Türkiye'de teknik direktör sorunu: Neden hep aynı isimler gündeme geliyor?

Türkiye’de bir takımda hoca ayrılığı yaşandığı zaman, genellikle hep aynı grup teknik direktörlerin isimleri anılmaya başlar. Peki bu bir menajerlerin pazarlama stratejisi mi yoksa kalifiye yerli genç hoca sayısının az olmasından mı kaynaklanıyor? Özellikle dünyada Alman teknik direktörlerin belirgin bir hegemonyası göz önüne çıkmaya başlarken, onlar nasıl oldu da bu kadar kendini geliştirebildi? Türkiye’de hoca mı yetişmiyor? Ve aslında en önemli soru: Neden, yurt dışına oyuncu göndermeye çalışırken, hiç teknik direktör gönderemiyoruz? Bahsettiğimiz bu sorulara yanıt ararken Konyaspor Teknik Direktörü İlhan Palut, teknik direktör Mehmet Altıparmak ve Spor Yazarı Ergin Aslan ile konuştuk.

Ömer Çelikbaşlı
Türk antrenörlerden bazıları

Hep aynı isimler çevresinde dönen oyun

2019/2020 sezonu şampiyonu Beşiktaş’ın teknik direktörü Sergen Yalçın, 48 yaşındayken bu sevinci yaşadı. Aynı zamanda ertesi sezon alınan kötü sonuçların ardından yollar ayrıldı. Sadece büyük takımlarda değil hem Süper Lig’de hem de alt liglerde alınan kötü sonuçlar sonrasında doğal olarak teknik direktörler sorgulanıyor. Fakat her bir hoca ayrılığında takımlar için hep aynı isimler ön plana çıkıyor. Şenol Güneş, Aykut Kocaman, Mustafa Denizli, Abdullah Avcı, Kemal Özdeş, Yılmaz Vural, Mehmet Özdilek ve Hikmet Karaman gibi tecrübeli isimler medyada manşetlerden inmiyor. Peki neden hep aynı isimler ön planda?

Konyaspor TD İlhan Palut: “Aslında ‘çıkıyordu’ diyebiliriz. Artık ligimizde birçok yeni jenerasyon Türk teknik direktör çalışıyor. Belki ben böyle değerlendiriyorumdur; Göztepe’ye benim gelişim bir milattı. Alt liglerde gelip, Süper Lig’de çalışılması. O bahsettiğimiz döngünün dışına çıkılması.”

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2021/12/31/03/41/resized_987ae-33c7145f3.jpg

TD Mehmet Altıparmak: “Sebebi Türkiye’deki bazı ahbap çavuş ilişkileri veya aynı menajerler aynı kulüpler üzerinde etkili olduğu için aynı hocalarla çalışıyorlar. Menajerler hep kendi hocalarını getirmeye çalışıyorlar. En büyük etken bu.”

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2021/12/31/03/42/resized_227f9-618115461.jpg

Spor Yazarı Ergin Aslan: “Türkiye’de liyakatten çok ikili ilişkiler ön plana çıkıyor. Bakıyorsun, defalarca takımları küme düşürmüş ama hala vazgeçilmezler arasında. Bir tarafa da bakıyorsun, arkasında dayısı olmayan, kendi emekleriyle tırnaklarıyla kazıya kazıya kovalayan hocalar var. Onlarında dayanma gücü fazla olmuyor.”

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2021/12/31/03/43/resized_31b67-78031f652.jpg

Şampiyon olmuş hoca mı, geleceği hazırlayan hoca mı?

Demin saydığımız isimlerin yanında tabi ki genç hocalarda anılıyor. Mesela Okan Buruk. Peki Okan Hoca, Başakşehir’de şampiyonluk yaşamasa yine takımlar bu kadar çok onu ister miydi? Takımların onu istemesinin nedeni, Türkiye gibi ligde baskıyı kaldırıp şampiyon olması mı yoksa onun sahaya sürdüğü oyunun gelecek vadetmesi mi? Çünkü birbirinden farklı iki konu bunlar. Şampiyonluk yaşadığı için alınan bir hoca, eğer mağlubiyetler almaya başlarsa her zaman ilk gönderilecek isimler arasında yer alır. Ama oyun anlayışı ve gelecek planlaması için alınırsa, hocayla uzun bir süre devam edilebilir. Türkiye’de işleyiş her zaman Avrupa’ya göre farklıdır fakat eğer Borussia Dortmund Jürgen Klopp’e ilk dönemlerinde sabretmeseydi aklımıza sarı-siyahlıların oyunları bu kadar baskın kalır mıydı? Peki bizde genç hocalara bakış nasıl?

Konyaspor TD İlhan Palut: “Tecrübeli teknik adam olarak sınıflandırdığımız, hocaların Türk futboluna hizmetleri yadsınamaz, saygımız sonsuz. Onların tecrübelerinden faydalandık, faydalanıyoruz. Ama tabii ki kendini geliştiren, güncel futbolu yakalayan, güncel taktik ve varyasyonları yakalayan genç Türk antrenörler var. Ayrıca yaş itibariyle oyuncu iletişimleri daha rahat ve daha sağlıklı ilerliyor.”

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2021/12/31/03/46/resized_ffff7-f6ec2e644.jpg

TD Mehmet Altıparmak: “Bizde süreç Avrupa’daki gibi işlemiyor. Biz de çok büyük çok ünlü isimler hemen bir kulübün başına gelebiliyorlar hocalıklarını tartışmıyorum ama genç isimler de öyle değil. Bir ülkenin gelişmesini hocalar sağlar. Biz de hocaların şöyle bir problemi var; biz de hocalar geldiği zaman ne yazık ki koltuk sevdasında. Kaybetme korkusu var ama orada öyle değil. İyiysen, alttan geliyorsa bütün takımlar sana kapılarını açabiliyor. Kendimden örnek vereyim. Şampiyonluklar yaşadım. Türkiye’de şu anda benim rekorumda başka hoca yok. Biz mesela bunu yurt dışında yapmış olsaydık, şu anda biz el üstündeydik, herkes tarafından istenilen olurduk. Avrupa’da birileri hak edip geliyor. Orada futbolculukla-hocalığı ayırmışlar. Biz de bu yok. En büyük farkımız bu.”

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2021/12/31/03/47/resized_6e065-c39443655.jpg

Dünyada Alman teknik direktör hegemonyası nasıl oluştu?

Dortmund ve Klopp’ten bahsetmişken, bir futbol ekolünün nasıl oluştuğunu da kısaca konuşmak gerekiyor. Son 4 yılda Şampiyonlar Ligi finalinde Alman hocaların takımlarını gördük ve 3 kere de kupayı kazandılar. Jügen Klopp, Hansi Flick, Thomas Tuchel, Julian Nagelsmann, Roger Schmidt Ralf Rangnick ve yetişmeye devam eden bir sürü isim... Peki nasıl oldu da, Almanya’da birden hoca patlaması yaşandı? Bu sorunun cevabı çok basit. İnsana yatırım. Almanya’da üst düzey takım çalıştırabilmek için özel bir belge alınması gerekiyor. UEFA ile eşdeğer bir diploma tarzı düşünebiliriz.

Ayrıca Bundesliga’da her kulübün akademilerinden en az 2 Pro-Lisans sahibi hoca çalıştırma zorunluluğu var. İşte Alman hocaları, ön plana çıkartan faktör bu. Hocan iyi olursa altyapıdan da çok iyi oyuncular çıkarırsın ve başarılar arka arkaya gelir. Türkiye’de ise neredeyse sitelere ilan verilecek “Pro-Lisans sahibi hoca aranıyor” diye. Hatta o bile yapıldı...

Türkiye’de hoca mı yetişmiyor?

Aslında bu sorunun cevabı için birden fazla alt başlığa bakmamız lazım. Fakat en önemlisi altyapı. Çünkü Avrupa ile aramız her geçen sezon gittikçe daha fazla açılıyor. Biz yabancı sınırlaması vb. gibi kısır konularda tartışırken, Avrupa ise bilimin ışığında farklı oyun planları üzerinde çalışmalar yapıyor. Her kulübe futbol akademisi açma zorunluluğu ve buralara yatırım yapma şartı sunuyor. Kalifiye hocalar yetiştirip, yine bu akademilerde teknik direktörlük yaptırarak hem kendilerini hem de oyuncuları geliştirmeleri isteniyor. Ayrıca bu hocalara maddi yönden de kendilerine iyi bir destek sağlanıyor. Türkiye’ye baktığımızda altyapı hocaları 7-10 bin TL arasında maaş alırken, A Takım hocaları ise bu rakamların kat ve kat fazlasını kazanıyor.

Konyaspor TD İlhan Palut: "Biz de daha çok eğitim sürecinden geçmek yerine, antrenörlüğün tüm eğitimi, donanımını almak yerine şu şekilde gelişiyor; dört büyüklerde oynamış, milli takımlarda oynamış futbolcuların bir anda kendini Süper Lig’de bulabildiği bir sistem var bizde. Kendime dönüp baktığım zaman, hem Beden Eğitimi Spor Yüksekokulu mezunuyum hem altyapıda hem alt liglerin birçoğunda ve Süper Lig’de çalıştım. Bu basamakların her birinde tecrübe edindim. Bence bu daha doğru bir yol. Ayrıca bence bir sonraki jenerasyon, bahsettiğin yurt dışındaki eğitime benzer bir eğitim almış olarak kulüplerimiz de çalışmış olacaklar."

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2021/12/31/03/50/resized_4553b-5deed2a86.jpg

TD Mehmet Altıparmak: “Hocalardan ne isteniyor, öğrenci yetiştirsin, futbolcular kazandırsın. Her kulübün bir modeli vardır, “Ajax modeli.” Peki sen hangi şartı sunuyorsun da, Ajax modeli diye konuşabiliyorsun. Senin önce altyapıya o şartları sunman lazım. Önce verip sonra istemen lazım. Altyapıda şu anda hocaların aldığı paralar inanılmaz komik rakamlar. Çok yerde çalıştığım için biliyorum. Şu anda Süper Lig’de olan takımların gidip tesislerini görsen, bırak altyapı tesisini, A Takım tesisleri bile düzgün değil.”

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2021/12/31/03/51/resized_3bdf6-336c12d37.jpg

Spor Yazarı Ergin Aslan:

“Türk futbolu için şunu söyleyeyim, ‘Deveye boynu neden eğri demişler, nerem doğru ki demiş.’ Durumumuz tam da bu. Avrupa’da futbolu öne çıkan ülkelerde böyle bir dert var. Biz de kulübelere bakın, futbolculuğu bırakmış hemen hocalığa başlamış kişiler var. Genelde bizim oğlan muhabbeti var. Biz de teknik direktörlerin çok çıkmama nedeni, gözlerini direkt Süper Lig’de olması. Başla altyapılardan. Bir teknik direktör için bu çok önemli. İşin akademik kısmına bakalım, BESYO’dan gelenler vs. İşte bunların önemsenmesi lazım. Çünkü kimse dönüp de ilgilenmiyor, kendi başınızın çaresine bakın diyorlar. Eğer dayısı yoksa bu çocuğun kendisini geliştirme şansı yok. Çıkmaz sokağın ortasında adamı bırakıyorsun. Lisans kursları zaten çok pahalı adamın parası yok. Onu da geçtim, kulüplerin altyapısı çok kötü, yatırım yok.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2021/12/31/03/52/resized_14c92-b8cb8b168.jpg

Neden Avrupa'ya Türk teknik direktör gönderemiyoruz?

Aslında en önemli konulardan birisi de bu. Kendini belli eden genç bir futbolcu, alt liglerde olmasına rağmen Avrupa’ya transfer olma şansına sahip. Çünkü izleniyor ve takip ediliyorlar. Fakat bu durum hocalar için çok da geçerli değil. Türkiye’de uzun vadeli çalışması düşünülen bir teknik direktör ilk 10 maçta, 2 ya da 3 galibiyet alınca hemen ‘istifa’ sesleri yükseliyor ve yollar ayrılıyor. ‘Sabır’ kelimesi pek kullanılmıyor. Birtakım hocaları meclis dışında bırakacak olursak, Avrupa’daki meslektaşlarını takip eden, oyunlarını analiz etmeye çalışan pek fazla kimse yok. Oyun olarak bile her ligin kendine özgü dinamikleri varken, Türkiye’de görev yapan birçok teknik adam hala dünya futbolunu takip etmekten çok uzak. Hal böyle olunca, Avrupa’daki birçok hoca, Türk hocaların önüne geçiyor.

Konyaspor TD İlhan Palut: “Gerekli antrenörlük eğitimlerinin yapılamaması. Dışardan bakan gözlerin bir sistem üzerinde, bir taktik üzerinde takımı ısrarla geliştirmeye çalışan bir antrenörü yakalamakta zorluk çekmesi. Ayrıca yabancı dil sorunu da diyebiliriz. Aslında en önemlisi Türk antrenörlerin Süper Lig’de çalıştıktan sonra, Süper Lig’in en iyi takımlarıyla çalıştıktan sonra artık bunun bir daha ötesini düşünmeyip, bunu yeterli görüyor olmaları olabilir.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2021/12/31/03/53/resized_8621b-4882c85a9.jpg

TD Mehmet Altıparmak: “Oyuncu gönderiyoruz ama bir elin parmaklarını geçmiyor. Brezilya’ya bakın bir de. O kadar çok oyuncu üretip yolluyorlar ki sayamazsınız orada. Bizim oralara hem oyuncu hem teknik direktör göndermemiz için, öncelikle ülke puanına, başarısına ihtiyacımız var. Çünkü insanlar şunu görüyorlar; mesela bir İngiliz bir Alman bir İspanyol bir Portekiz hoca neden revaçta? Çünkü dünyada bir sıralama yapsan ilk 5’te, ilk 10’da bu ülkelerin takımlar var. İnsanlarda doğal olarak orayı tercih ediyor. Biz önce hem ülke olarak hem takım olarak başarı istikrarını sağlayacağız. Sonra Avrupa’ya futbolcu göndereceğiz. Onlar bizi iyi temsil edince sıra hocalara gelecek. İnşallah arkadan gelen neslin ben bunu başaracağına yürekten inanıyorum ama önce ülke olarak başarı kazanman lazım.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2021/12/31/03/54/resized_fb11f-214ece9b10.jpg

Spor Yazarı Ergin Aslan: “Türkiye’de hocaların istikrarı yok. Kısa periyotlar çalışıyorlar. Seni kim görüp takip edecek? Avrupa’dan buraya gelen hocalar şampiyon hoca mı? Hayır, çünkü orada öyle bir kaygı yok. Biz bırada ölçüyü neye göre belirliyoruz? Adam 20 yıllık hoca büyük takıma gelemiyor, sen futbolu bırakmışsın 2 sene sonra büyük takımdasın. Şampiyon oluyor, sonra şampiyon apoleti veriyorlar. İyi ama sen devasa bütçe ile oynuyorsun diğer hoca senin 10’da 1’in bütçeyle oynuyor. Biz adamlara şans vermiyoruz.”

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2021/12/31/03/55/resized_75365-77bfc64811.jpg