75 yıllık zulüm, gözyaşı ve direniş

14 Mayıs 1948’de Batı’nın himayesinde kurulan İsrail, işgal ettiği Filistin topraklarına 75 yıldır kan ve zulüm getirdi. Filistinliler o günü Nekbe “Felaket” Günü olarak anıyor. İsrailli teröristler bu tarihten kısa süre önce 9 Nisan’da Deir Yasin köyünü basarak 254 Filistinliyi katletmişti. Devam eden katliamlarla BM’ye göre 726 bin Filistinli göç etmek zorunda kaldı. O gün bugündür katliamlar, zorunlu göçler ve ‘İntifada’ var.

Arşiv.

BALFOUR DEKLARASYONU

25 Nisan 1920’de alınan Milletler Cemiyeti kararıyla, İngiltere’ye, bölgenin manda idaresi için yetki verildi. 1917’de, İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur Balfour, Filistin’de Yahudi halkları için bir vatan kurulması sözü verdi. Bu vaat, Siyonistlerin önderlerinden Lord Rothschild’e gönderilen mektupta yer alıyordu. Bu mektup Balfour Deklarasyonu olarak anılıyor.

NEKBE VE DEİR YASİN KATLİAMI

Sorunu çözemeyen İngiliz yönetimi 1948’de ülkeyi terk etti. Yahudi liderler İsrail devletinin kurulduğunu ilan etti. Karar, son İngiliz birliklerinin bölgeyi terk ettiği 15 Mayıs’ta yürürlüğe girdi. İsrail Devleti, 2 bin yıldır kurulan ilk Yahudi devletiydi. Filistinliler, 15 Mayıs’ı “El Nakba” diye anarlar, yani “Felaket” günü. Irgun ve Lehi örgütlerinin militanları, 9 Nisan’da Kudüs yakınlarındaki Deir Yasin köyünde 254 Filistinli’yi katletti. BM’ye göre 726 bin Filistinli göç etmek zorunda kaldı. Bu dönemde 675 köy ve kasabadan oluşan Filistinli yerleşim yerleri ortadan kaldırıldı.

6 GÜN SAVAŞLARI

İşgalci güç İsrail ve Arap komşuları arasında artan gerginlik, 5 Haziran 1967’de başlayan 6 Gün Savaşları’na yol açtı. Orta Doğu anlaşmazlığının çehresi bu altı günde değişti. İsrail, Mısır’dan Gazze ve Sina Yarımadası’nı, Suriye’den de Golan Tepeleri’ni işgal etti. Ürdün güçlerini de Batı Şeria ile Doğu Kudüs’ten çıkardı. BM Güvenlik Konseyi, 242 sayılı kararı aldı. Kararda, savaşla toprak kazanımı reddediliyor, son çarpışmalarda ele geçirdiği yerlerden İsrail’in çekilmesi isteniyordu. BM’ye göre, bu savaşta 500 bin Filistinli daha mülteci haline geldi. Yeni oluşturulan yerleşim yerlerinde ise yaklaşık 650 bin Yahudi işgalci iskân edildi.

1973 YOM KİPPUR SAVAŞI

Yom Kippur, yani “Kefaret Günü”, Yahudilerin en önemli dini bayramı. 1967’deki savaşta kaybettikleri toprakları diplomatik yollardan geri alamayan Mısır ve Suriye, 1973’teki Yom Kippur bayramı sırasında İsrail’e karşı taarruza girişti. Başlangıçta Mısır ve Suriye, Sina ve Golan Tepeleri’nde ilerleme kaydettiler. Üç hafta süren çarpışmalar sonunda ABD’nin İsrail’e desteğiyle bu durum değişti. İsrail neticede bazı yerlerde 1967’deki ateşkes hattının da ötesine geçti. Gerçi sonradan bu toprakları bıraktılar. Mısır’da da, İsrail güçleri toprak kazandılar, Süveyş Kanalı’nın batı yakasına geçtiler.

1977 MISIR İLE BARIŞ ANLAŞMASI

Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat 19 Kasım 1977’de İsrail’e uçup Knesset’te, yani parlamentoda konuşma yapınca dünya şaşkına döndü. İsrail’i tanıyan ilk Arap lider Sedat oldu. Mısır ve İsrail, 1978’de Camp David anlaşmalarını imzaladı. Metinde Orta Doğu’da barışın çerçevesi çiziliyordu ve buna Filistinlilere sınırlı özerklik verilmesi de dahildi. Sina yarımadası Mısır’a geri verildi. İsrail’le kendi başına pazarlığa giriştiği için Mısır, Arap devletleri tarafından boykota uğradı. Enver Sedat 1981’de kendi ordusundaki unsurlar tarafından suikastla öldürüldü.

SABRA VE ŞATİLLA KATLİAMI

Lübnan işgali, Ebu Nidal örgütünün İsrail’in Londra büyükelçisine suikast girişimi üzerine başladı. Yapılan ateşkes anlaşması uyarınca FKÖ milisleri çekilince, Filistin mülteci kampları savunmasız kalmıştı. İsrail güçleri 14 Eylül’de Beyrut etrafında birikirken, Hıristiyan Falanj milislerin lideri Beşir Cemayel, başkentteki karargahında bir bombanın patlamasıyla öldü. Ertesi gün işgalci İsrail güçleri Batı Beyrut’a girdi. 16 Eylül’den 18 Eylül’e kadar, İsrail’le ittifak yapan Falanjistler, Sabra ve Şatilla kamplarında yüzlerce Filistinliyi katletti.

BİRİNCİ İNTİFADA

İsrail işgaline karşı intifada, yani kitlesel ayaklanma Gazze Şeridi’nde başladı, kısa sürede Batı Şeria’ya yayıldı. İşgalci güce ait bir aracın dört Filistinli’ye çarpıp öldürmesi, ayaklanmayı ateşledi. Protestolar, sivil itaatsizlik şekline büründü. Genel grevler düzenlendi. Ağır silahlı birliklere taş atan Filistinlilere İsrail güçleri karşılık verdi; çok sayıda Filistinli sivil yaşamını yitirdi. 1993’e kadar süren protestolarda 1087 Filistinli sivil şehit oldu.

1991 MADRİD ZİRVESİ

ABD yönetimi Orta Doğu’da barış arayışına ağırlık verdi. ABD Dışişleri Bakanı James Baker’ın defalarca yaptığı ziyaretler, Madrid’de bir uluslararası zirve toplanmasına zemin hazırladı. Suriye katılmayı kabul etti; umudu, Golan Tepeleri’ni geri alacak müzakerelere girmekti. Ürdün de daveti kabul etti. Ancak İsrail’deki muhafazakar Başbakan Yitzak Şamir, FKÖ ile doğrudan muhatap olmak istemiyordu ve bu yüzden önde gelen Filistinli simalardan oluşan bir Filistin-Ürdün heyeti oluşturuldu.

OSLO BARIŞ SÜRECİ

Haziran 1992’de İsrail’de sol kanadın, yani İşçi Partisi’nin iktidara gelmesi çok kuvvetli bir barış sürecini başlattı. Sertlik yanlısı olarak gösterilen Başbakan Yitzak Rabin ile “güvercin” olarak gösterilen Şimon Peres ve Yosi Beilin, İsrail tarafında yer aldı. Washington’daki ikili görüşmelerden sonuç alınamayacağı anlaşılınca gizli Oslo kulvarı 20 Ocak 1993’te açıldı. Filistinliler işgal topraklarından aşamalı çekilmeye başlaması karşılığında İsrail devletini tanımayı kabul ediyordu. Görüşmeler İlkeler Deklarasyonu’nu getirdi. Bu belge Washington’da imzalanırken, Arafat ile Rabin arasındaki tarihi tokalaşmayı 400 milyon insan canlı izledi. 1994’de ise Filistin yönetimi resmen kuruldu.

İKİNCİ OSLO VE RABİN SUİKASTI

Filistin yönetimi, Gazze Şeridi’ndeki ilk yılında zorluklarla boğuştu. Filistinli militanların bombalı eylemlerinde onlarca İsrailli öldü. İsrail özerk yönetimin topraklarına giriş çıkışları engelliyor; militanlara suikastlar düzenliyordu. Yeni yerleşim inşaatları da durmadı. 24 Eylül’de 2. Oslo diye anılan anlaşma Mısır’ın Taba şehrinde ve Washington’da ayrı törenlerle imzalandı. İsrailli dinciler ise ‘’Yahudi toprağının’’ teslim edilmesine öfkeliydi. Öfke ve tahrik içeren bir kampanyaya hedef olan Başbakan Yitzak Rabin, bugün temsilcileri İsrail hükümetinde bulunan bir aşırı dinci akıma mensup Yahudi tarafından 4 Kasım 1995’de öldürüldü.

İKİNCİ İNTİFADA

Muhalefetteki Likud Partisi’nin Netanyahu’dan sonraki lideri, yılların sağcı politikacısı Ariel Şaron, Mescid-i Aksa’nın bulunduğu kompleksi ziyaret etti. Bunun çok tahrik edici bir hareket olduğu söylendi. Filistinliler bu ziyareti protesto için gösterilere başladı. Ve gösteriler El Aksa intifadası diye anılan ayaklanmaya dönüştü. 5 yıl süren ikinci intifada sırasında 4 bin 412 Filistinli hayatını kaybetti, 48 bin 322 Filistinli yaralandı. Aynı zamanda 1069 İsrailli öldü, 4 bin 500 İsrailli de yaralandı. 5 sene süren ayaklanma Hamas’ın yükselişine zemin hazırladı. İşgalci gücün açtığı ateş sonucu babasının kollarında şehit düşen Muhammed Durra, 2. İntifada’nın sembolü oldu.

AÇIK HAVA HAPİSHANESİ GAZZE

Filistin’de 2006’da yapılan seçimleri Hamas’ın kazanmasının ardından Tel Aviv yönetiminin gayrimeşru ablukası altında ezilen Gazze, son 17 yılda 5 büyük İsrail saldırısının hedefi oldu. 2005 yılından bu yana kara, deniz ve hava ablukası altında. Dünyanın ‘en büyük açık cezaevi’ olarak nitelendirilen Gazze’nin kuzey ve doğusunda İsrail, güneyinde Mısır, doğusunda ise Akdeniz bulunuyor.41 kilometre uzunluğunda, 10 kilometre genişliğindeki bu bölgede 2 milyondan fazla kişi yaşıyor. Gazze, uzun yıllardır İsrail’in hem ablukasına hem de saldırılarına direnmeye çalışıyor. Halihazırda güneyde Mısır’a açılan Refah Sınır Kapısı hariç, Gazze Şeridi’ne karadan girişlerin büyük bir bölümü, hava sahasının kontrolü de dahil, tamamen İsrail’in elinde bulunuyor. Denizde ise küçük bir açıklık dışındaki alanları kontrol ediyor.

2008: Dökme Kurşun Operasyonu

İsrail, Gazze Şeridi’ne, 27 Aralık 2008’de başlattığı ve 18 Ocak 2009’da sonlanan saldırılarına ‘Dökme Kurşun Operasyonu’ ismini verdi. Kanlı savaşın ilk gününde İsrail 80 uçakla Gazze Şeridi’ne hava saldırıları düzenledi. Saldırılarda 1133 Filistinli sivil öldü, 4580 Filistinli yaralandı.

Peş peşe saldırılar

İsrail ordusu 14 Kasım 2012’de Gazze’ye “Bulut Sütunu” adını verdiği bir askeri operasyon başlattı. Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail saldırılarında 42’si çocuk, 11’i kadın 162 Filistinli’nin öldüğünü, bin 300 Filistinli’nin yaralandığını açıklarken, İsrail basını 20 İsrailli’nin öldüğünü, 625 İsrailli’nin yaralandığını duyurdu. 2014’de düzenlediği Koruyucu Hat Operasyonu’nda 2 bin 158 Filistinli hayatını kaybetti, 11 binden fazla kişi de yaralandı. 2022’deki 3 günlük Şafak Operasyonu’nda da 50 Filistinli öldü.

ABD’DEN KUDÜS PROVOKASYONU

Eski ABD Başkanı Trump, “İsrail’in başkenti olarak Kudüs’ü tanıdıklarını” belirterek, ABD Büyükelçiliği’ni Tel Aviv’den Kudüs’e taşıdı. Trump ayrıca, işgal altındaki Suriye toprağı Golan Tepeleri’nde İsrail ilhakını da tanıdı.İsrail’in Filistinlilere yönelik ihlalleri, yaptırımları, kullandığı orantısız güç, yerleşimci şiddeti 2021’de artarak devam etti. İşgalci gücün mayıs ayında Şeyh Cerrah Mahallesi’ndeki Filistinlileri yasa dışı tahliye girişimi bölgede gerilimin fitilini ateşledi. İsrail polisinin ramazan ayında Mescid-i Aksa’daki Filistinlilere saldırması olayları büyüttü. Hamas, İsrail’in Mescid-i Aksa’daki ihlalleri ve Filistinlilere saldırılarına füze atarak karşılık verdi. Birleşmiş Milletler (BM) İnsani İşler Koordinatörlüğünün (OCHA) açıkladığı verilere göre, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında 2021 yılında 249 Filistinli hayatını kaybederken bu rakam işgal altındaki Doğu Kudüs ve Batı Şeria’nın da katılmasıyla 324’e yükseldi. İsrail-Filistin çatışması sonucu bazıları yerleşimci 14 İsrailli öldü, yaklaşık 900 İsrailli yaralandı.

BATI ŞERİA VE MESCİD-İ AKSA BASKINLARI

Aralık 2022’de yeniden başbakanlığa seçilen Likud partisi lideri Binyamin Netanyahu, ülke tarihinin en ırkçı hükümeti olarak lanse edilen “aşırı sağcı” hükümeti kurdu. Koalisyon partilerinden Otzma Yehudit (Yahudi Gücü) partisi lideri Itamar Ben-Gvir, “Araplara ölüm” sloganlarıyla yürüyüşler düzenledi. Ben Gvir’în polis güvenliğinde Mescid-i Aksa’ya düzenlediği baskınlar, tansiyonun yükselmesine neden oldu. Binyamin Netanyahu liderliğinde kurulan aşırı sağcı koalisyon, Filistinlilere yönelik sert politikalar uygulanması kararı aldı. 2023’de İsrail güçleri Batı Şeria’ya büyük çaplı baskınlar düzenledi ve 9 ayda 200’den fazla kişi bu baskınlar sırasında şehit oldu. 900’den fazla kişi tutuklandı.

AKSA OPERASYONU

Ekim ayında İsrail zulmüne karşı Hamas “Aksa Tufanı Operasyonu”nu başlattı. Hamasa’a bağlı birlikler kısa zamanda onlarca bölgeyi ele geçirdi.

YERLEŞİMCİ TERÖRÜ ZİRVEDE

İsrail’in durdurmayı vadettiği ama birer işgal üssü olarak kullandığı yasa dışı yerleşim faaliyetleri 2012’den beri en yüksek seviyede. Peace Now verilerine göre Batı Şeria’daki yerleşimci sayısı 506 bine, Doğu Kudüs’te de 230 bine ulaştı. İsrail, Filistin topraklarına Yahudi yerleşimcileri yerleştirerek işgal planlarını sağlama almaya çalışıyor. İşgalci gücün silahlandırdığı yerleşimciler, İsrail ordusu koruması altında Filistinlilerin arazilerine el koyuyor, mallarını yağmalıyor. Duruma dayanamayan Filistinliler, ya tepki gösterip tutuklanıyor ya da göç etmek zorunda kalıyor. İsrail hükümeti, 2012’de 7 bin 325, 2013’te 5 bin 749, 2014’te 2 bin 472, 2015’te 1245, 2016’da 2 bin 292 ve 2017’da 6 bin 742, 2018’de 5 bin 618, 2019’da 8 bin 457, 2020’de 12 bin 159, 2021’de 3 bin 645 ve 2022’de 4 bin 427 konutluk yerleşim birimine onay verdi. Son olarak, faşist ve ırkçı yerleşimci teröristleri temsilen İsrail hükümetinde kritik bakanlıklara iki radikal isim atanması bölgede gerilimin ve şiddetin artmasına sebep oldu.

DÜNYA
Gazze'deki Sağlık Bakanlığından salgın hastalık uyarısı: Sular kirli olarak dağıtılıyor

DÜNYA
ABD İsrail'e 'danışman' kılıfıyla 2 bin 'seçilmiş asker' yolluyor

DÜNYA
Dünyaca ünlü model Bella Hadid: Netanyahu yeni Hitler!