Dünya Müslüman Alimler Birliğinden yapılan yazılı açıklamada," Tunusluların iradesine ve seçilmiş kurumlarına darbe yapılarak tek taraflı adımlar atılması, tehlikeli bir iştir; dini, ahlaki ve örfi olarak caiz değildir." ifadesi kullanıldı.
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'e "aldığı kararlardan geri adım atması" çağrısı yapılan açıklamada, bu kararların, ülkede kaos ve kargaşanın derinleşmesine katkı sağlayacağı değerlendirmesinde bulunuldu.
Açıklamada ayrıca Tunus halkına da "kazanımlarını ve özgürlüğünü koruma, diktatörlüğe geri dönüşü kabul etmeme ve ülkeyi ayrılık ile kaosa neden olacak muhtemel tehlikelerden korumak için uzlaşı sağlama" çağrısı yapıldı.
"Her türlü darbenin karşısındayız"
Eski Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkanı Karadavi de Tunus'ta hiçbir şekilde darbenin kabul edilemez olduğunu belirtti.
Twitter hesabından yaptığı açıklamada Karadavi, "İslami bir grup tarafından yapılsa dahi her türlü darbenin karşısındayız, duruşumuz gayet açıktır." ifadesini kullandı.
Karadavi, Tunus'un ve halkının, darbecilerden ve destekçilerinden daha güçlü ve bilinçli olduğunu vurguladı.
"Seçmene ihanet"
Nobel ödüllü Yemenli aktivist Kerman da Tunus Cumhurbaşkanı Said'i "seçmenine ihanet" etmekle suçladı.
Kerman, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, "Kays Said darbecidir. Seçmenine ihanet etti." ifadesini kullandı.
Yemenli aktivist, Tunus'ta yaşananların, bir tür karşıt devrimden ibaret olduğunu ve "Arap Baharı devrimlerine ve kazanımlarına karşı Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri liderliğindeki karşıt devrimler grubunda yer aldığını" belirtti.
Tunus'ta hükümet ve muhalefet partilerine yönelik protestolar gerçekleştirilmiş, çıkan olaylarda başta Nahda Hareketi olmak üzere parti merkezlerine saldırılar düzenlenmişti.
Tunus Cumhurbaşkanı Said de Meclisin tüm yetkilerini dondurduğunu, milletvekillerinin dokunulmazlığını askıya aldığını, mevcut Başbakan Hişam el-Meşişi'yi görevden aldığını ve kendi atayacağı bir Başbakanla yürütmeyi devralacağını duyurmuştu.
Hükümete yönelik bu darbenin ardından askerler Tunus Meclis Başkanı ve Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi ile beraberindeki milletvekillerini Meclise almamıştı.
Cumhurbaşkanı Said'in kararları üzerine halkı barışçıl mücadeleye çağıran Gannuşi, yasal bir dayanağı bulunmayan bu adımın bir darbe olduğunu vurgulamıştı.