Arap dünyası 'İdlib katliamına' sessiz kaldı

Esed rejiminin Suriye'nin İdlib kentinde gerçekleştirdiği kimyasal saldırıya Arap dünyasının sessiz kalması dikkat çekiyor. Aralarında çocuklarında bulunduğu 100'ün üzerinde kişinin hayatını kaybettiği saldırı karşısından sessiz kalan Arap dünyasının tavrına tepki gösteren Suudi vaiz Selman el-Avde, Arap dünyasının saldırıları sadece izlediğini söyledi.

Yeni Şafak
Arap yetkililer İdlib'te gerçekleşen katliama sessiz kalan Arap dünyasına tepki gösterdi.

Arap dünyasının, İdlib'in Han Şeyhun beldesine Suriye rejimi tarafından düzenlenen ve aralarında onlarca çocuğun bulunduğu yaklaşık 100 sivilin ölümüyle sonuçlanan kimyasal silah saldırısı karşısındaki tepkisizliği dikkati çekti.

Arap ve İslam dünyasının tanınan vaizlerinden Suudi Arabistanlı Selman el-Avde, konuya dair yaptığı açıklamada, Arap dünyasının ve uluslararası toplumun, İdlib'deki katliama sessiz kaldığını belirtti.

Suudi Arabistanlı din adamı Avde, "Bu korkunç katliamın benzerleri ve daha kötüsü, Suriye'de geçtiğimiz yıllarda defalarca gerçekleşti. Başta Birleşmiş Milletler(BM) olmak üzere Arap dünyası ve diğer ülkeler sadece izlediler. Bazıları kınama yayınlamakla yetindi." dedi.

Katliamı gerçekleştirenlere yönelik caydırıcı bir yaptırım uygulanmaması durumunda, aynı kişilerin yeni katliamlar yapabileceğini savunan Avde, Arap halkının, sosyal medyada ve birçok ortamda tepkilerini dile getirdiğini ancak siyasetçilerin ve toplumun önde gelen isimlerinin sessiz kaldığını söyledi.

"Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır" "İdlib'de yaşanan katliama sessiz kalmak, bu katliama ortak olmaktır" ifadesini kullanan Avde sözlerini şöyle sürdürdü:

"Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Arap siyasetçiler, yazarlar, düşünürler, toplumun önde gelen isimleri, İdlib'de yaşanan katliama yüksek sesle karşı çıkmalı ve bu tepkilerin diri kalmasını sağlamalıdırlar. Tepkiler uzun süre devam etmelidir ki İran ve Rusya tarafından desteklenen bu katliamlar herkes tarafından bilinsin."

İdlib saldırısına en yüksek tepki Türkiye'denLübnanlı milletvekili Prof. Dr. İmad el-Hut da Arap halkının İdlib'de gerçekleşen saldırıya tepkili olduğunu ancak Suriye'de defalarca gerçekleşen bu saldırıların kanıksanması nedeniyle tepkilerin yüksek sesle dile getirilmediğini savundu.

Arap dünyasındaki farklı etnik kimlik ve düşüncedeki grupların, halkın ortak bir tepkiyi yüksek sesle dile getirmesine çoğu zaman engel olduğunu vurgulayan Hut, şunları söyledi:

"Arap dünyasının önde gelen isimleri bu katliama tepki göstermeli. Bazı Arap ülkeleri de yönetimleri nedeniyle yeterli tepkiyi göstermiyor. Örnek olarak Mısır'da, darbe ile yönetime gelen rejim, Suriye'de yaşanan katliamlara yönelik kendi tepkisizliğini halka aktarmaya çalışıyor. Bu çaba ile de kendi varlığını meşrulaştırmayı ve halka kabul ettirmeyi amaçlıyor."

İslam ülkeleri arasında en yüksek tepkiyi Türkiye'nin verdiğini aktaran Hut, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İdlib'deki katliam konusunda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i aramasının önemli olduğunu sözlerine ekledi.

"Han Şeyhun katliamı, rejimin işlediği katliamlar dizisinin bir parçasıdır"Dış müdahalelerin, Suriye'deki krizin artmasına neden olduğunu ifade eden gazeteci yazar Ali el-Emin ise özellikle "İran'ın Suriye politikası ve uygulamaları" nedeniyle bazı Arap ülkelerinin Suriye'ye olan ilgisinin azaldığını belirtti.

Arap dünyasının ve uluslararası toplumun sessizliğinin, Suriye'de işlenen insanlık suçlarının sıradan görülmesine neden olduğunu söyleyen Emin, "Esed rejimi ve müttefiklerinin umursamadan modern Arap tarihinde eşi görülmemiş şekilde yıkıma, tehcire ve iğrenç katliamlara imza atmasının sebebi belki de Arap dünyasının bu sessizliğidir." ifadelerini kullandı.

Emin, sözlerine şöyle tamamladı:

"Han Şeyhun katliamı Esed rejiminin işlemeye devam ettiği katliamlar dizisinin sadece bir parçasıdır. Burada üzücü olan ise Arapların gösterdiği tepkisizliktir. Arap dünyasının, bu suçu kınaması ve buna ilişkin açıklamaları yeterli değildir. Arap dünyasının, Suriye'de ve Arap bölgesinde bu tarz saldırıları durdurabilecek ortak bir güce ihtiyacı var. Bu güç ve birliktelik sağlanmadan, bu tür katliamlar durdurulamaz."