Dehşet anlarını yaşayanlardan 9 yaşındaki Hasan Dalel, “Nefes alamadık, boğulduk. Sivil savunma ekipleri bizi hastaneye getirdi” dedi. Marat el-Numan’da tedavi görenlerden Beşir Zeyn el-Abidin de, 8 yaşındaki Aye adlı kız çocuğun kimyasal saldırının ardından hastaneye getirildiğini belirterek, “Aye hastaneye ilk geldiğinde çok kötüydü, ölüyor gibiydi, nefes alamıyordu, bizi çok etkiledi. 10 saat kendine gelemedi. Şimdi çok şükür iyi durumda” açıklaması yaptı. Bölge sakini Mustafa el-Hac Yusuf ise yaralıları hastanelere taşırlarken sivil savunma merkezinin ve Han Şeyhun’daki tek hastanenin (er-Rahme) savaş uçakları tarafından 8 kez bombalandığını bildirdi. Yusuf, duygularını şu ifadelerle aktardı: “Yaşadıklarımızı size tarif edemiyorum. Düşünün ki karşınızda 100-150 kişi, kadın, çocuk yerde yatıyor, yardım bekliyor ve hiçbir şey yapamıyorsunuz. Sadece kıyafetlerini çıkarıp üzerlerine su tutabildik. Maalesef elimizde başka imkan yoktu.”
BU FARKLI BİR KİMYASAL
Sivil savunma yetkilisi Muhammed Zikra da, ekipler olay yerine ulaştığında ilk rastladıkları belirtinin boğulma, nefes alamama olduğunu ifade etti. Zikra, “Sağlık merkezine taşınanların ağzından köpük geliyordu, sonrasında bazen kan geliyordu, kasılıyorlar, gerilip titriyorlardı. Bize göre bu klor gazı değildi, çünkü klor gazına çok şahit olduk, bu daha farklı bir kimyasaldı” ifadelerini kullandı. Saldırıya maruz kalanlardan Ömer Sade, “Yerde en azından 400 kişinin yattığını gördüm. Araçları olanlar gazdan etkilenenleri alarak hastaneye götürmeye çalışıyordu. Kimyasal saldırıdan etkilenenlerin sayısı o kadar çoktu ki araç bulamıyorduk. Annemi, kardeşimi, dayımı kaybettim. Hiç kimsem kalmadı. Herkesi öldürdü” diye konuştu.