Suriye’de 2011’de patlak veren halk ayaklanmasının bir iç savaşa dönüşmesinden sonra, silahlı muhalif gruplar 2014 itibariyle başkent Şam sınırlarına dayanmıştı. Aynı yılın haziran ayında ortaya çıkan bir terör örgütü ise, doğrudan muhaliflere yönelik saldırılarıyla ve imza attığı çok sayıda kanlı eylemle söz konusu süreci tersine çevirdi.
İŞGALE GEREKÇE
DEAŞ’ın düzenlediği terör eylemlerinin ardından, ABD ve Batılı güçler, Suriye ve Irak’taki askerî faaliyetlerini yoğunlaştırdı. Bu çerçevede Ortadoğu’nun en eski şehirlerinden Musul, savaş uçaklarının bombardımanıyla tamamen harabeye dönerken, Suriye’de DEAŞ’tan boşalan yerleri PKK ile iltisaklı terör gruplarının alması dikkatlerden kaçmadı.
Son olarak Suriye’nin Atme kasabasına düzenlenen ABD operasyonu, DEAŞ gerekçe gösterilerek hangi yeni senaryoların hayata geçirileceği sorusun akıllara getirdi.
DESTEK YOK
Sivil ölümleri kimden sorulacak?
“DEAŞ mücadele” gerekçesiyle düzenlenen operasyonlarda dünyanın gözünü kapattığı bir husus da, sivil ölümleri. Şimdiye kadar yayınlanan çok sayıda rapor, söz konusu operasyonlarda on binlerce sivilin yaşamını yitirdiğini ortaya koyuyor. Bu kayıplar konusunda herhangi bir sorgulama süreci işletilmezken, bilhassa Batılı ülkelerin sergilediği sorumsuz tavır, meselenin kördüğüm haline gelmesindeki birinci etken.