Hükümetin 15 yıllık dönemde en önemli başarısı 2002'de yüzde 30'a dayanan enflasyonu yüzde 9'lara indirmesi oldu. Bu kadar konuşulan enflasyonla ilgili vatandaşın da merakı enflasyonun ne olduğu, getiri ya da götürülerinin olup olmadığı, son 20 yıllık enflasyon rakamları yönünde oldu. İşte enflasyonla ilgili en merak edilen noktalar.
Enflasyon nedir?
İktisat okuyan her öğrencinin enflasyonla ilgili öğrendiği, M. Friedman’ın "Enflasyon her durumda ve her zaman parasal bir olgudur" cümlesidir. Bunu doğrular nitelikte de enflasyon mal, ürün ya da hizmetlerin fiyatlarının etkili bir biçimde devamlı yükselmesi, milli paranın sürekli değer kaybetmesi ve böylece vatandaşların satın alma gücünü yitirmesi anlamına geliyor. Yani Friedman’ın cümlesinin ne kadar haklı olduğu enflasyonun tanımından da görülebiliyor.
Enflasyon, fiyatlar genel düzeyindeki devamlı bir artış sürecinin yanında paranın değerindeki sürekli bir düşmeyi de ifade ediyor. Yüksek enflasyon ekonominin sorunlarının artmasına ve ekonominin bozulmasına neden olabiliyor. Aynı şekilde düşük enflasyon ekonominin düzelmesi anlamına geliyor.
Enflasyonun türleri
- Talep enflasyonu: Daha fazla mal ve hizmet talep edilmesine ve fiyatların artmasına talep enflasyonu deniyor. Buna bir örnek vermek gerekirse, domates yaz mevsiminde tezgahlarda yerini bulur. Vatandaşlar da mevsiminde ürün tüketebilmek için çok yoğun talep oluşturursa, domatesin fiyatı artar. Burada bir talep enflasyonu oluşur. Veya yaz tatilinde, bayram tatillerinde birçok kişi tatile ya da memleketine gitmek ister. Bu süreçte uçak ve otobüs biletleri yüksek talep görür. Bu durumda bilet fiyatları yükselir. Bu da bir talep enflasyonudur. Bunlar gibi üretilen mal ve hizmetler, tüketici talebini karşılayamadığı zaman talep artışından dolayı fiyatlar artar. Talep enflasyonu üretimi artırıcı tedbirler veya toplam talebi azaltıcı tedbirler alınarak çözümlenebilir.
- Maliyet enflasyonu: Herhangi bir nedenle üretimde kullanılan kaynakların fiyat artışları, üretim maliyetlerinin yükselmesine, maliyetlerin artması ürün fiyatlarında artışa neden olur. Bu da maliyet enflasyonunu oluşturur. Örneğin, domates üretilen bir yerde o yıl çok yağmur yağmıştır. Domatesler de bundan etkilenmiştir. Çiftçinin belki de bu domatesleri yeniden ekmesi, yeniden topraktan oluşmasını bekler. Bunu yaparken de ekstra malzemeler kullanabilir. İşte bu durumda domatesin üretim maliyeti yükselir, çiftçinin, satış rakamı da artmış olur. Mayıs döneminde domates sezonu açıldığında fiyatının 12 liraya kadar çıktığına şahit olduk. Domatesin fiyat yükselişinin sebebini sorduğumuz tarım uzmanı Ali Ekber Yıldırım, "O dönemde sera ile tarla domatesi arasında bir geçiş dönemi yaşandı. Her yıl bu dönemde fiyatlar yükselir. Tarla domatesi daha çıkmamış oluyor. Serada da yeterince üretim olmuyor. Mayıs’ın ikinci yarısından itibaren tarla domatesi çıkmaya başlar. Fiyatlar ucuzlar" diyor.
Bu da maliyet enflasyonuna bir örnek olabilir.
Fiyat artışları toplam talebin azalmasına neden olur. Talep düşüşü piyasalarda durgunluğu getirir. Maliyet enflasyonu genellikle ithalatı yüksek ülkelerde görülür.
TÜFE ve ÜFE nedir?
Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE), gıda, ulaşım, konaklama, sağlık ve haberleşme gibi malları ve hizmetleri içeren bir tüketici sepetindeki fiyat değişimlerini ölçen endeks anlamında. Önceden belirlenmiş ürün sepetindeki her bir ürün için fiyat değişiklikleri ve ortalamaları hesaplanır. Yani TÜFE,
daha önce satın alınmış bir malın - hizmetin , daha sonra ki bir tarihteki fiyatı ile karşılaştırılmasına yarar. Örneğin domatesin 7 Ağustos'taki fiyatı 8 liraysa, 7 Eylül'deki fiyatı ile karşılaştırılır ve ortalaması hesaplanır.
Üretici Fiyatları Endeksinin kısaltması olan ÜFE, toptan satış fiyatlarındaki değişimleri aylık olarak ölçen göstergedir. Belli bir dönem içinde üretime söz konusu olan ve yurt içinde satışa sunulan malların, üretici fiyat değişimlerini gösterir. Domates üretiminin maliyeti 7 Ağustos'ta 3 liraysa, 7 Eylül'de üretim maliyetine tekrar bakılır ve ÜFE hesaplanır. ÜFE verilerinde yaşanan artış, hisse senedi ve tahvil piyasalarında düşüşe neden olur. Çünkü ÜFE ile faiz oranları birbirine çoğu zaman eş yönlüdür. Bu nedenle faiz oranlarının artması, doların değer kazanacağına işaret eder.
Enflasyonun sonuçları
Hızlı gerçekleşen fiyat artışları tüketiciyi ihtiyaçlarını karşılamaktan, üreticiyi de elde edeceği kazançtan mahrum etmektedir. Tüketicinin alacağı ürün fiyatları artarken, geliri düşer. Örneğin bir kişi, aylık bin 500 lira maaş alıyordur. Bu maaşla ev kirası olarak 500 lira ödüyordur. Kişinin elinde kirayı ödeyince bin lira kalır. Faturalarla, vergilerle birlikte 500 lira daha harcasa elinde toplam 500 lira kalır. 500 lira mutfak masrafı için kenara ayırmış olabilir. Bu kişi her hafta 2 kilo domates yese, domatesin kilosu da 3 lira olsa her hafta domatese 6 lira harcar. Bu da ayda 24 lira eder. Ama domatesin fiyatı artıp kilosu 8 liraya çıkarsa bu kişi ayda 64 lira domatese ödemek zorunda kalır. Dolayısıyla bu kişi domatesi haftada bir kiloya indirir ya da hiç almaz. Bu durumda tüketici ihtiyacını karşılayamaz, üreten kişi de elindeki ürünü satamadığı için para kazanamaz. Bu da enflasyonun olumsuz bir sonucu olur.
Tüketicinin görevleri
- Gelir ve gider dengesi sağlanmalı, aşırı ve gösterişe yönelik tüketime gidilmemeli. (Bir kişi bin 500 lira maaş alıyorsa, kredi kartı varsa 2 bin liralık harcama yapmamalı.)
- Bilinçli tüketici olmalı, doğru ve verimli alış veriş kurallarına uyulmalı (Evde ihtiyaç olan şeyler alınmalı. Bebek olmayan eve bebek maması alınması doğru ve verimli bir alışveriş olmayabilir. Veya 200 ml kutu sütler 1,5 lira olsa. 6 tanesi bir kilo 200 gram eder, fiyatı da 9 lira eder. Ama bir kiloluk kutu süt 2 liraysa bir litrelik sütü almak daha makul olabilir. )
- Tasarruflarını artırmaya çalışmalı (Hemen hemen herkes bunu uygulamalı. Örneğin her gün bir çay bahçesine gidip, 3 liraya bir çay içen bir kişi düşünelim. Dışarıda günde 4 çay tüketse 12 lira eder. Haftada çay masrafı 84 liraya çıkar. Bu da aylık 336 liraya denk gelir. Her gün değil de haftada 2 gün çay içse ayda 96 liraya denk gelir. Bu kişi sadece çaydan 240 lira tasarruf eder.)
Enflasyonun etkileri
- Satın alma gücünde zayıflamalar meydana gelir. (Tüketici ihtiyacını karşılayamaz, hayat standartı düşer. Her zaman A marka ürünlerden Ayşe Teyze, fiyat yüksekliğinden dolayı sevdiği ürünü alamaz)
- Enflasyondan genellikle dar ve sabit gelirliler zarar görür. Çünkü gelirlerinin yükselen fiyat düzeyine intibak etmesi zordur. Bir kilo kıyma alan Ahmet Ağabey, kıymanın kilosu yükselince onu alamaz. Buna karşılık enflasyon borçlular için avantajlıdır. Çünkü paranın değeri düştüğü için borçlarını daha kolaylıkla ödeyebilirler.
- Enflasyon devam ettiği sürece herkes değeri günden güne düşmekte olan parayı elden çıkarmak ister. (Hanımlar milli para birimiyle gün yapmak yerine, dolar ya da altın günü yapar ki paranın değeri düştüğü için bu ürünler daha ucuzdur) Bunun için çeşitli yollarla yatırımlara aşırı bir talep olur. Bu da paranın tedavül sürati arttırarak para değerinin düşmesine sebep olur.
- Enflasyon, dış ödemeler dengesini de sarsar. Sermayeler; para değerinin sağlam olduğu para birimlerine yönelir. (Milli para değil döviz tercih edilir)
- Paranın değeri düştüğü için borçlarını daha kolaylıkla ödeyebilen borçlular şanslıdır. (100 dolar borcu olan vatandaş, bugün 352 liradan borcunu ödeyebilir ama bir ay sonra dolar düşüp, doların TL karşılığı 322 lira olursa borçlu borcunu kolay öder- 30 lira da cebine kalır) Bu konuda en çok yaralananlar alacaklılardır. Çünkü alacaklarını bir nebze de olsa tahsil etmiş olurlar.
Yıllara göre enflasyon
Üç haneli dönemleri yaşayan Türkiye, 2002'den sonraki dönemde tek haneli enflasyon dönemine girdi. Görevi 2002 sonunda devralan hükümetin, ilk önem verdiği konu enflasyonun düşürülmesi; emeklinin memurun ve işçinin enflasyona ezdirilmemesiydi. Yıllara göre, rakamlara bakıldığında bu yönde bir politika izlendiğini görebilirsiniz.
Enflasyon yüzde 5 olur mu?
Türkiye'nin 30-40 yıl boyunca çift haneli, zaman zaman üç haneli enflasyon dönemlerini yaşadığını anlatan Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, "Enflasyon gelecek sene yüzde 7'nin altına inene kadar, sonraki dönemde yüzde 5-7 aralığıyla tutarlı olacak şekilde devam ettirilecek. Gıda Komitesinde çok ciddi çalışmalar yaptık, kararlar aldık ve uygulamaya koyduk. Gıda fiyatlarındaki gerek volatilite (bir yatırım aracının fiyatındaki değişim) olsun, gerekse gıdanın katkısı anlamında son dönemdeki yaş meyve sebze kaynaklı bir şok olsun, bunlar hakikaten önemli risk alanları ve bizim çözüm üretmemiz gereken alanlar" diyor.
Temmuz'da tek hanede
Yıllık enflasyon temmuz ayında yüzde 10.9'dan yüzde 9.79 seviyesine indi. Böylece yıllık TÜFE, 6 ay sonra yeniden tek haneyi görmüş oldu.
Enflasyon için ne yapılmalı?
Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Başdanışmanı ve Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Hatice Karahan manşet enflasyonun Temmuz’da yeniden tek haneye gerilediğini yine de Merkez Bankası’nın para politikasındaki sıkı duruşu koruması gerektiğini söylemişti. Karahan, 4 Ağustos 2017 tarihli Yeni Şafak Gazetesi'nde de enflasyon için "Gıda fiyatları, frene bassa da halen çözülmeyi bekleyen başlı başına bir sorun olarak önümüzde durmayı sürdürüyor ki bu hafta TCMB’nin yayımladığı Enflasyon Raporu’nda da belirtildiği gibi, bu alandaki mücadelede çok araçlı bir tedbir setine ihtiyacımız var" şeklinde yazmıştı.