Çin'in Doğu Türkistan'a yönelik zulmü, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere, tüm dünya tarafından cılız tepkilerle sınırlı kalıyor.
Eski Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan başkanlığındaki Türkiye-Çin Parlamentolar arası Dostluk Grubu Üyeleri, Çin'in Ankara Büyükelçisi YU Hongyang'ın yemek davetine katıldı. Davete damgasını vuran soru ise, Doğu Türkistan oldu.
Çin Büyükelçisini sinirlendiren soru
Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş, özellikle son yıllarda onların "Doğu Türkistan" bölgesinde yoğun olarak yaşayan Uygur Türklerinin sorunlarını gündeme getirdi.
Yokuş'un sorusuyla Çin Büyükelçisi Hongyang'ın öfkelenerek söz konusu eğitim kamplarının varlığını inkar etmeyip mesleki eğitim yaptırdıklarını öne sürdü.
Büyükelçi şu ifadeleri kullandı: "Uygur Türkleri, Radikal İslamcıların eline düşmesin diye o kamplara götürüyoruz"
Önceki gün Çin Büyük elçiliğinin daveti üzerine, Türkiye-Çin Parlamentolar arası Dostluk Grubu Üyeleri olarak, Grup Başkanı Ahmet Arslan ile birlikte 3 farklı partiden 7 parlamenter Çin Büyükelçiliğinin konutuna gitti.
Doğu Türkistan'da neler oluyor?
Çin’in, Doğu Türkistan’daki insan haklarını ihlal eden uygulamaları bölgenin adeta bir “polis devletine” dönüşmesine neden oldu. Çin’in siyasi eğitim kampları, mobil karakollar, kontrol noktaları ve dijital veri toplama gibi yöntemleri “apartheid” rejimi uygulamalarına örnek gösteriliyor.
10 milyon civarındaki Uygur nüfusunun yüzde 5’inin bu kamplarda alıkonulduğu belirtiliyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Kıdemli Çin araştırmacısı Maya Vang, kamplarda tutulan kişilerin sayısının 800 bin civarında olabileceğini bildirdi. Kamplarda gözaltında tutulan Uygurların siyasi eğitim adı altında, kimliklerini inkar etmeye zorlandığına yönelik haberler daha önce de medyaya yansımıştı. Uygur alim 88 yaşındaki Abdulehed Mehsum’un da geçtiğimiz haftalarda Hotan şehrinde zorla tutulduğu “siyasi eğitim merkezinde” yaşamını yitirdiği bildirilmişti.