Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) son yıllarda bölgede en güçlü istihbarat örgütü olduğunu farklı olay ve zamanlarda kanıtladı.
Irak ve Suriye gibi ülkelerdeki yerel ağ unsurları sayesinde hem üst düzey teröristlerin etkisiz hale getirilmesinde, hem de kaçırılan yabancı ülke vatandaşlarının terör kamplarından kurtarılmasında kritik roller üstlendi.
MİT'in başarıları bununla sınırlı değil. Özellikle 2010'lu yılların başında kurulan 'dış istihbarat analizi' sayesinde MİT, diplomasi konusunda önemli faaliyetlere imza attı.
Dışişleri Bakanlığı ile MİT arasında başarılı koordinasyon, Türkiye'nin dış politikasında yeni bir dönem başlattı.
MİT DİPLOMASİDE KRİTİK ROL ÜSTLENİYOR
Milli İstihbarat Teşkilatı gelinen noktada Türkiye'nin ulusal güvenliğini ilgilendiren en kritik konularda önemli roller üstleniyor. Türkiye, bir tarafta Suriye rejimi ile diğer tarafta Mısır hükümeti ile görüşmelerini 'istihbarat diplomasisi' ile gerçekleştiriyor.
Yeni Şafak'a değerlendirmelerde bulunan Uluslararası Güvenlik Analisti Dr. Kaan Kutlu Ataç, diplomasinin artık klasik uygulamalarından çok daha geniş bir alana hakim olması gerektiğini söyledi.
Uluslararası ilişkilerde 'istihbarat örgütlerinin' özel konumunun oldukça önem kazandığını belirten Ataç, şöyle devam etti:
İSTİHBARATÇI DIŞ POLİTİKADA KRİTİK ROL ÜSTLENİYOR
İstihbaratçıların hem teknik bilgiler, hem de özel motodlarla elde ettiği bilgiler sayesinde diplomatlardan daha önemli hale geldiğini söyleyen Ataç, şu ifadeler yer verdi:
"Unutmamak gerekir ki istihbarat örgütleri devletler arasındaki ilişkiler ne kadar gergin olursa olsun, çatışmaya doğru eğilim gösterirse göstersin ve hatta savaş hali olsun düşmanlarıyla dahi temaslarını sürdürebilen özel bir konuma sahiptir. Onun için Batı’da birçok istihbarat örgütüne “özel servis” denir. Buradaki özellik mesleğin doğasındaki bu sentetik yapıdan kaynaklanmaktadır. İstihbarat diplomasisi kullanım olarak yeni bir kavram olsa da aslında 15. yüzyılda daimi diplomatik misyonların ihdasından bu yana vardır. Şöyle düşününün: terörizm, güvenlik, doğal afet, insani krizler, küresel sağlığı tehdit eden salgınlar gibi açık ve acil milli ve uluslararası güvenlik sorunlarına hemen müdahale etmek zorunda olan bir hükümet başkanı bu tür sorunların derhal çözülmesi hususunda en çok hangi meslek grubunun yanında yer almasını ister? Tabi ki, yerel ve küresel gelişmeleri 7/24 hükümetlerine rapor etmekle görevli istihbarat servislerinin. Çünkü siyasi karar alıcıyla istihbarat örgütü arasında kilit role sahip servis başkanı, sorunların ele alınması ve çözülmesi konusunda muhtemelen en donanımlı bilgiye sahip olan bürokrattır. Örgütünün analitik düzeyini sentetik alana taşıyabilecek olan da o dur. Nitekim Sayın Cumhurbaşkanının son dönemdeki yaklaşımı da bunu destekler mahiyettedir. Türk servisinin 2018 Faaliyet Raporu’nda da ifade edildiği gibi 'klasik istihbari faaliyetlerin yanı sıra istihbarat diplomasisi çalışmalarının da teşkilat tarafından hassasiyetle yürütüldüğünü' anlaşılıyor."
ANKARA BÜYÜKELÇİLERİ BUGÜN İSTİHBARATIN BAŞINDA
ABD, Fransa ve İngiltere istihbaratının başındaki isimlerin geçmişte Ankara'da büyükelçi olarak görev yaptığını hatırlatan Kutlu, "Bu da diplomasi ve istihbaratın doğal ilişkisinin tezahürüdür" diye konuştu.
"DIŞ POLİTİKA ALANINDA 'ANAHTAR PERSONEL' OLACAK"
BAE ile İsrail arasındaki normalleşme sürecinin de istihbarat örgütlerinin liderliğinde gerçekleştiğin dikkat çeken Kutlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"İstihbarat diplomasisi bizi bu anlamıyla farklı bir meslek grubunun artık yerleşik bir kurumsallığa doğru gittiğine de işaret ediyor. Devletlerin 21. yüzyıldaki kompleks güvenlik sorunlarının çözümünde benim bir süredir üzerinde hassasiyetle durduğum yeni mesleğin yaratılıyor olması önemlidir: Hybrid Proffesionalism/Melez Meslek. Askeriye-Diplomas-İstihbarat üçgenindeki mesleki donanımını sağlamlaştırmış bir memurun diplomat-istihbaratçı/istihbaratçı-diplomat gibi farklı mesleki altyapılarda yetiştikten sonra siyasi karar alıcının vazgeçmek istemeyeceği bürokrat olacağı kolaylıkla ifade edilebilir. Bu anlamda 21. yüzyılın yukarıda ifade ettiğimiz sorunlarının çözümünde hybrid proffesionalism dış politika alanında anahtar personel olacaktır.
Dolayısıyla istihbaratın kendine has yöntemleriyle de yoğrulmuş bir eğitimden geçen diplomatın başarısız olması için özel bir çaba gerekir. Bunun tam tersi de doğrudur. Diplomasinin incelikleri konusunda temayüz etmiş bir istihbaratçının ülkesinin menfaatleri konusunda hasımlarına kolay kolay geçit vermeyeceği de açıktır."