FETÖ'nün İslam terminolojisi: İMAM
100'ü aşkın ülkede yapılanan FETÖ, İslami inaçları hemen hemen her alana alet etti. Bunun ilk örnekleri örgüt yapılanmasındaki terminolojide görülüyor. 'İmam' unvanını örgütteki sorumlular için kullanan Gülen, kendisi içinse 'kainat imamı' tanımını yapıyor. İslam kimliğini kendi lehine kanalize eden FETÖ, İslam aklının da uyguladığı tanımların içini boşaltmaya çalışıyor. Dershane, okul ve yurtlardaki gençlere sorumluluk vererek zehirlemeye kalkışan FETÖ, 'ışık süvarileri' gibi unvanlar kullandı. Böylece çocukluktan itibaren alınarak eğitilen çocuklardan örgütün amaçlarına hizmet eden sözde bir 'Altın nesil' çıkardı. Gülen'in İslam ile bağdaştırılamayan İslam terminolojisi, örgütün her tabakası tarafından benimseniyor.
Kur'an'ı Kur'an'dan sadeleştirdi: MEAL
İslami ölçülerin sunulmasında FETÖ'nün kendi lehine tanımlamalar yaptığı, çıkarları doğrultusunda Kur'an'ı manipülasyonlara uğrattığı belgelerde yer alıyor. FETÖ'nün eski gazetesi Zaman'ın Elmalılı Hamdi Yazır'ın Diyanet İşleri Neşriyatı'ndan yayınlanan 'Hak Dini Kur'an Dili' tefsirinin sadeleştirilmiş hali üzerinde oynadığı ortaya çıktı. Azim Yayınları tarafından sadeleştirilmiş hali basılan kitapta, Nahl suresinin 43. ayeti, "(Ey Peygamber!) Biz senden önce de, kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkasını peygamber olarak göndermedik. Eğer bilmiyorsanız ilim adamlarına sorun" şeklinde Türkçe'ye çevrilmiş olmasına rağmen 'İlim adamları' ifadesinin 'Tevrat ve İncil alimleri' yazılarak tahrip edildiği görüldü.
Gülen'in dostuyla kurduğu diyalog: PAPA
Gülen'in gerek Türkiye'de yaşadığı gerekse ABD'ye sığındığı yıllar boyunca Vatikan'la yakın bir bağ kurduğu anlaşılıyor. Eylül 1997'de New York'a giden Gülen, Katolik aleminin önemli ismi olan New York Kardinali John O'Connor ile görüştü. Papa'nın sağ kolu olarak bilinen O'Connor'ın görüşmede Gülen'in dinlerarası diyalog ile ilgili fikirlerine övgüler yağdırdığı bildiriliyor. Daha sonra Gülen ve ekibi 9 Şubat 1998'te Papa II. Jean Paul ile 30 dakikalık bir görüşme gerçekleştirdi. Din mühendisliği yapan Gülen bu yıllarda filizlendirdiği dinler arası diyalog planını, okullarında ve sohbetlerinde de yoğun bir şekilde işledi. Bu diyaloğu İslam dünyasındaki tek muhatabı olarak Gülen aktörü lanse edildi.
FETÖ'nün uyanamadığı rüya: PEYGAMBERLER
FETÖ elebaşı Gülen, uzun yıllardır yaptığı açıklamalarda 'rüya' temasını sık sık tercih ediyor. Peygamberlerin gerek gerçek hayatta gerekse rüyalarda kendisiyle konuştuğunu aktaran Gülen, vermek istediği mesajları bu misyona bürüyor. Böylece örgüt tabanını daha kolay bir şekilde yönlendiriyor, inandırıyor. Peygamber Efendimiz için zaman zaman 'şuan yanımızda' gibi tabirler kullanan Gülen'in bazı durumlarda yerinden kalkarak yer verdiği de kayıtlara geçti. Gülen'in kurduğu 'peygamber' üzerinden anlatım tarzını örgüt mensupları da kullanıyor. Tutuklu FETÖ'cüler 'Peygamber Efendimiz ziyaretimize gelecek' yalanıyla bekliyor.
'9'u 5 geçe' doğum kimliği: MEHDİ
FETÖ elebaşının kendi doğum tarihi üzerinden yapmış olduğu değişiklik, istismarcı 'kimliği'ni gözler önüne seriyor. Kendisini 'mehdi' sanan ve o şekilde lanse eden Gülen, doğum tarihinde de bu amaca hizmet eden bir düzenlemeye gidiyor. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 10 Kasım'da vefat ettiğine ilişkin bilgileri kullanan Gülen, kendi doğumu için 11 Kasım tarihini kullanıyor. Hâlbuki Gülen'in kimlik kayıtlarını yazılı belgelerde 27 Nisan 1941 olarak geçiyor. Bu dezenformasyonun nedeni ise Gülen'in doğumuyla Hz. Mesih'in gökten inmesinin temsilinin bir arada verilmesinin amaçlanması. Gülen'in 'belki de 9'u 5 geçe doğmuşumdur' gibi ifadeler kullandığı da biliniyor.
Vasıfsız Gülen'e vasıf: KORUNMUŞ
FETÖ mensuplarının örgüt lideri Gülen için kullandığı dini vasıflar ve yaşadıkları psikoloji de dikkatleri çeken bir diğer istismar konusu. Gülen için âdeta peygamberlere duyulan bağlılık ortaya koyuluyor, 'korunmuşluk' vasfı terörist başına atfediliyor. 'Din âlimi' ve 'hocaefendi' gibi kabul edilemeyecek dini sıfatlar da Gülen için kurgulanan terminolojinin bir parçası. Gülen'in dini kuralları belirlemede kendisini Kur'an ve Sünnet'in mutlak otoritesi yerine ikame etmiş olduğu anlaşılıyor. Teröristbaşı için 'masum', 'yanılmaz' ve 'seçilmiş' olduğu yönünde oluşturulan algı, örgüt mensupları için mutlak itaat ve bağlılık tavrının dışa vurulması için en büyük araçlardan biri.
Sadaka adına hırsızlık: HİMMET
Büyük bir finansal yapılanmayı da terörize eden FETÖ, milyarlarca liralık maddi kaynağı 'himmet' adı altında kanalize etti. Bütçeyi oluşturan paralar, çeşitli kaynaklardan yıllar boyunca toplandı. Zekat ve sadaka adı altında toplanan yardımlardan örgüt mensuplarının maaşlarındaki kesintiye, kurban ibadeti için verilen paralardan örgütün tabanındaki yoksul kesimden koparılan küçük meblağlara kadar hemen her alanda yıllar boyunca himmet sağlandı. Yurtiçi ve yurtdışındaki yapılanma, himmet için düzenli olarak toplantılar da düzenledi. Bu davetler için 'yüzmeye beklemek', 'kavurmaya davet', 'çay programı' şifresi kullanılırken; toplanacak para içinse 'ayakkabı' ve 'tereyağı' gibi ifadeler kullanıldı.
Darbe üzerine darbe: DEVLET
FETÖ elebaşı Gülen'in 1960’lı yılların koşullarında henüz 20 yaşındayken devlet üzerine kirli planlar kurduğu anlaşılıyor. Gülen bu düşüncelerini bir konuşma sırasında da açık ediyor: "Senin iktidar dediğin şey nedir, 20 yaşında ben onu devireceğimi yerine başkasını kuracağımı planlamış insanım." 80 darbesinden sonra da FETÖ devlet üzerine kurduğu 'paralel' planların derecesini artırıyor. Resmi kurum kadrolarında örgüt mensupları sistemli bir şekilde yer bulmaya başlıyor. 28 Şubat 1997'ye gelindiğinde de FETÖ'nün izleriyle karşılaşılıyor. Sızıntı'daki başyazıda Gülen darbecilere methiyeler düzüyor: "Ümidimizin tükendiği yerde, Hızır gibi imdadımıza yetişen Mehmetçiğe bir kere daha selam duruyoruz." FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimi de bu sürecin son örneği olarak gözler önünde.
Medyatik terör: FETÖ YAYINLARI
FETÖ'nün televizyon kanalları, gazeteleri, dergileri ve radyoları propaganda aracı olarak yoğun bir faaliyet içeriyor. Sözde öğrenci yetiştirme adı altında açılan Işık Evleri ve Akyazılı Vakfı ile kurduğu yapının organize olmasını sağlayan Gülen, daha sonra ilk iş olarak ise medyaya yöneliyor. 1979'a gelindiğinde örgütün en önemli yayınlarından olan Sızıntı dergisinin yayın hayatına başladığı görülüyor. 1986'da İhsan Arslan ve Alaattin Kaya tarafından kurulan ve İslami cephenin sesi olarak konumlandırılan Zaman gazetesi de 1987 yılında Fetullah Gülen'in kontrolüne geçiriyor. Bu süreci STV ve diğer yayın organlarının birbiri ardında kurulması izliyor. Gülen'in gerek sözlü gerekse mesajlarına sahne olunuyor.
Sınıfları dolduran terör: OKUL VE DERSHANELER
FETÖ'nün gençlere ulaşmak ve örgüte kazandırmak için bulduğu alanın başında okul ve dershaneler geliyor. Örgüt mensubu velilerin yanı sıra toplumun çeşitli kısımlarına da ulaşmaya çalışan örgüt, 'başarı' referansını sağlamak için çalıntı sorularla örgüte kazandırdıkları öğrencilere sınav da kazandırıyor. Dershanelerin hem yeni eleman kazanma hem de mali kaynaklar elde etme noktasında kilit roldeki 1980-90 yıllarda Gülen'e bağlı 20-30 okul açılıyor. Bu sayı, 2000'li yılların başına gelindiğinde binlerle ifade ediliyor. İlk ve ortaöğretimin yanında üniversitelerde de yapılanan örgüt, yurtlar üzerinden faaliyetlere yer buluyor. Örgüt mensubu öğrenciler, devlet kurumlarına yerleştiriliyor.
İnfiallerin arkasındaki güç: TOPLUMSAL OLAYLAR
2000'li yılların ardından özellikle Türkiye'yi meşgul eden toplumsal olaylarda ve terörist faaliyetlerde FETÖ parmağının olduğu görülüyor. Gezi Parkı'ndan MİT TIR'larına kumpasa, ndan şike davalarına kadar son yıllarda Türkiye'de yaşanan olayların altında Gülen'in imzası bulunuyor. Medya desteğiyle de olayları sulandıran terör örgütü, infiale yol açan toplumsal olayların 1 numaralı sorumlusu: , Gezi Parkı olayları, kumpası, operasyonları, katliamı ve daha fazlası. PKK ve DHKP-C'nin saldırılarının perde arkasında da FETÖ'yle kurulan işbirliklerinin varlığı söz konusu: , , Savcı ve Rusya'nın Ankara Büyükelçisi gibi önemli isimlere düzenlenen saldırılar ve daha fazlası... Tüm bunlar FETÖ'nün Türkiye üzerindeki emellerini gerçekleştirmedeki niyetinin ne denli kötü kullandığının ve 'eli içeride aklı dışarıda' bir örgüt olduğunun birer yansıması olarak tarihe iz bırakıyor.
Sınırları aşan yuva: ULUSLARARASI
Dünyanın her noktasına sızmış olan örgüt, Türkiye dışında da büyük faaliyetlerde bulunuyor. 170 ülkede okul ve yurt başta olmak üzere çeşitli kuruluşları hayata geçirerek Gülen'in planlarına hizmet eden örgüt, devlet kurumları ve lobicilik faaliyetlerine de sızıyor. Uluslararası yapılanmanın kalesi ise şüphesiz Pensilvanya. ABD'deki eyalette Gülen, 130 dönümlük bir alanı kapsayan çiftlikte 1999'dan beri yaşıyor. ABD ile Türkiye'nin 'iade' süreci de bu eksende yıllardır resmen ilerliyor. ABD'de FETÖ elebaşının yanı sıra çok sayıda üst düzey yönetici de barınıyor. Öte yandan Almanya'dan Avustralya, Kırgızıstan'dan Tanzanya'ya kadar dünya coğrafyasının büyük bir bölümüne sızmış durumda. FETÖ'nün dünya yapılanmasına ilişkin her şeyi gözler önüne seriyor.
Terörizmin sosyal mecrası: TEKNOLOJİ
FETÖ'nün gelişen teknolojik unsurlarla birlikte faaliyetlerini mobilize ettiği görülüyor. Mesajlaşma programlarını ilk yıllarında kullanan örgüt, daha sonra şifreli mesajlaşma programları yazmaya da başlıyor. ByLock, bu sürecin en net göstergesi... Sadece örgüt mensuplarının özel şifre yoluyla yazışabildiği programın MİT tarafından deşifre edilmesinin ardından Eagle'ın kullanımı başladı. 'Candy Crush Saga' görünümlü mesajlaşma programları da sürecin diğer aplikasyonlardan. FETÖ'nün ABD'den verdiği mesajlar anlık olarak örgüt mensuplarına aktarılıyor, örgüt içi yazışmalar ile faaliyetler yürütülüyor. Güvenlik birimleri, ByLock gibi yeni programı da tüm ayrıntıları ve boyutlarıyla ortaya koymak için çalışmalarını derinleştiriyor.
Aileyi yozlaştırma kataloğu: EVLİLİK
FETÖ yapılanmasının en dikkat ettiği unsurlardan biri de örgüt mensuplarının eşleri. Örgütün devlete sızmaya başladığı yıllarda bu hassasiyet, 'gizlilik' vurgusu üzerinden işliyor. Başörtülü eşlerin başı açılıyor, içki içilmesi emrediliyor. Örgüt mensuplarının bekar bireylerinin de evlilikleri üzerinde Gülen'in büyük bir yaptırımı söz konusu. Bay ve bayanlar için hazırlanan listeler, fotoğraflı kataloglar şeklinde toplantılarda ve internet ortamında paylaşılıyor. Randevuların ardından İslami ve sosyolojik olgulardan uzak olan görüşmeye her iki taraf abisi ve ablasıyla geliyor. 15 dakikanın ardından herkes başka bir odada kendi abisi ve ablasıyla görüşüyor. Tarafların birbirine 1 hafta boyunca görüş vermesi dahi yasak. Son kararı aracılar veriyor. Örgüt mensuplarının eşlerinden tepki görmesi durumundaysa FETÖ devreye giriyor ve yuvayı bölüyor.