Terör devleti İsrail'in ile Suudi Arabistan ABD'nin arabuluculuğunda attığı normalleşme adımları 7 Ekim'de Gazze'de başlatılan soykırım sonrasında duraksadı.
Suudi Arabistan ve İsrail arasında tam anlamıyla bir diplomatik ilişki kurulması, bölgedeki Filistin meselesine nasıl yaklaşılacağı konusunda soru işaretleri oluşturmuştu.
Riyad'tan İsrail ile normalleşme için 'Filistin' şartı
Suudi Arabistan ile İsrail arasında yapılmaya çalışılan normalleşme anlaşması, ABD'nin de dahil olduğu geniş bir iş birliği çerçevesine dayanıyor.
Suudi Arabistan, ABD'den İran'a karşı güvenlik garantileri, sivil nükleer program desteği ve ekonomik yatırımlar talep ediyor.
Bu taahhütlerin yerine getirilmesi durumunda Riyad yönetimi, bir Filistin devleti kurulmasına yönelik bir yol haritası şartıyla İsrail'le ilişkilerini normalleştirmeyi kabul edecek. Riyad yönetimi başkenti Doğu Kudüs olan ve 1967 sınırları temelinde bir Filistin devleti kurulmadan Tel Aviv ile diplomatik ilişki kurmayacağını daha önce bir çok kez dile getirmişti.
Faysal 'yeni küresel koalisyon'u duyurdu
25 Eylül 2024'te New York'ta Körfez İşbirliği Konseyi Üye Devletleri Dışişleri Bakanlarıyla bir araya gelen Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, birinci senesini dolduracak olan Gazze'deki katliam sonrası bölgede iki devletli çözümün uygulanması için destek toplamak ve bir Filistin devleti kurmak amacıyla yeni bir girişimin başlatıldığını açıkladı.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal, barış görüşmelerinin ilk oturumunun Riyad’da gerçekleştirileceğini açıklarken Avrupa Birliği Dış Politika Yüksek Temsilcisi Josep Borrell de ilk takip toplantılarının Riyad ve Brüksel'de düzenleneceğini belirtti.
"Arap ve Avrupa ülkelerinin ortak çabası" olarak niteledi
Söz konusu girişimin Arap ve Avrupa ülkelerinin ortak çabası olduğunu vurgulayan Prens Faysal, derhal bir ateşkes sağlanması ve iki devletli çözümün hayata geçirilmesi için ortak hareket edilmesi gerektiğini ifade etti. Özellikle bağımsız bir Filistin devletinin bu çabaların merkezinde yer alması gerektiğini vurguladı.
Bağımsız Filistin devletinin kurulmasının, ulaşılması güç bir siyasi süreç içerisinde müzakere edilecek bir sonuç değil, doğal bir hak ve barış için bir temel olduğunu söyleyen Faysal şöyle konuştu;
"Yakın zamanda Filistin'i tanıyan ülkelere takdirlerimizi yineliyor ve tüm ülkeleri aynı kararı alma cesaretini göstermeye ve Filistin'i tanıyan 149 ülkeden oluşan uluslararası konsensüse katılmaya çağırıyoruz. İki devletli çözümün uygulanması, çatışma ve acı döngüsünü kırmak ve İsrail de dâhil olmak üzere tüm bölgenin güvenlik ve bir arada yaşama imkânına sahip olduğu yeni bir gerçekliği hayata geçirmek için en iyi çözümdür."
Ferhan, işgalci İsrail'in Batı Şeria'da gerçekleştirdiği ciddi ihlaller ve Mescid-i Aksa'ya yönelik tehditlerin yanı sıra Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıların insani felakete yol açtığını ifade etti.
Selman - Blinken görüşmesinde ne konuşuldu?
Öte yandan The Atlantic'te yer alan bir habere göre, ile gerçekleştirdiği görüşmede Filistin meselesini umursamadığını söylediği ortaya çıktı.
Selman: Filistin'i umursamıyorum ama...
Buna göre Ocak ayında Gazze'deki soykırım devam ederken Suudi Arabistan'ı ziyaret eden Blinken, Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile El Ula şehrinde bir araya geldi. Blinken'in söz konusu görüşmede Selman'dan Gazze meselenin çözümü için İsrail'in tanınmasını istedi, Prens Bin Selman ise normalleşme anlaşmasının şartlarının yerine getirilmesi talebini iletti.
Selman'ın dediği aktarıldı.
Enver Sedat'ı hatırlattı
Dergi Selman'ın İsrail'i tanımaya çalışarak büyük bir risk aldığını söylediğini, Mısır'da 'ın öldürülme nedeninin bu olduğunu belirterek Müslüman Kardeşler'in intikamını hatırlattığını aktardı.