Cuma hutbesi, İslam dininde Cuma namazı öncesinde imam tarafından cemaate verilen öğüt ve nasihatleri içeren konuşmadır. Hutbe, Allah'ın emir ve yasaklarını hatırlatır, toplumsal ve ahlaki konularda bilinçlenmeyi sağlar. Cuma namazının bir parçası olan hutbe, Müslümanların haftalık ibadetlerinde önemli bir yere sahiptir. Peki 20 Aralık cuma hutbesi: Bu hafta cuma namazına hangi hutbe okunacak konu nedir?
Cuma hutbesi konuları genellikle insanlara rehberlik etmek, ahlaki değerleri hatırlatmak ve toplumsal sorunlara dikkat çekmek amacı taşır. Bu haftaki cuma hutbesi için Diyanet İşleri resmi web sitesi en güvenilir kaynaktır. Anahtar kelimeler kullanarak yapılan araştırmalarla hutbenin ana teması, ayet ve hadislerle desteklenen noktaları hakkında daha detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.
20 Aralık Cuma hutbesi konusu nedir?
Cuma Hutbesi 20 Aralık 2024 Konusu: Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan 20 Aralık 2024 Cuma Hutbesi konusu olarak içki, kumar, uyuşturucu ve diğer bağımlılık yapan maddelerin felaketleri cuma hutbesinde ele alınacak. İşte 20 Aralık Cuma hutbesi:
Görünmez Esaret: Bağımlılık
İnsan, varlık sahasında sorumlulukları olan bir mahluktur. Çünkü kendisine in’âm edilen her nimetten hesap gününde mutlaka sorguya çekilecektir. İnsan, sorumluluklarını yerine getirdiğinde hem dünyasını imar; hem ahiretini ma’mûr edecek şekilde var edilmiştir. İnsana verilen nimetlerin karşılığında kendi nefsinden başlayarak etrafındaki insanlar, hatta canlı cansız varlıklara karşı sorumluklar yüklenmiştir. Merkezden dışa doğru bir sorumluluk alanımız vardır. Kur’an’da Rabbimiz bunu şöyle ifade eder:
وَاعْبُدُواْ اللّهَ وَلاَ تُشْرِكُواْ بِهِ شَيْئًا وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا وَبِذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَالْجَارِ ذِي الْقُرْبَى وَالْجَارِ الْجُنُبِ وَالصَّاحِبِ بِالجَنبِ وَابْنِ السَّبِيلِ وَمَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ إِنَّ ا للّهَ لاَ يُحِبُّ مَن كَانَ مُخْتَالاً فَخُورًا
Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlar (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranın; Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez.(Nisa suresi, 36)
Ayete dikkat edilirse insan olarak sorumluluklarımız içerden dışa doğru bizi yaradana karşı kulluk görevimizle başlamaktadır. Kulluk ise, O’ndan başka ma’bûd tanımamak, yalnız O’na kulluk etmek, emirlerine ve yasaklarına riayet etmekle mümkündür.
Anne babaya iyilik, sonra akrabaya, toplumun en zayıf halkalarından biri olan yetim ve öksüzlere iyilik, yoksullar, uzak ve yakın komşu, arkadaş, yolcu, teşrik-i mesaide bulunduklarımızla ayet devam eder.
Kardeşlerim!
Toplum dediğimiz, yukarıda okuduğumuz ayetin şümûluna giren insanlardan teşekkül eder. Bizim Müslüman olarak sorumluluğumuz Allah’a kulluk etmek ve bu kulluğun gereği olarak içinde yaşadığımız ve toplumun birer parçası olan insanlara iyi davranmak olduğuna göre bu toplumun dertleriyle dertlenmek, onlara iyi davranmak, iyiliği emredip kötülükten sakındırmak, aynı zamanda bizi Yaradan Rabbimize kulluğumuzun da bir parçası demektir.
Kulluk, Allah Talanın emirlerine uymak ve yasaklarından kaçınmak olduğuna göre bugün bizim de sohbetimize konu olan zararlı alışkanlıklardan kaçınmak ve gençlerimizi, çocuklarımızı bunlardan sakındırmak gibi bir sorumluluğumuzu bugün bu sohbetimizde inşaallah yeniden hatırlayacağız.
Allah Teâla insanlara temiz ve helal olan şeyleri emretmiş; pis olan ve haram olan şeylerden sakındırmıştır. Bütün bunları da imtihan amacıyla yani bizim kulluğumuzu sınamak amacıyla yapmıştır. İslam dininde haram kılınanlardan biri de içkidir. Allah (c.c) Kur’an’da içki içmeyi haram kılmış
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالأَنصَابُ وَالأَزْلاَمُ رِجْسٌ مِّنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ فَاجْتَنِبُوهُ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.” (Maide suresi, 90) Buyurmuştur. İnsanın felahını/kurtuluşunu Allah bu yasağa riâyet etmeye bağlamıştır. Toplumun felahı insanın kurtuluşuna bağlı olduğuna göre Müslümanlardan müteşekkil ve kulluğunun bilincinde olan bir toplumun da bu sayede kurtulacağını haber vermiştir.
Efendimiz (s.a.v) içkinin her türlüsünün haram olduğunu haber vermiş:كُلُّ مُسْكِرٍ حَرَامٌ (Buhari, megazi,57) buyurmuştur. Yine Allah Rasulü içkinin alınıp satılmasını yasaklamış "لُعِنَتْ الْخَمْرُ: بِعَيْنِهَا، وَعَاصِرِهَا، وَمُعْتَصِرِهَا، وَبَائِعِهَا، وَمُبْتَاعِهَا، وَحَامِلِهَا، وَالْمَحْمُولَةِ إِلَيْهِ، وَآكِلِ ثَمَنِهَا، وَشَارِبِهَا، وَسَاقِيهَا"
"Allah, içkiye, onu içene, içirene, satana, sattırana, sıkana, sıktırana, taşıyana, kendisi için taşınana ve parasını yiyene lânet etmiştir." (İbn Mâce, Eşribe 6.)buyurmuştur.
Müslüman, sadece içki vb. maddelere karşı değil, kendisini içki içmeye veya aklını örtecek başka maddeler kullanmaya götürecek yollara karşı da mesafeli olmalı, dikkatli davranmalıdır. İçki vb. maddeler kesinlikle insana huzur veren, insanı rahatlatan bir şey değil aksine onu hem bu dünyada sefalete hem de ahirette cehenneme götüren bir hastalıktır. Onun için Efendimiz (s.a.v) Müslümanı içki içmeyi bırakın içki içilen sofraya dahi oturmaktan sakındırmış ve:
وَمَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ فَلَا يَجْلِسْ عَلَى مَائِدَةٍ يُدَارُ عَلَيْهَا بِالْخَمْرِ "Kim Allah’a ve âhiret gününe iman ediyorsa üzerinde içki içilen bir sofraya oturmasın”(Tirmizi, edeb, h.no: 2744) buyurmuştur.
Müslüman, böyle insanlar varsa onlarla arasına mesafe koyduğu gibi sorumlu olduğu kimseleri de böyle insanlardan uzaklaştırmak zorundadır. Rabbimiz bize iyilerle, Salihlerle, sadıklarla birlikte olmamızı emretmiştir. يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَكُونُواْ مَعَ الصَّادِقِينَ “Ey İman edenler! Allah’tan korkun ve sadıklarla beraber olun ”buyrulmuştur. (Tevbe suresi, 119) Rasulullah (s.a.v): “Kişi arkadaşının dini üzeredir. Öyleyse her biriniz kiminle arkadaşlık ettiğine dikkat etsin” buyurmamış mıdır?” (Ebu Davud: hadis no:4833)
İçki insan için kesinlikle bir tedavi aracı değildir bilakis Rasullullah’ın ifadesiyle derdin ta kendisidir. Alah Rasulü:” «إِنَّهُ لَيْسَ بِدَوَاءٍ، وَلَكِنَّهُ دَاءٌ» Muhakkak ki içki deva değildir, bilakis hastalıktır” buyurmuştur.(Müslim, Eşribe, 3)
Müslüman, Allah ile arasına mesafe koyacak; onu kulluktan uzaklaştıracak, sorumluluklarını unutturacak içki vb. maddelerden uzak durur, durmalıdır. Çünkü imanlı olmak bunu gerektirir. Mü’min iman emanetinden de ölünceye kadar sorumludur ve bu iman içki ile bir arada bulunmaz.
Hz. Peygamber (s.a.v.) bunu bir hadislerinde şöyle haber vermiştir:
«لاَ يَزْنِي الزَّانِي حِينَ يَزْنِي وَهُوَ مُؤْمِنٌ، وَلاَ يَشْرَبُ الخَمْرَ حِينَ يَشْرَبُهَا وَهُوَ مُؤْمِنٌ، وَلاَ يَسْرِقُ السَّارِقُ حِينَ يَسْرِقُ وَهُوَ مُؤْمِنٌ»
“Zina eden kimse, zina ettiğinde (kamil) mü’min olarak zina etmez; şarap içen kimse, onu içtiğinde (kamil) mü’min olarak içmez, hırsızlık yapan kimsede hırsızlık yaptığında (kamil) mü’min olarak hırsızlık yapamaz.(Buhari, Eşribe, 1)
İçki, kumar, uyuşturucu maddeler gibi haramlara karşı sadece kendimizi değil ailemiz başta olmak üzere etrafımızdaki insanları da korumakla sorumluyuz. Müslüman iyilikleri emretmek; kötülüklerden sakındırmakla emrolunmuştur. Bunu yapmadığımız zaman toplumsal olarak bir takım sıkıntılara maruz kalacağımızı unutmamalıyız. Yapılan araştırmalarda cinayetler başta olmak üzere şiddet içeren olumsuz olayların çoğunda alkolün zararlı etkisi olduğu belirtilmiştir. Alkol, uyuşturucu vb. zararlı maddeler nice ailelerin yıkılmasına yol açmakta topluma zarar vermektedir.
Müslüman, insanlığın selameti için görev üstlenen bir ümmetin parçası demektir. Başkasının derdini derdi edinendir. Alkol, uyuşturucu batağında ömürlerini heba eden insanlar bizim insanlarımızdır. Müslümanın buna göre tavır takınması, gücünün yettiği kadarıyla mücadele vermesi gerekir. Efendimiz (s.a.v) bir hadislerinde içkinin alenî olarak yaygınlaşmasını kıyamet alameti olarak nitelemiş ve:
إِنَّ مِنْ أَشْرَاطِ السَّاعَةِ أَنْ يُرْفَعَ الْعِلْمُ وَيَثْبُتَ الْجَهْلُ وَيُشْرَبَ الْخَمْرُ وَيَظْهَرَ الزِّنَا
“Hiç şüphe yok ki, ilmin kaldırılıp cehaletin yaygınlaşması, içkinin içilmesi ve zinanın yaygınlaşması kıyametin alametlerindendir” (buhari, ilim, 21) buyurmuştur.
Hadiste içki ile zinanın yaygınlaşmasına vurgu yapılmasını, Rasulullah’ın:” içki bütün kötülüklerin anasıdır” hadisi ile de anlamaya çalışırsak içkinin ve doğuracağı olumsuzlukların toplumların kıyametine etki edeceğini daha net anlayabiliriz. Cenab-ı hak bizi böyle durumlardan muhafaza eylesin.
Kendimizi ve ailemizi Allah’ın haram kıldığı, toplumlar için bir felaket olan alkol, uyuşturucu gibi maddelerden uzak tutmak zorundayız. Çocuklarımızın kimlerle arkadaşlık ettiğine dikkat etmeliyiz. Rabbimiz sadece kendimizi değil aile efradımızı da cehennem ateşinden korumamız gerektiğini buyurmuştur. Vaazımızın başında okuduğumuz ayeti kerimede:
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا قُٓوا اَنْفُسَكُمْ وَاَهْل۪يكُمْ نَاراً وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ عَلَيْهَا مَلٰٓئِكَةٌ غِلَاظٌ شِدَادٌ لَا يَعْصُونَ اللّٰهَ مَٓا اَمَرَهُمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ
(Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında, acımasız, güçlü, Allah'ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildiklerini yapan melekler vardır.) Tahrim suresi, 6 buyrulmuştur.
Allah Rasulü (s.a.v.) de hadislerinde: “Hepiniz çobansınız; hepiniz maiyetinizde olanlardan sorumlusunuz. Devlet reisi de mesuldür ve idare ettiklerinden sorumludur. Erkek, ailesinden mesuldür ve aile fertlerinden sorumludur. Kadın, kocasının evinden mesuldür ve aile fertlerinden sorumludur. Hizmetkâr, efendisinin malından mesuldür; o da emanet edilenlerden sorumludur. Netice itibariyle hepiniz mesulsünüz ve elinizin altındakilerden, sevk ve idare ettikleriniz şeylerden sorumlusunuz” (Buhari, Cum’a, 11) buyurmuştur.
Aile efradımızdan, yakınlarımızdan içki vb. bağımlılık yapan maddelere bir şekilde bulaşmış hatta bağımlı olmuş kimseler olabilir. Kimse garanti altında değildir. Sadece haram diyerek, sadece günah diyerek konuya yaklaşmak yerine bu tür kimseleri geri kazanmanın yollarını aramak, hatta bunun için gerekirse tıbbî yardım almaktan geri durmamalıyız. Bununla birlikte dua ederek Allah’tan yardım talep etmeliyiz. Bir insanı kurtarmak için ne yapılmalıysa onu yapmalıyız. Müslüman hata ettiği zaman tövbe eden, hatasından dönebilen kimsedir. Bir Müslüman hataları da olsa, günahları da olsa haramı helal kabul etmedikçe İslam dairesi içindedir, Müslüman kardeşimizdir. Bu durumda olan bir kardeşimize karşı bizim tavrımız; onun elini tutmak, bırakmamaktır. Ashabı kiramdan birisi işlediği günahı bir türlü terk edemez. Bu haliyle de bir gün Allah Rasulü’nün huzuruna getirilir. Orada bulunan bir sahabî: “Allah sana lanet etsin, hiç bu haldeyken Rasulullah’ın huzuruna getirilmekten utanmıyor musun?” dediğinde Allah Rasulü: “Böyle söyleme, Müslüman kardeşinin aleyhinde şeytana yardım etmeyin” buyurur. (Buhari, Hudud, 4)
Günümüzde insanı kendinden ve Rabbinden uzaklaştıran her şey,, insanın aslında bir zaafıdır. İnsanı fıtratından uzaklaştıran her ne varsa insan onun esiri, onun bağımlısıdır. 21. Yüz yılın bağımlılık yapabilen alışkanlıklarından biri de internet bağımlılığıdır. İnsanı, varlık sahasındaki aslî görevlerini unutturacak seviyeye düşürebilen internet bağımlılığı tıpkı içki ve uyuşturucu maddeler gibi kişiye ve topluma zarar vermektedir. Müslüman buna karşı da tavır takınmalı, dikkatli olmalıdır. Zaman insana verilen en büyük nimetlerdendir. Rıza-i Bâri için harcanması gerekirken Allah’ın rızasına uymayan her yanlış iş gibi Müslümanın başına bela olabilen bu bağımlılık karşısında kendimizi ve sorumlu olduğumuz kimseler korumakla mükellefiz. Anne-babaların çocuklarını teknolojinin imkânlarından faydalandırırken dikkat etmeleri gereken bazı hususlar vardır. Çocuğun sanal âlemde kimlerle görüştüğü, ne işler yaptığı, tıpkı gerçek hayatta takip edildiği gibi takip edilmelidir. Anne-babalar, sınırsız ve sorumsuz bir hayatta yaşamadıklarını kendileri de bu konuda güzel örnek olarak çocuklarına anlatmalı, bu idraki kazandırmalıdır. Sınırsız, bir özgürlük/hürriyet yoktur çünkü.
Bir gencin hayatında, anne-baba başta olmak üzere aile fertlerinden daha yakın, daha samimi ve güvenli bir arkadaşlık ortamının olmadığı, en güzel örnekleri ile ortaya konabilirse, mutluluğu dışarlarda arayan gençlerimiz olmayacaktır. Kendi ailesinde huzur ve mutluluk bulamayanların sanal alem denilen ve adı üzerinde sanal, yapmacık alemlerde işi olmayacak, en azından bu sayede aslında bir hastalık olan internet bağımlılığından kurtulmuş olacaklardır.
İster içki ve uyuşturucu bağımlılığı, ister internet vb. bağımlılıklar bugün üzerinde yaşadığımız dünyada maalesef var olan problemlerdir. Müslümanlar olarak bu tür olumsuzlukların önüne geçme noktasında yapacağımız en önemli işlerimizden biri aile kurumunu Kur’an ve sünnet çizgisinde sağlam tutmaktır. Evlerimizi Peygamber evine; işlerimizi Peygamber işine benzetmediğimiz müddetçe bu işte başarı elde edemeyiz. Bu uğurda çocuklarımız başta olmak üzere etrafımızdaki özellikle gençlerle iyi iletişim kurmak zorundayız. Saydığımız bu meseleler sadece ebeveynler olarak bizlerin aşabileceği türden sorunlar da değildir. Okullarımızda, camilerimizde, sivil toplum örgütlemizde bu sorunlar nasıl aşılır diye herkes üzerine düşeni yapmak durumundadır. Kaybettiğimiz her bir insan bizim insanımızdır. Alkole, uyuşturucuya, kumar sayılan şans oyunlarına, internete ve başka bağımlık yapan ne varsa, onların içerisinde ömürlerini tüketen her insandan doğrudan ya da dolaylı olarak sorumlu olduğumuzu unutmayalım.
Cuma Hutbesinin Önemi
Cuma hutbesi, İslam dininde Cuma namazından önce camilerde imam tarafından cemaate verilen dini bir konuşmadır. Bu konuşma, Müslümanların manevi eğitimini desteklemek, toplumsal bilinci artırmak ve ahlaki değerleri hatırlatmak amacıyla yapılır.
Cuma namazının geçerli olması için hutbenin okunması zorunludur. Hutbe, Cuma namazının bir rüknü (şartı) olarak kabul edilir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Cuma hutbesini bizzat okuyarak bu uygulamayı başlatmıştır.
Kur'an-ı Kerim’de Cuma Suresi 9. ayette, “Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağrıldığınız zaman, Allah’ı anmaya koşun ve alışverişi bırakın. Bu, sizin için daha hayırlıdır.” buyrulmuştur.