DAKARCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Afrika seyahatleri onun dış politikasının en önemli rutinlerinden biri haline gelmiş bulunuyor. Afrika ile Türkiye’nin ilişkilerinin de başka ülkelere nazaran kendine özgü bir konumu var.Türkiye Afrika’ya bir yaklaşırken, Afrika da Türkiye’ye on yaklaşıyor.Türkiye’nin en küçük yaklaşımına tam bir hüsnü kabulle cevap veriyor. Çünkü Türkiye’nin özellikle Erdoğan’ın şahsında Afrika’ya yaklaşımında karşılıklı sevgi ve saygının esas olduğu bir ilişki öne çıkıyor.Daha
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Afrika seyahatleri onun dış politikasının en önemli rutinlerinden biri haline gelmiş bulunuyor. Afrika ile Türkiye’nin ilişkilerinin de başka ülkelere nazaran kendine özgü bir konumu var.
Türkiye Afrika’ya bir yaklaşırken, Afrika da Türkiye’ye on yaklaşıyor.
Türkiye’nin en küçük yaklaşımına tam bir hüsnü kabulle cevap veriyor. Çünkü Türkiye’nin özellikle Erdoğan’ın şahsında Afrika’ya yaklaşımında karşılıklı sevgi ve saygının esas olduğu bir ilişki öne çıkıyor.
Daha önceki gezilerden birinde de söylemiştik Batılı ülkelerin tarih boyunca Afrika’ya yaklaşımı, bütün bir Avrupa tarihinin, modernliğinin, demokrasi, özgürlükler ve insan hakları gibi cilalı değerlerinin altındaki gerçek yüzünü görmek için çok önemli bir tarih sunuyor.
Bugünün dünya düzeni tam da bu sömürü, işgal ve tahakküm ilişkisine dayalı olarak kurulmuştur. Bu ilişkiyi eleştirmeden, bu ilişkiyle yüzleşmeden yeni bir dünya kurmak mümkün değildir
.
Ancak Türkiye Erdoğan’ın her vesileyle vurguladığı gibi her iki tarafın her zaman kazançlı çıkacağı ilişkilere davet ediyor, bu ilişkileri tesis etmeye çalışıyor. O yüzden Erdoğan gezilerine her zaman TİKA’sıyla, Yunus Emre Vakfı ile DEİK’iyle, Maarif Vakfı’yla, işadamları ve mutlaka kalkınmanın aktif aktörü olacak bakanlarıyla birlikte gidiyor. Bu kurumların, bu aktörlerin faaliyeti sadece kazanma üzerine kurulu değil, mutlaka
rolüne daha istidatlıdır.
Bunu yaparken Afrika’nın hiçbir ülkesini önemsemezlik etmiyor Erdoğan.
Örneğin dün ilk defa olmak üzere ziyaret ettiği Gambiya, yüzölçümü itibariyle Afrika’nın en küçük ülkesi.
Ancak Türkiye ile birlikte siyasi duruşu çok büyük.
15 Temmuz hain darbe teşebbüsüne karşı FETÖ’nün ülkesindeki okulunu kapatarak Türkiye’nin isteğiyle Maarif Vakfı’na ilk devreden ülke oldu. Halen 120 öğrencinin öğrenim gördüğü okula ilaveten şimdi 500 öğrenci kapasiteli yeni bir okulun açılması için bir kiralama yapıldı. Bu kapasite yükseltme, Maarif Vakfı okullarının bölgede görmekte olduğu rağbetin de bir işareti.
Aslına bakarsanız, yıllarca Türk Okulları olarak kendini tanıtan FETÖ okullarının bilhassa en büyük kerameti yine son yıllarda Türkiye ve Erdoğan ismine dayanıyordu.
Erdoğan isminin Afrika’daki hüsnü kabulünü istismar ederek bundan mütevellit kerameti kendilerinden menkul sanma gafletine kapıldılar.
TİKA da Gambiya’da 2018 yılı itibariyle faaliyetlerine başlamış ve çeşitli alanlarda Gambiya’ya kalkınma yardımlarında bulunmaktadır. Bu arada Cumhurbaşkanlığı seviyesinde ilk ziyaret gerçekleşiyor olsa da Karma Ekonomik Komisyonu ilk toplantısını 2014 yılında yapmış bile. İkincisi ise bu yılın Mayıs ayında Türkiye’de düzenlenecek.
, bu seferki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Afrika ziyaretinin son durağı yine iki yıl önce Mart ayında ziyaret ettiği Senegal’in içinde adeta ince uzun bir adacık gibi. Coğrafi konumu itibariyle böyle bir ülkenin kurulması tarihsel olarak Fransa ve İngiltere arasındaki paylaşım mücadelesinin bir sonucu. Yoksa insan niteliği, dinleri ve dilleri itibariyle aralarında kabile farklarının dışında bir fark yok.
Senegal’le Türkiye’nin diplomatik ilişkileri Türkiye’nin buraya kurmuş olduğu büyükelçilikle 1962 yılında başlamışsa da Senegal’in Türkiye’ye büyükelçilik kurması ancak 2006 yılında mümkün olabilmiştir
. Doğrusu aradaki ilişkiler birçok ülkeyle olduğu gibi büyük ölçüde sayın Cumhurbaşkanımızın Senegal Cumhurbaşkanı ile yakın dostluk ilişkileriyle gelişmiştir
.
Burada da Türk işadamlarının çok önemli yüz akı yatırımları oldu.
Dakar Havaalanı’nı Limak yapmış ve halen Limak tarafından başarılı bir biçimde işletiliyor.
Ancak 2018 yılında 400 milyonun üstünde kaydedilen ticaret bir sonraki yıl 300 milyonun altına düşmüş. Bunun telafi edilmesi ve iki taraflı olarak daha da geliştirilmesi üzerinde duruldu.
Maarif Vakfı’nın faal olduğu ülkelerden biri de Senegal.
Üç ayrı şehirde 4 kampüs içinde (Dakar’da, Thies ve St Louis’te birer) 13 okulu var. Okulların her geçen gün güçlü bir marka değeri kazanıyor olması okullara olan talepten anlaşılıyor. Halen Afrika’nın 24 ülkesinde bu şekilde faaliyetlerini sürdürüyor Vakıf.
ABD ve Avrupa ülkeleri için toplam 300 milyon insanın yaşamakta olduğu Batı Afrika’ya açılım kapısı. Tarihsel olarak da köle ticaretinin en önemli merkezi, özellikle Amerika’nın kuruluşundan itibaren işlemeye başlayan köle ticaretinde en önemli merkez.
, Afrikalıların zorla köleleştirilip bir mal gibi gemilere bindirilip bugünün medeni dünyasına, ABD’ye taşınmak üzere depolandıkları bir mekan. O yüzden aslında Senegal, aynı zamanda Batı dünyasının kirli tarihinin okunabileceği, en iğrenç insan sömürüsünün ibretle hatırlanacağı bir yer olarak görülebilir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki ziyaretinde katıldığı iş forumunda dünyanın beşten büyük olduğunu tekrarlayarak mutlaka yeni bir dünya düzeni kurulacağını ve bu yeni düzen kurulurken Afrika ile birlikte yürümek istediğini söylerken bu tarihsel farka değinmişti:
Yeni dünyanın yoldaşları olarak bin yıllık ortak tarihimizde birbirimize karşı gösterebileceğimiz hiçbir kara leke yoktur
. Dolayısıyla tertemiz bir ortak tarihe sahip olmak, geleceğin inşasında çok daha yakın bir işbirliği içinde olmayı bir sorumluluğa dönüştürüyor.
Afrika seyahatleri bu sorumluluğun da bir gereği olarak gerçekleşiyor.
#TİKA
#Türkiye
#FETÖ
#Dakar Havaalanı
#Maarif Vakfı
#Senegal