Fransa, Belçika, Avusturya, Hollanda ve İsviçre başta olmak üzere Avrupa'nın dört bir yanında yaşayan Türkler, Darbeye Karşı Demokrasi Mitingi için Almanya'nın Köln kentinde bir araya geldi. Darbeye Karşı Demokrasi Platformu'nun organize ettiği miting Köln'deki Deutzer Werft meydanında düzenlendi. İstiklal Marşı ve Alman Milli Marşı'nın okunmasıyla başlayan mitingde 15 Temmuz'daki darbe girişiminde şehit olanların yanı sıra Paris ve Münih'teki saldırılarda hayatını kaybedenler için saygı duruşunda bulunuldu.Yaklaşık 100 derneğin destek verdiği mitingde Almanca ve Türkçe ortak bildiri sunuldu, Türk, Alman ve Avrupa Birliği bayrakları dalgalandı. Mitinge eş zamanlı olarak, aşırı sağcı Pro NRW ve faşizm karşıtı aşırı sol gruplar da protesto gösterilerinde bulundu. Küçük bir kalabalıktan oluşan aşırı sağcı Pro NRW göstericileri, “Türkler Erdoğan için gösterilerini Ankara'da yapabilirler. Burası Alman toprağı öyle de kalacak” açıklamasını yaptı.
Skandal engel
Türkiye'de 15 Temmuz gecesi FETÖ darbe girşiminin püskürtmesini ve halkın demokrasiye sahip çıkmasını hazmedemeyen Batı, Avrupa ülkelerinde yaşayan Türklerin demokrasi sevincini baltalamaya çalışıyor. Verilen demorkasi mücadelesini görmezden gelerek çeşitli medya araçları ile ikiyüzlülüğünü göstermekten geri durmayan Batı anayasal hakları çiğneyerek Avrupa'da yaşayan Türklerin protesto haklarına müdahale ediyor. Çifte vatandaşlık sahibi Türklere küstahça “seçiminizi yapın” resti çeken Almanya “Darbeye Karşı Demokrasi Mitingi”ne Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın telekonferans yöntemiyle bağlanıp halka hitap etmesini engelledi.
Hukuksuz karar
Köln polisinin güvenlik gerekçesiyle Erdoğan'ın konuşmasına izin vermemesi üzerine, platform önce yerel mahkemeye, ret cevabı alınca da bir üst mahkemeye başvurdu. Üst mahkeme de, polis lehine karar verince, karar gün içinde Anayasa Mahkemesine taşındı. Almanya Anayasa Mahkemesi Köln polisini haklı bularak, daha önce verilen mahkeme kararlarını onadı.
Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD) Genel Başkanı Zafer Sırakaya, “Hukuk açısından bu kararın kabul edilebilir bir tarafı yok. Siyasi bir karar olduğu çok net. Demokrasilerde insanların fikirlerini ve düşüncelerini iletmemeleri veya buna imkan sağlanmaması manidar bir tutum.” dedi.
Düşmanlık göstergesi
Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Erdoğan'ın telekonferans yöntemiyle bağlanıp halka hitap etmesinin engellenmesini "ifade özgürlüğünden ve demokrasiden sapma" olarak değerlendirdi. Viyana havalimanındaki yazı hakkında da açıklama yapan Çelik "Skandal yazı da düpedüz bir düşmanlık göstergesidir" ifadelerini kullandı. Almanya 2011 yılında düzenlenen bir PKK mitingine Murat Karayılan'ın videokonferans yöntemiyle bağlanmasına göz yummuştu.