Hüseyin Demir:’’ İsrail'in Kudüs planındaki en büyük engelleyicisi Türkiyedir

Amerika'nın Kudüs'ü işgalci İsrail'in başkenti olarak kabul etmesi güçlü Türkiye engeli ile bugüne kadar uzamıştır. ABD Başkanı Trump’ın İslam dünyasını ayağa kaldıran Kudüs hamlesi sonrası Türkiye'ye ve liderine yapılan saldırıların kimin planladığı daha net olarak ortaya çıktığını söyleyen, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlığı döneminde önemli görevlerde bulunmuş 6 dil bilen, dünyadaki gelişmelere hâkim olan iş adamı Hüseyin Demir açıklamalarda bulundu.

Yeni Şafak
kudüs

ABD ‘’Kudüs'ün işgalci İsrail'in başkenti’’ olmasını şimdi kabul etti

Demir; 1980 yılında hukuk dışı bir kararla Kudüs’ü başkenti olarak ilan eden İsrail’in bu tavrı, BM başta olmak üzere pek çok uluslararası örgüt tarafından kınanmış ve kabul görmemiştir. Hiçbir ülkenin tanımadığı bu karar 100 yıl önce planlayan Siyonistler; bugün sahneye koyulmasını ABD başkanlığı sorgulanan iblisin Ortadoğu şubesinin sorumluluğunu üslenen ABD Başkanı Trump’a lobi faaliyetleri ile kabul ettirmiştir.

Amerika'da hiçbir lobi, Amerikalıları Amerikan çıkarları ile kendi çıkarlarının örtüştüğüne inandıramadığı görülmekte ‘’ tek istisnası İsrail lobisi’ ’olmuştur. Lobi faaliyetlerinde güçlü olan Siyonist İsrail lobisi ABD'nin çöken ekonomisini Ortadoğulu sömürerek düzelte bileceğine inandırması ile iblisin Ortadoğu şube sorumlusu Trump’tan imzayı almıştır.

Türkiye ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayip Erdoğan neden hedefte?

Demir; Ortadoğu, Soğuk Savaş sonrası küresel dünyanın sömürgeci devletlerinin istikbal gördüğü yeni hareket alanlarından biri olarak tanımlanıyor. Bölge aynı zamanda dünya üzerindeki Müslüman nüfusun en fazla olduğu, jeopolitik öneme sahip bir coğrafya. Yeraltı ve yer üstü zenginlikleri ile de stratejik öneme sahip.

Başta ABD olmak üzere, İngiltere, Rusya Almanya, Fransa, Japonya, vb. birçok ülkenin hesaplarının da çakıştığı bir alan! Böylesine önemli coğrafyada müttefik alternatifleri Türkiye ve İsrail ile sınırlı. ABD’de bölgesel çıkarlarına göre dönem dönem iki ülke ile iş birliğine yapıyor.

ABD için müttefiklik ilişkisi çıkarları ekseninde her isteğine tamam diyecek bir Türkiye görmek istiyor Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte Yeni Türkiye ABD'nin çıkarlarını değil, Türkiye kendi menfaatleri ekseninde hareket etmesi müttefiklik ilişkisini bozmuştur.

ABD İsrail ile birlikte kontrolü kendi ellerinde olan Türkiye için müttefiklik ilişkisine girerek bu planlarının önündeki en büyük engel Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı bertaraf planı yürürlüğe koymuştur. Planın taşeronluğunu FETÖ terör örgütüne servis etmişlerdir.

ABD ve İsrail, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Türkiye'nin üzerine oynan oyunlara baktığımızda;

FETÖ terör örgütünü Türkiye'nin her kurumuna hâkim kılma,

Parti kapatma davası, E muhtıra (TSK),367 meselesi ile Cumhurbaşkanı sectirmeme,17-25 Aralık kumpas girişimi, 15 Temmuz darbe girişimi, Destekledikleri terörist guruplar ile Suriye iç savası uzatarak mültecilerin Türkiye ekonomisine yüklerini artırma girişimleri,

DEAŞ’a silah yardımı kumpası,

Kuzey Suriye kanton devletler,

Kuzey Irak referandumu,

En son İran ambargosu ile ekonomik yaptırım yapmak için tiyatro mahkemesi,

Yaşanan bu hadiseler bizlere Kudüs'ü İsraillin başkenti olarak tanıyan Amerika'nın; Kudüs'ü kendi davası olarak gören güçlü Türkiye'nin varlığından ne denli rahatsız olduğunu gösteriyor bu rahatsızlığı şerefle veren Cumhurbaşkanımız Recep Tayip Erdoğan'ın hedefte olmasının apaçık delilidir.

İsrail bu cesareti nerden alıyor? İsrail lobisi neden güçlü, bu güçleri nasıl kırılabilir?

Demir; Dünyada yaklaşık 1,5 milyar Müslüman yaşamaktadır. Toplam dünya nüfusu içinde her beş kişiden biri Müslümandır. Her bir Yahudi'ye karşılık 100 Adet Müslüman bulunmaktadır. Sayıca Müslümanların 100 de biri bile olmayan işgalci İsrail devletinin filiskinde yaptığı bu zulümüm cesaretini nerden buluyor diyebilirsiniz, dünya İsrail'den korkuyor da diye bilirsiniz? Bu konuda tespitim bu cesaret Siyonist lobi faaliyetlerinden gelmektedir.

Peki, Siyonist lobileri neden güçlü bu kadar?

Yahudi tarihini incelediğinizde, dünyada en sevilmeyen millet oldukları için bu milletin yüzyıllarca oradan oraya sürüldüğünü dünyanın her Ülkesine dağıldıklarını görmekteyiz. Gittikleri yerlerde zeki olanlar kendilerini gizleyerek devletlerin üst kademelerine diğerlerinin ticaret ile uğraşarak bir şekilde zengin olduklarını görürüz. Yahudilerin tarih boyunca kendilerine koruma refleksleri sonucunda gizli örgütlenmeler ile birbirlerini korudukları görülmektedir.

Bir Yahudi başka bir ülkede iş yapacaksa sevmediği halde bile olsa oradaki Yahudi'den başka kimse ile ticaret yapmadıkları görülmektedir.

Yahudilerin okuma oranına baktığımızda %100 olduğunu görürüz ve dünyada bulunan birçok bilim adamının, sanatçının, ticaret adamının ve birçok devletlerin üst kademelerine kişilerin Yahudi olduğunu görmekteyiz. Yahudilerin bu örgütlenmelerinin çok çok daha güçlü olduğunu yaptıkları Pr(algı) ile toplumlara aşılamışlardır. Bu algı Cumhurbaşkanı Recep tayip Erdoğan'ın Filistin konusundaki Davos çıkışı ile aslında İsrail lobisini çok korkak olduğu korkulacak bir lobi olmadığı ortaya çıkmıştır.

İsrail lobisinin gücü nasıl kırılabilir

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Davos çıkışı ile korkulacak bir lobi olmadığı ortaya çıkmış olması diğer allananlardaki güçlerinin kırılması ile ancak sonuca ulaşılabilir. Müslüman devletlerin bu konuda yapacakların kapsamlı eylem planı sadece İsrail lobisinin gücünü elbette kırmayacak tüm insanlık için yapılacak çok büyük bir vazifeyi yerine getireceklerdir.

Müslüman birlik beraberlik ile eylem planı ortaya konmalıdır

Irksal olarak Türk, Kürt, Arap vb. mezhepsel olarak Sünni-Alevi konularında hepimiz Müslümanız temelinde bir birliktelik oluşturulmalı,

Tüm İslam devletlerini okuma oranı yükseltilmeli,

Müslüman devletler olarak eğitim de (Sorgusuz, Araştırmasız, Ezberci) Eğitimden (Sorgulayıcı, Araştırıcı, Yaratıcı) eğitime geçilmelidir,

Bilgi üretmeliyiz, yaymalıyız, uygulamalıyız,

Ekonomik bağımsızlığı üreterek kazanılmalıdır.

Eğer bir ülkenin ekonomisine hâkimseniz, o ülkenin kralı sizsiniz.

Yahudiler, ekonomik gücün etkilerinin oldukça farkındaydı O yüzden nesillerinin devamı zengin olmalarından geçiyordu bir bakıma ve öylede oldu. Kapitalist sistem onlara inanılmaz imkânlar sundu. Örgütlenme yoluyla, zekâlarını kullanarak, yeri geldiğinde daha başka yöntemler kullanarak, zengin oldular. Dünya ekonomisini ellerine geçirdiler. Bu gücü üreterek Yahudilerin ellerinden almadıkça hem sömürülüp hem zulüm görenlerden olmaya devam edecektir Müslüman devletler.

Siyonist lobilerin ve sömürgeci devletlerin finalse ettikleri terör grupları ile İslam'ın terörizm ile anılmasını sağlıyor ülkelere kendilerini korumak için silah satarak sömürüyor ve sürekli Pazar olarak görüyorlar, bu politikaları bertaraf etmedikçe sömürü devam edecektir

İslam birliği kurulması tüm tehditlere karşı savunmayı güçlendirecek ve Orta doğuya barışın gelmesinde en büyük katkı olacaktır

Müslümanlar Kudüs için ne yapmalı?

İslam İş birliği Teşkilatı bir bütün halinde net tavırlar almalı,

Kısa, orta ve uzun vadeli bütünleşik bir Filistin Mücadele Planı hazırlanmalı ve mücadele edilmeli,

ABD ve İsrail ile yapılmış silah anlaşmaları iptal edilmeli ve 57 ülke kendi arasında birlikte temin etme yolunu aramalı,

Tüm diplomatik adımlar 57 ülke tarafından uygulanmalı,

İsrail’e ve destekçilerine karşı ağır ekonomik ambargo ve sert yaptırımlar planı hazırlanmalı. İsrail, başta ekonomik, olmak üzere kültürel, seyahat, siyaset ve iletişim sahalarında köşeye sıkıştırılmalı,

İsrail ve destekçilerinin vatandaşı olan herkes e ulaşılmalı lobi faaliyeti 57 ülke tarafında uygulanarak bu meselenin nelere gebe olduğu anlatılmalı,

İslam iş birliği dönem başkanı olan Cumhurbaşkanımız Recep Tayip Erdoğan yalnız bırakılmamalı,

Hüseyin Demir: “Amerika ve İsrail halkına çağrıda bulunuyorum gelin dünya barışına katkı sunun”

Yeni Dünya düzeni artık daha farklı olmalı. Tıpkı Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın söylediği gibi; “Güçlü olan haklıdır, değil. Haklı olan güçlüdür.” olmalı. Haklı olan, güçlüdür. Dünya’nın yeni sloganı bu olmalı. İşte o zaman kimsenin kimseden korkmasına gerek kalmaz. Savaş yerine, barış gelir. Batı’nın ikiyüzlü davranmasına gerek kalmaz. Batılı devletlerin ulusal çıkarları İsrail’in ulusal çıkarları olmaktan çıkacaktır.

Amerika, İsrail’i 1967 savaşından önceki sınırları esas alan adil bir barışa ciddi olarak zorlamadıkça Ortadoğu’da barış ve demokrasi mümkün olmayacak, Amerika da halkların nefretinden kurtulamayacaktır.

İsrailliler de elli yıllık kan ve şiddet siyasetinin kendilerinde adeta bir cinnet hali yarattığını görmelidir. Babası ‘Holokost’ denilen Nazi canavarlığını, annesi ise Hebron katliamını yaşamış, Yahudi mistik Avrum Burg “Holocaust is Over” adlı kitabında diyor ki: “Holokost bitti, artık bu saplantıdan kurtulup komşularımızla barış içinde yaşamalıyız.” Aksi halde ister savaştan ister terörden akan kanlardan sadece İsrail militarizmi değil, Amerikan devleti, seyirci kalan ülkeleri ile sessiz kalan insanlar da bundan sorumlu olm