Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Lideri Vladimir Putin oldukça kritik bir süreçte bir araya geldikleri Moskova'da önemli mesajlar verdi.
Suriye'den Libya'ya, Doğu Akdeniz'den S-400, Rus savaş uçaklarına kadar birbirinden farklı konuların masaya geldiği görüşmenin öncesince iki lider Uluslararası Havacılık Fuarı MAKS-2019'a katıldı.
Rusya Lideri Putin'in burada yaptığı "Sivil havacılık da iftihar ettiğimiz sektör. Sadece askeri alandaki işbirliğinden bahsetmedik" sözleri herkesin SU-35 ve SU-57 tartıştığı bu dönemde Rus yapımı MC-21 uçaklarını gündeme taşıdı.
Yenisafak.com, hem Türkiye ve Rusya arasında sivil havacılıkta ne tür adımlar atılabileceğini hem de SU-35 ve SU-57'lerin 'ne kadar mümkün olduğu' konusunu Savunma Politikası Analisti Turan Oğuz ile konuştu.
ABD'ye Boeing'i yerine Rus MC 21 daha önce de gündeme gelmişti
Oğuz, geçmiş dönemde bu olayın bir kez daha gündeme geldiğini ifade ederek, "Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2017 yılı Mart ayında Moskova’ya gerçekleştirdiği ziyarette MC-21-300 yolcu uçağının tedarik zincirine Türk şirketlerinin de girmesi gerektiğini dile getirmiş, Irkut şirketi ise Türk şirketlere uçak satmayı ön plana çıkarmıştı." ifadesini kullandı.
Rusya'nın bu modelin 2 farklı versiyonunu ürettiğini anlatan Oğuz, şunları söyledi:
MC-21/200 modeli 165 yolcu taşıyor. MC-21/300 modelinde ise kapasite 211'e çıkıyor. İki tip motor kullanıyor bu uçaklar. Biri ABD yapımı diğeri Rusya'nın kendi motoru. Türkiye sivil havacılık yönünde böyle bir alım yapar mı bilemeyiz ancak teorik olarak ABD ve Fransız uçaklarına alternatif olabilir."
Türkiye'nin önceliği kendi milli uçağı olmalı
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Lideri Putin arasındaki SU-57 diyaloğu üzerinden başlayan "Türkiye SU-57 uçaklarını alabilir mi? Alırsa muhtemel sonuçları ne olur?" sorusuna da yanıt veren Oğuz, şöyle devam etti:
"Tabi her zaman söylediğim gibi Türkiye'nin kendi milli savaş uçağını öncelikli kılması gerektiğini bir kez daha hatırlatayım. 2025 yılında envantere girmesi planlanan Hürjet var. 2030'larda Milli Muharip Uçağımız geliyor. Bu dönemde Akıncı var ki seneye TSK’ya teslim edilecek. Hemen arkasından turbofan motorlu muharip İHA, MİUS gelecek. Yani böyle bir takvim varken bizim önceliğimiz her halükarda yerli uçaklarımız olmalı.
Burada değerlendirmemiz gereken, 'Türkiye için yabancı uçak alımı mecburiyet olursa nasıl bir senaryo ile karşılaşırız' sorusunun cevabı ise, eğer acil bir ihtiyaç olur ve bu boşluk doldurulmalı denirse evet Rus uçakları da alınabilir.
Hem sürenin hem de masrafın artması demek
Ancak unutmamak gerekir ki biz halen NATO üyesiyiz. Eğer Rus uçağı alırsak pilotların eğitiminden tutun da altyapıya kadar çoğu noktada değişikliklere gitmek zorundayız.
SU-57 modeli özelinde şunu da ifade etmekte fayda var; bu uçaktan Rusya'nın dahi elinde 11 adet (prototip) var. İhraç modeli ilk defa Kasım 2019'da sergilenecek. Değerlendirmelerime göre bugün satın alsak Başlangıç Harekat Kabiliyetine sahip olması 5 ila 7 sene sürer. Eğer tüm bunları kabul edeceksek ve sistemlerimizi de değiştirceksek evet Rusya'dan da Çin'den de uçak alabiliriz.
Eğer SU-35 için konuşursak bu sefer de yine 3 ila 5 sene süre gerekir. Süreç çok hızlandırılsa dahi gerektiği gibi kullanabilmemiz asgari 3 yıl.
SU-35'ler bugün için iyi uçaklar manevra kabiliyeti yüksek, menzili gayet iyi ama sonuçta 4. nesil bir uçak. Envantere 2025 yılında girse bile 2045 yılına gelindiğinde kabiliyetleri yetersiz kalacak çünkü o dönemde hakimiyet 5. nesil uçakların olacak. Biz, ise MMU’yu 2070'lere kadar kullanacağız.
S-400 konusu yapısı itibariyle daha farklı
Rus uçaklarında kullanacağımız mühimmat ve bombalardan tutun da pilotlarımızın eğitimine kadar farklı süreçlerde de değişim gerekecek. Bunların hepsi zaman ve para.
Kaldı ki Rus sistemleri biraz daha karmaşık ve daha fazla bakım istiyor. Bu da artı maliyet demek. Rus uçakları ilk alımda nispeten daha ucuz ancak bakım maliyetleri daha fazladır. Bu sebeplerle ömür devri maliyetleri diğer seçeneklerden daha yüksek olabilmekte.
Ancak önemli olan nokta, Türkiye çaresiz değildir. Eğer ABD ve batı kapıları kapatsa dahi biz yine de birkaç çözüm bulabiliriz. Yaşananlar da bunun bir işaretidir.