaklık"tan samimiyetsiz ABD'ye
Aslında, NATO üyesi ve iki önemli müttefik arasındaki ilişkiler, Obama döneminde 'model ortaklık' ile ifade ediliyordu. Ancak, özellikle Arap Baharının ortaya çıkardığı kırılmalar ve ABD siyasetinde 'topal ördek' olarak eleştirilen Obama'nın Ortadoğu ile ilgili stratejistsizliği dışarıda da iki ülkenin politika yaklaşımlarının farklılaşmasına neden oldu. Suriye krizinde birlikte hareket eden iki ülkenin 'Suriye stratejisi' de zaman içinde farklılaştı. Türkiye'nin 'uçuşa yasak bölge' taleplerini kabul etmeyen Obama yönetimi, buna karşı Suriye'de 'terör örgütü DAEŞ ile mücadele' adı altında başka bir terör örgütü olan PKK'nın Suriye kolu PYD'yi destekleyerek Türkiye'nin tepkisini çekti. ABD'nin NATO üyesi ve müttefiki Türkiye'nin tepkisi karşısında PYD'ye askeri desteği sürdü ve Kuzey Suriye'de ABD'nin eliyle PYD'ye bir koridor oluşturulmaya çalışılıyor.
Bu iki gelişme 15 Temmuz darbe girişimi öncesi taraflar arasındaki ilişkileri olumsuz etkiledi. Türkiye, dost ve müttefik olan bir ülke tarafından kendisine karşı girişilen 'düşmanca' tavırdan rahatsızdı ve Türkiye tarafından terör örgütü olarak görülen FETÖ ve PKK/PYD'nin ABD tarafından desteklenmesine sert tepki gösteriyordu. 15 Temmuz darbe girişimine kadar FETÖ konusunda Türkiye'yi ikna edici bir adım atmayan ABD yönetimi, darbe girişiminin gerçekleştiği saatlerde ortaya koyduğu tavırla da ikircilikli tavrını ortaya koydu. FETÖ darbe girişimi ile ilgili ilk açıklamayı yapan Kerry, "Türkiye'de barış, istikrar ve devamlılık olmasını umuyorum" derken, darbe girişimine sessiz kalması büyük tepki topladı. ABD basınında ve ABD siyasetçilerinin ise darbe girişimi ile ilgili yaptıkları destekleyici haberler ve açıklamalarda ABD'de darbe girişiminin büyük destek gördüğünü ortaya koydu. Beyaz Saray ise darbenin ilk dakikalarında demokrasiden yana tavır almak yerine süreci takip ettikleri yönünde açıklama yaptı. 'Türkiye'deki seçilmiş hükümete destek' açıklaması ise 2 saat 50 dakika -yani darbe girişiminin başarısız olacağının anlaşılmasından- sonra yapıldı. Obama yönetiminin darbecileri kınayan ve “Türkiye'ye sarsılmaz desteği" ile ilgili açıklaması ise 16 Temmuz akşamı saat 19: 31'de geldi.
Gerilim zirve yaptı
ABD yönetiminin darbe girişimi ile ilgili bu tavrı Türkiye'de büyük tepki toplarken, ABD'den gelen yeni açıklamalar ise yeterli desteği sunmaktan uzaktı. Türkiye'nin FETÖ elebaşı Gülen'in iadesi ile ilgili taleplere yaklaşımı da eskinin devamı olarak sürerken, darbe girişimine rağmen 'kanıt' söylemi tekrarlandı. Gülen'in iadesi tartışmaları devam ederken, ABD'li General Votel'in darbe girişimini gerçekleştiren askerlerle ilgili 'müttefiklerimiz tutuklandı' demesi de gerilimin seviyesini yükseltti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tepkisine karşılık ABD'li Generalin geri adım atması sonrasında, darbecilerin 15 Temmuz gecesi telefonla kendisine ulaşmaya çalıştığı ortaya çıkan ABD Genelkurmay Başkanı Dunford, Türkiye'yi ziyaret ederek 'İncirlik üssü ve DAEŞ ile mücadelenin geleceği' ile ilgili konuları görüştü. Dunfor'un ziyareti sonrası ABD yönetiminin Türkiye ve FETÖ ile ilgili açıklamalarında kısmi bir farklılaşma ortaya çıktı. ABD, Türkiye'nin dost ve müttefik bir ülke olduğu söylemini ön plana çıkarmakta daha aceleci davranırken, FETÖ'nün elebaşı Gülen'in iade talebinin ABD Adalet Bakanlığı tarafından hassasiyetle inceleneceği açıklandı.
“Belgeleri inceliyoruz"
24 Ağustos'ta önce John Kerry'nin sonra ise değişikliğe gidilerek ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın Türkiye'ye ziyaret gerçekleştirileceği kamuoyu ile paylaşıldı. Buna paralel olarak ABD yönetimi ve Adalet Bakanlığı, iade süreci ile ilgili Türkiye'den gelen belgelerin incelenmeye devam edildiğini ve ABD Adalet Bakanlığı'ndan bir uzman heyetin Türkiye'ye gideceği açıklandı. 22 Ağustos'ta Türkiye'ye gelen heyet, Türkiye'de Adalet Bakanlığı yetkilileri ile görüşerek FETÖ elebaşı Gülen'in iadesi ile ilgili ortak bir çalışma yaptı. Bu girişimlerin ardından Biden'ın yarın gerçekleştireceği ziyaret ise hem FETÖ ile mücadele konusunda hem de Suriye temelinde yaşanan krizleri aşmak konusunda bir ilerleme kaydedilip kaydedilmeyeceği ise iki ülke arasında yükselen tansiyonun hangi adımlarla azaltılacağına bağlı.
En kritik mesele
FETÖ konusu en kritik mesele olsa da, Suriye'de krizin ulaştığı yeni boyutların da ele alınacağı bir gerçek. ABD yönetimi, Kuzey Suriye'de DAEŞ ile mücadelede PKK'nın Suriye kolu PYD'yi destekleyerek Fırat'ın batısında yer alan Münbiç'i aldı. Operasyon öncesi Beyaz Saray, bölgeye gidecek olan PYD- YPG unsurlarının geri çekileceği ve kentin kurtarıldıktan sonra Araplara teslim edileceği konusunda Türkiye'ye bazı garantiler sunmuştu. Ankara, Obama yönetiminin verdiği bu söze uymasını beklerken, Cerablus'a dönük herhangi bir PYD saldırısına ise kesinlikle karşı çıkıyor. Görüşmede en hassas olan konulardan biri de Münbiç'in ve Cerablus'un geleceği olacak. Türkiye PYD dışındaki Arap muhaliflerin Cerablus'u DAEŞ'ten temizlemesi ile ilgili bir planın gerçekleştirilmesi için adım atılmasından yana. Görüşmede Suriye konusunda ABD'nin yeni stratejisinin de Türkiye-ABD ilişkilerini etkileyeceği de anlaşılmaktadır.
Biden'ın Türkiye programı belli oldu 'Müttefikimiz Türkiye'yi destekliyoruz'