AKPM, vücudunu saran yolsuzluk virüsünü yanlış yerde arıyor

04:0028/04/2018, Cumartesi
G: 28/04/2018, Cumartesi
Yasin Aktay

STRASBOURGAKPM’nin 5 gün süren Bahar dönemi toplantıları dün itibariyle sona erdi. Toplantıda komisyonların kararıyla hazırlanan raporlar önce komisyonda son şeklini aldıktan sonra Genel Kurul gündeminde son olarak görüşülerek oylandı.İşin bu aşamasında aslında yapılacak çok fazla bir şey olmuyor. Genel Kurul aşamasına gelen raporlar, genellikle raportörün görüşü doğrultusunda son karara bağlanmış oluyor. Komisyon aşamasında da farklı olmuyor işler. Asıl hangi konunun raporlanacağı ve raportörün

STRASBOURG

AKPM’nin 5 gün süren Bahar dönemi toplantıları dün itibariyle sona erdi. Toplantıda komisyonların kararıyla hazırlanan raporlar önce komisyonda son şeklini aldıktan sonra Genel Kurul gündeminde son olarak görüşülerek oylandı.


İşin bu aşamasında aslında yapılacak çok fazla bir şey olmuyor. Genel Kurul aşamasına gelen raporlar, genellikle raportörün görüşü doğrultusunda son karara bağlanmış oluyor. Komisyon aşamasında da farklı olmuyor işler. Asıl hangi konunun raporlanacağı ve raportörün kim olacağının belirlendiği aşamada aslında sonuca da karar verilmiş oluyor. Bu aşama ise sanıldığı gibi komisyonların illa ki önyargılı olduğu ve kararlarının önceden belli olduğu suçlamasına gerek olmayan bir aşama.

Genellikle komisyonlara üye olanlar bir grup adına hareket ediyorlar ve bir konuya kendileri talip oluyorlar. Kimin hangi konuya talip olduğu tamamen siyasi hınç veya inisiyatifle ilgili bir durum. Bu aşamada pekala daha iyi bir etkinlik ortaya konulduğunda raporlamaların daha nesnel sonuçlanmasına etki edilebilir. Aksi taktirde raporlar genellikle siyasi motivasyonları ve hınçları daha fazla olan marjinal grupların elinde kalıyor. Onlar da Avrupa’da cari olan ideolojik akımlarla yelkenlerini rahatlıkla şişirebiliyorlar.

Belki tek ideoloji değil, ama Türkiye karşıtlığı, Erdoğan karşıtlığı, İslam karşıtlığı şu anda Avrupa’da cari bir ideolojik akım ve AKPM üyelerinin tercihleri arasında bunu güçlü bir biçimde hissetmek mümkün. Türkiye hakkındaki raporlar veya içinde Türkiye’nin de geçtiği raporlarda raportörler Türkiye’de tamamen terör örgütleriyle iltisaklı gruplarla görüşüp raporlarını yazıyorlar. Hangi bağlantılarla bu insanların görüşlerine nasıl bu kadar bağlı kalabiliyor olduklarını aslında ayrıca soruşturmak gerekiyor.

Dün görüşülüp oylanan bir rapor aslında AKPM içindeki raporlama sürecine bulaşan marjinal, ideolojik, öngyargılı takıntılarla yüzleşmek için iyi bir fırsattı. Bağımsız Soruşturma Kurulu (BSK) ilk defa AKPM içinde lobi faaliyetlerine bulaşan yolsuzlukları gündeme getirmiş, onları soruşturacaktı. Rapor bilhassa raporlama süreçlerine etki etmek üzere bazı Meclis üyelerinin raportörler nezdine yaptıkları lobi faaliyetlerinin etik boyutlarına odaklanmış ve rapora etki edecek aşırı samimiyetlerin sakıncalarına dikkat çekmiş.

Aslında bu raporun görüşüldüğü bu dönemde AKPM çatısı altındaki tipik yolsuzluklar için üzerinde durulabilecek en doğru örnek, Salih Müslim vakası olabilirdi. Türkiye’de 29 masum sivil insanın hayatını kaybettiği bir intihar saldırısını düzenlemekle suçlandığı için aranmakta olan bu terör örgütü mensubunun AKPM çatısı altında himaye görmesi, konuşma yapabilmesi başlıbaşına entegre bir yolsuzluk örneğiydi.

AKPM üyelerinin karıştığı yolsuzluklar için bundan daha iyi bir örnek olamazdı. Hangi bağlantılar, hangi lobi faaliyetleri AKPM çatısı altında bir terör örgütü liderini masum bir sivil mücadele kahramanı haline getirebiliyor? Interpol tarafından kırmızı bültenle aranıyor olduğu halde, böyle bir şahsiyet hangi AKPM vekiline hangi menfaatler sağladığı için bu imkana kavuşabiliyor?

Dahası, Salih Müslim sadece bir son örnek. Ondan önce de PKK terör örgütü AKPM milletvekilleri nezdinde gördüğü himayelerle bir sürü faaliyetini bu çatı altında taşıyabilmişti.

Yine daha önce Vaclav Havel İnsan Hakları Ödülüne layık görülen ama FETÖ yapılanmasına üye olduğu gerekçesiyle yargılanmakta olan YARSAV Eski Başkanı Murat Arslan’a verilen ödül süreci üzerinde durulduğunda AKPM çatısı altında bu tür kirli çamaşırlar ortaya dökülecekti. Zaten Arslan’ın, hangi insan hakları mücadelesiyle veya hangi faaliyetiyle temayüz etmiş de bu ödüle layık görülmüş olduğunu bir türlü anlayan olmamıştı.. Hiç kimsenin bilmediği, tanımadığı, hiçbir belirgin faaliyeti olmayan, tek belirgin faaliyeti veya özelliği darbeci insan hakları düşmanı FETÖ’nün üyesi olma ithamını taşımak olan birine böyle bir ödülün layık görülmesinin tek izahı, AKPM üyelerine sirayet etmiş olan rüşvet ve yolsuzluk çarkından başkası olamazdı.

Buna rağmen BSK’nın AKPM bünyesinde, üyelerin karıştığı yolsuzluk iddiaları raporunda bu tür örnekler üzerinde durulmadı bile. Onun yerine bilhassa Azerbaycanlı vekillerin kendi ülkelerini konu alan bir rapor için raportörlerle yaptıkları görüşmeler üzerinden bütün yolsuzluk günahını Azerbaycan’a yüklemeye çalışan bir gayretkeşlik sergilenmiş. Rapor, belirli bir ülkenin itibarını lekeleme maksadı güdüldüğü izlenimini verecek biçimde, yalnızca bir ülkeye ve yalnızca bir üye devlet – Azerbaycan – ile ilgili seçilmiş ithamlara odaklanmış. BSK’nin böylesi dar bir noktaya odaklanması, Avrupa Konseyi ile ilişkilerinde Azerbaycan’a sorun çıkartılmasına yönelik bir girişim olduğu izlenimini de güçlü bir biçimde uyandırıyor. Buna rağmen bu raporun da oy çokluğuyla geçmiş olması, AKPM üyelerinin Ermeni karşıtlığıyla özdeşleştirdiği Azerbaycan’a karşı iflah olmaz önyargısının tezahüründen başka bir anlam ifade etmedi.

Aynı şekilde sözkonusu olan KKTC olduğunda, Kıbrıs Rumları lehine AKPM üyelerinin tamamına yakınının kulaklarını kapatması veya Türkiye sözkonusu olduğunda Yunanistan, Ermeniler ve PKK lehine kulaklarını kapattıkları gibi…

Aslında bu tür tarafgirlikler de raporlarda çok kolaylıkla iltimaslara ve kayırmalara yol açmaları boyutuyla tipik yolsuzluk örnekleri.. Bunlar üzerinde odaklanmak yerine raporda Türkiye lehine en meşru lobi faaliyetini yapan onur üyelerinden bir kişinin bunu AKPM’ye girerken kullanmış olduğu söylenen onur üyesi giriş kartıyla yapmış olması büyük bir yolsuzluk örneği olarak gösterilmiş ve bu da kabul görmüş.

Konu kesinlikle öyle değil, tam tersine sözkonusu şahıs, Türkiye lehine meşru lobi faaliyetine başladıktan sonraki bütün girişlerini normal üye kartıyla yaptığını ispatladığı halde bu konu köpürtülmeye devam etti.

O bir şey değil de, bu örneğe bakıldığında sanırsınız ki, AKPM’de en büyük yolsuzluk böyle oluyor. Halbuki AKPM baştan sona bir yalan, baştan sona yolsuzluk ve tarafgirlikle malul yoz bir örgüt haline gelmiş bile. Hani derler ya ölmüş de duyan yok.

#Türkiye
#Avrupa Birliği
#AKPM