1984'ten beri Türkiye'de terör saldırıları gerçekleştiren PKK'nın güçlenmesinde en büyük destek Batılı ülkelerden geliyor. PKK'nın Kandil yapılanmasından sonraki en büyük güç merkezi Avrupa ülkelerinde bulunuyor. Birçok Batılı ülke NATO müttefikleri Türkiye'yi terörle mücadele yalnız bırakmasının yanı sıra son dönemde DEAŞ ile mücadele adı altında terör örgütü PKK/PYD'ye silah ve mühimmat desteği sağlıyor. Batı, PKK'lıların eğitilmesi için bölgeye çok sayıda asker gönderiyor. Bu konuda en büyük rolü ABD üstlenirken, Almanya, Fransa ve İngiltere de PKK/PYD'ye bu konuda doğrudan ya da dolaylı yoldan destek sağlıyor.
Bush: Ya bizdensiniz ya düşman
11 Eylül saldırılarından sonra, ABD ve Batının en büyük önceliği 'terörizm ile mücadele' oldu. Afganistan'da terör örgütü El Kaide'yi yok etme yemini eden ABD, bütün dünyadan da destek istiyordu. Bush'a göre terörle mücadelede ABD'nin yanında olmayanlar terörün yanında yer almış gibi kabul edilecekti. Afganistan'ı işgal eden ABD, 'terörizm ile mücadeleyi' yeni bir evreye taşındığının da mesajını verdi. Bush'un bir sonraki hedefi El- Kaide'yi desteklediğini iddia ettiği Saddam'ın liderliğindeki Irak oldu. Irak, hiçbir zaman elinde bulunmayan ancak ABD'nin varlığına dünyayı inandırdığı 'Kimyasal silah' tehdidi gerekçesiyle işgal edildi.
Bush PKK'ya operasyonları engelledi
2003 Irak işgalinden sonra bölgenin büyük bir kaosa sürüklenmesine neden olan ABD, ulusararası aktörlerden ve Türkiye'den 'terörizme' destek isterken, 1984'ten bu yana Türkiye'yi hedef alan terör örgütü PKK'ya da yeni bir alan açtı. Bu dönemde, Türkiye'nin Kuzey Irak'a yönelik operasyonlarını sık sık engelleyen de Türkiye'nin 'müttefiki' olan ABD oldu. Bush döneminde Irak'ta ortaya çıkan otorite boşluğunu da kendisi için bir fırsat olarak gören terör örgütü PKK, Irak'ın kuzeyinde bulunan Kandil ve diğer bölgeler üzerinden Türkiye'ye saldırılarını yoğunlaştırdı. Batılı ülkelerin zımni rızası ile gerçekleşen bu saldırılar karşısında Batı sadece 'kınamakla' yetindi. Batı için terörizm ile mücadele etmek zaruriydi ancak, kimin terörist olduğu Batılı başkentlerin bakış açısına göre değişiyordu.
DEAŞ'ın elindeki silahlar Batının
Obama döneminde ABD bölgeden çekilmeye başladığında arkasında üç parçaya bölünmüş olan bir Irak bıraktı. Afganistan'da bitirilemeyen tam tersine filizlenerek büyüyen terör örgütleri ise büyük bir kırılma yaşayan Irak'ta da kendilerine yeni bir alan buldu. PKK, bu dönemde yeni silahlar ve büyük finansal kaynaklarla Türkiye'ye dönük saldırılarını yoğunlaştırdı.
Irak işgali DEAŞ'ı ortaya çıkardı
Bu dönemde, ABD ordusu ise 2003 işgali sonrası feshedilen ve daha sonra yeniden kurulan Irak ordusuna uçak, tank, top başta olmak üzere büyük bir askeri malzeme ve mühimmat bıraktı. Ancak, Irak'ın bölünmüşlüğü gittikçe derinleşti ve yeni terör örgütleri ortaya çıktı. Ülkedeki otoroite boşluğu da bu krizin derinleşmesine neden oldu.
ABD'nin Irak'tan çekilmesinden sonra daha da güçlenmeye başlayan ve ismini değiştiren DEAŞ, Irak ordusunun tek bir kurşun atmadan kaçtığı Musul'u Haziran 2014'te işgal ettiği. DEAŞ, sadece kenti işgal etmekle kalmadı, Irak ordusuna ait askeri depoları da ele geçirdi. Bu depolardan büyük bir orduya yetecek miktarda silah edinen teröristlerin kullandığı silahlarda ABD ve Batı menşeiliydi.
Irak ve Suriye havzasında Batılı ülkelerinin silahları ile terör estiren DEAŞ'ın bölgesel ve küresel bir tehdide dönüşmesinden sonra, uluslararası aktörlerin de temel hedefi 'DEAŞ ile mücadele' oldu. ABD liderliğinde DEAŞ ile mücadele için Uluslararası Koalisyon oluşturulurken, ABD için DEAŞ ile mücadelenin ana unsuru da bir diğer terör örgütü PKK/PYD oldu. Obama, ABD askerini yeniden savaşa göndermeyeceğini deklare ederken, ABD'de 'seküler bir güç' olarak tanımladığı PKK/PYD'yi silahlandırdı.
ABD
PKK/PYD
için büyük çaba sarfetti
Terör örgütü DEAŞ'ın kontrolünde bulunan Kobani'nin kurtarılması için PYD'yi kullanan uluslararası alanda PKK/PYD'nin meşru bir aktöre dönüşmesi için de büyük bir çaba harcadı. Terör örgütleri arasında ayrım yapan Batı, basın üzerinden de PKK/PYD ile ilgili pr çalışması başlattı. Batı basınına göre Türkiye'de kentlerde hendek kazan, sivil halkı katleden ve canlı bombalarla büyük bir yıkıma neden olan terör örgütü PKK/PYD, birer 'özgürlük savaşçısıydı.' Terör örgütü DEAŞ ile mücadelede büyük bir rol üstlenmiş ve seküler bir aktördü. DEAŞ ile mücadelede de en fazla organize olan örgüttü.
Batı basını uzun yıllar boyunca PKK/PYD'nin propagandasını yaparken, Batılı ülkeler de terör örgütü PKK/PYD'nin temsilcilerini ve üyelerini başkentlerinde ağırlıyordu. Obama'nın DEAŞ ile Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk ise Obama'nın talimatı ile birçok defa Suriye'ye gelerek Salih Müslim ve diğer PKK/PYD'li teröristlerle görüştü. ABD'nin PKK/PYD'li teröristleri eğitmek için bölgeye gönderdiği ABD'li askerler ise PKK/PYD saflarında fotoğraflarla görüntü veriyordu. Batının desteği ile Türkiye'nin güney sınırında bir terör koridorunun inşasına hız verildi.
Fransa'dan terör örgütüne diplomatik karşılama
Fransa Cumhurbaşkanı Hollande ise Elysee Sarayı'nda terör örgütü PKK/PYD temsilcilerine büyük bir diplomatik karşılama düzenledi. Avrupa Parlamentosu da terör örgütünün Avrupa sorumlularını ve PKK/PYD üyelerini parlamentolarında ağırladı. Bu dönemde Türkiye'ye dönük başlayan yoğun terör saldırılarının ana aktörü ise PKK/PYD olarak öne çıktı. PKK/PYD'li teröristlerle görüşmeden çıkan Batılı liderler ise, NATO müttefikleri Türkiye'ye yönelik saldırıları 'kınadıklarını' ve 'terörizm ile mücadelede' Türkiye'nin yanında olduklarının mesajını veriyordu. Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden teröristleri 'terör örgütleri listesine' aldıklarını ilan eden Batı, diğer taraftan terör mensuplarını parlamentolarında ağırladı.
Askeri üs:
ABD, terör örgütü PKK/PYD'nin kontrolünde bulunan Kobani'ye askeri üs kurmak için çalışmalara devam ediyor. İnşaatı devam eden üssün yakın zamanda kullanıma açılacağı belirtiliyor.