Siyaset Bilimci Finkelstein, Doğu Kudüs’ün Şeyh Cerrah mahallesinde Filistinli ailelerin evlerinden çıkarılması gerginliği ile başlayıp teravih namazında Mescid-i Aksa’nın İsrail polisi tarafından basılması ve ardından Gazze’ye yönelik saldırılarla ilgili gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HRW) 27 Nisan’da yayınladığı "Bir eşik asıldı: İsrailli yetkililer ile apartheid ve zulüm suçları" başlıklı raporuna atıfta bulunan Finkelstein, "Buna göre sahip olduğumuz birinci gerçek, İsrail sadece savaş suçları işlemiyor, insanlığa karşı suç işliyor ki bunlar uluslararası hukuka göre en iğrenç ve korkunç suçlar." diye konuştu.
Finkelstein, ikinci olarak, İsrail’in işgal altında tuttuğu Filistin topraklarından ayrılmayacağını defalarca beyan ettiğine ve uluslararası hukuka göre yasa dışı ilhak yaptığına işaret ederek şunları kaydetti:
"Eğer şu anki durum yasa dışı bir ilhaksa, İsraillilerin Doğu Kudüs'te hiçbir hakkı yoktur. Gazze'de hiçbir hakkı yoktur. Ve şunu vurgulayayım ki, kendilerini savunma hakları da yoktur. Sadece tek bir hakları vardır, bavullarını toplayıp (Filistin'den) ayrılma hakları."
"Filistinlilerin direnmek için her türlü hakkı var"
Doğu Kudüs’te ve Gazze’de son günlerde yaşanan olayların İsrail'in uzun vadeli, sistematik ve planlı girişiminin mikroskobik bir parçası olarak değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapan Finkelstein, Filistinlilerin topraklarının çalınması olayının İsrail’in kuruluş yıllarından daha geriye uzandığını belirtti.
Finkelstein, sözlerine şöyle devam etti:
"Süreç 1948'de sona ermedi. İsrail kurulduğunda, süreç devam etti. İsrail’in sistematik, yöntemli şekilde el koyma ve hırsızlığı gün be gün hala devam ediyor. Buna gerçek ifadeyle 'Filistin topraklarının çalınması' diyelim. Ve şimdi gördüğünüz şey, gerçekten de bu sistematik, metodik hırsızlık ve Filistin topraklarının soygununun bir mikrokozmosudur."
Uluslararası hukuk ve İsrail’in insanlık dışı eylemleri dikkate alındığında Filistinlilerin hırsız devlete karşı topraklarını savunmak için her türlü yolu kullanma hakkına sahip olduğunu vurgulayan Finkelstein, "Eğer bu ifade yerindeyse, yurttaşlarınız bu toprak soyguncuları ve toprak hırsızları tarafından saldırıya uğruyorsa, buna direnmek için her türlü hakkınız var." diye konuştu.
Finkelstein, Gazze'deki Filistinlilerin Doğu Kudüs'tekilere destek olmak istemesi üzerine de şunları kaydetti:
"Unutma, Gazze nedir? Gazze’nin yüzde 70’i mülteci ve mülteci soyundan geliyor. Bu nedenle kalplerinde ve ruhlarında Doğu Kudüs'e ne olduğunu anlıyorlar. Çünkü 73 yıl önce onlara da aynı şey oldu. Evlerinden çıkarıldılar, uluslararası hukukun dilini kullanırsak, zorla yurtlarından tahliye edildiler. Onlar Kudüs’e bakınca, 73 yıl önce başlarına gelenleri ve sonrasını, yani mülteci hallerini görüyorlar. Öyleyse bana, Doğu Kudüs’te yurttaşları Filistinlilerin başına bunlar geldiğinde dayanışma için hiçbir hakları olmadığını, mülteci olacak bu kişilerin yanında direnmeye hakları olmadığını mı söyleyeceksin? Hayır!"
"Bu devlet çok ileri gitti"
İsrail'e karşı "Yeter artık!" şeklinde öfkesini dile getiren Finkelstein, İsrail’in Filistin topraklarına diktiği, tek amacının insanları ve toprakları birbirinden ayırmak olan sözde güvenlik duvarına da "Bunların modern dünyada hala devam ettiğine inanmak gerçekten zor." sözleriyle tepki gösterdi.
Finkelstein, "Bu duvarı New York şehrine diktiğinizi, siyahi birçok insanın yaşadığı Harlem’i ayırdığını ama Central Park’ta boş toprak olduğu için tuttuğunuzu hayal edin. (Filistin topraklarında) bu duvarın dikilmesinin bir tek amacı var, diğer halk dışında Yahudi çoğunluğu ve bütün toprakları ellerinde tutmak istiyorlar. Bu, İsrail'in hikayesidir." dedi.
İsrail için "Bu devlet çok ileri gitti. Uçuk ve çılgın bir devlet haline geldi." yorumunu yapan Finkelstein, önceki gün sosyal medyaya yansıyan Mescid-i Aksa avlusunda çıkan yangına karşı sevinçten dans eden İsraillilerin görüntüsü konusunda da şu değerlendirmede bulundu:
"İşte İsrail’in nüfusu bu. Beğen veya beğenme. Bana bunların bir avuç fanatik olduğunu, bir grup deli olduğunu söylemeyin. Hayır. Youtube’ta canlı gördünüz. Bu İsrail’dir, gerçek İsrail. Kundakçı, toprak hırsızları, toprak soyguncuları ve Yahudi üstünlükçüleri. Bunlar benim sözlerim değil, İsrail ve işgal altındaki Filistin’de bulunan ana insan hakları örgütünün birkaç hafta önce yayınladığı raporundan."
Biden yönetiminin tepkisi diğerlerinden farksız
İsrail’in Ürdün nehrinden Akdeniz’e kadar Yahudi üstünlüğünü kurmayı hedefleyen "apartheid" bir devlet olduğunu söyleyen Finkelstein, son şiddet olaylarına karşı ABD’de Joe Biden yönetiminin tepkisinin ise diğerlerinden farksız olduğunu kaydetti.
Finkelstein, "Benim tahminim, (eski ABD Başkanı Donald) Trump yönetiminden farklı olarak, belki ateşe gazyağı dökmüyorlar. Muhtemelen sessizce İsraillilere o aileleri Şeyh Cerrah’tan tahliye etmemelerini söylüyorlar." görüşünü paylaştı.
Trump yönetimi sırasında gündeme gelen sözde barış sürecinin artık resmen öldüğünü düşündüğünü belirten Finkelstein, "Yeni bir geçiş dönemindeyiz. Ve şimdi en önemli şey, Filistinliler arasında güvenilir bir liderliğin, güvenilir bir örgütün ortaya çıkmasını umut etmek, bunların bir dizi ciddi talebe çözüm getirmesine dua etmek ve bunların ne olduğunu göreceğiz." dedi.
Finkelstein, İsrail’in hedeflediği, Filistin’de bütün topraklara el koyarak Yahudi çoğunluklu bir devlet kurma arzusunun uluslararası hukukla bağdaştırılamaz ve kabul edilemez olduğunu vurgulayarak sözlerini noktaladı.