Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kazakistan'ın başkenti ve ikinci büyük şehri Nur-Sultan'da (eski adıyla Astana) düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü Genişletilmiş Oturumu'nda konuştu. Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev'in ev sahipliğindeki toplantıya, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov, Tacikistan Cumhurbaşkanı İmamali Rahman, Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif, İran Geçici Cumhurbaşkanı Muhammed Muhbir, Hindistan Dışişleri Bakanı Subrahmanyam Jaishankar, Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko ile ŞİÖ Genel Sekreteri Zhang Ming katıldı.
Erdoğan'ın açıklamalarına şu şekilde devam etti;
40 bin masum hayatını kaybetti
Zirve için belirlenen "Sürdürülebilir Barış ve Kalkınma Arayışı'nda Çok Taraflı Diyalogun Güçlendirilmesi" teması son derece isabetli olmuştur. Kural temelli uluslararası sistemin sütunlarının sarsılmakta olduğu bir dönemden geçiyoruz.
Terörizm, İslam ve yabancı düşmanlığı, düzensiz göç, iklim değişikliği, enerji ve gıda güvenliği ile tedarik zincirlerindeki aksamalar gibi meydan okumalar, yaşanan jeopolitik sarsıntıların şiddetini artırıyor. Bunun en son ve acı örneği hepimizin gözleri önünde Gazze başta olmak üzere işgal edilmiş Filistin topraklarında sergilenmektedir.
Gazze'de ayrım gözetmeksizin gerçekleştirilen saldırılar sonucu yaklaşık 40 bin masum hayatını kaybetti. Yaklaşık 90 bin Filistinli yaralandı. 16 binden fazla masum çocuğun altında can verdikleri yıkıntılar, esasen meşruiyetini kaybeden uluslararası sistemin enkazıdır.
"İsrail'in uluslararası baskıyla durdurulması lazım"
Bu yıkıma son vermek için İsrail'in durdurulması ve kalıcı ateşkesi kabul etmeye zorlanması lazım. Bunun için de İsrail yönetimi üzerindeki baskının artırılarak sürdürülmesi gerekiyor.
Elbette uluslararası düzenin karşı karşıya kaldığı tüm bu krizler karşısında karamsarlığa kapılmadan tüm samimiyet ve gayretiyle küresel adalet için seslerini yükselten ilkeli ülkeler de var. Türkiye olarak mütemadiyen mevcut uluslararası düzenin zafiyetlerine dikkat çekiyoruz.
Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu küresel adaletsizlikleri ortadan kaldıran, ekonomik eşitsizliklerin üzerine giden, barış, güvenlik, istikrar ve refah üreten etkili ve tüm insanlığı kucaklayıcı bir uluslararası sistemin inşası için tüm engellemelere rağmen çalışıyoruz.
Amacımız insanı ve insani değerleri merkeze alan girişimci diplomasi anlayışıyla bölgemizde ve ötesinde bir barış kuşağı tesis etmektir.