18 Mart 2018: Apaçık bir Fetih

04:0019/03/2018, Pazartesi
G: 19/03/2018, Pazartesi
Yasin Aktay

Afrin’deki terör mihraklarına karşı Türkiye’nin başlattığı Zeytin dalı operasyonunun 57. Günü Çanakkale Zaferinin de 103 yıldönümüne rastlıyordu. Böylece Yüce Allah bu millete 18 Mart’ta bir çifte zafer bayramı yaşamayı ve kutlamayı nasip etmiş oldu. Bu zaferin 57. güne denk gelmesi ile Çanakkale’nin 57. Alayı arasındaki tevafuk da kayda değer.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu yaklaşan ve her an müyesser olacak zaferin ilk haberini evvelki gün Mardin ve Diyarbakır’dan vermesi, bu müjdenin

Afrin’deki terör mihraklarına karşı Türkiye’nin başlattığı Zeytin dalı operasyonunun 57. Günü Çanakkale Zaferinin de 103 yıldönümüne rastlıyordu. Böylece Yüce Allah bu millete 18 Mart’ta bir çifte zafer bayramı yaşamayı ve kutlamayı nasip etmiş oldu. Bu zaferin 57. güne denk gelmesi ile Çanakkale’nin 57. Alayı arasındaki tevafuk da kayda değer.



Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu yaklaşan ve her an müyesser olacak zaferin ilk haberini evvelki gün Mardin ve Diyarbakır’dan vermesi, bu müjdenin meydanları ve salonları dolduran Diyarbakır ve Mardin’in Kürt, Arap ve halklarınca büyük bir sevinç ve coşkuyla karşılanmış olması da bu zafere ayrı bir mana kattı.

Belki bu tevafuklar içinde en belirgin mana Cumhurbaşkanımızın defalarca ilan ettiği gibi bu operasyonun asla Kürtlere veya herhangi bir etnik gruba karşı olmadığı gerçeğinin görmüş olduğu geniş hüsnü kabuldür. Türkiye’de PKK ve HDP çizgisindeki propaganda aygıtları sıkça bu operasyonu Türkiye’nin Kürtlere karşı bir operasyonu gibi yansıtmaya çalışıyor.

Ne yazık ki, Dubai merkezli Arap medyası da, Avrupa merkezli bir çok medya kuruluşu da bütün haberlerinde olayı bu şekilde aktarıyor. Oysa Erdoğan dün Mardin ve Diyarbakır’dan bu müjdeyi verdiğinde çoğunluğu Kürtlerden oluşan kalabalıkların sergilediği tarif edilmez coşku ve muhabbet bu yayınlara en net cevabı vermiş oluyordu.

Türkiye PKK-PYD’ye operasyon yapıyor ve bu azılı örgütün Kürtler adına değil, ellerine silahları tutuşturan bölgenin bütün halklarına düşman güçler adına hareket ediyor olduğu artık herkes için ayan beyan hale gelmiş durumda.

Türkiye’nin 18 Mart’ta ulaşılan Zeytin Dalı zaferinin bence en önemli boyutu, Türkiye’nin teröre karşı operasyonuyla sözüm ona medeni dünyaya verdiği insanlık dersi olmuştur. Teröre karşı operasyon öyle değil böyle yapılır dedi Türkiye.

Amerika’nın teröre karşı savaşmak üzere girdiği bütün şehirler tarumar oluyor, harap oluyor. Her operasyonda teröristten çok daha fazla çoluk çocuk sivil insanlar ölüyor. ABD’nin terörle her mücadelesinin arkasından terör daha da fazla güçleniyor çünkü hep terörü gösterip başka yeri vuruyor. Yaptığı her operasyon arkasında sayısız ölümler, yetimler, dullar, sakatlar bırakıyor. Sonradan ABD bu yol açtığı sorunların hiç birinin sorumluluğunu da üstlenmiyor, bölgenin insanlarını kendi hallerine bırakıyor.

ABD dünyaya neredeyse terörle mücadelenin normunun, normalinin bu olduğunu ezberletecek noktaya gelmiş durumda. Aynı şeyi Esed rejiminin kendi halkına yaptıklarında da görüyoruz. Kendi muhalifleriyle mücadele ederken yol açtığı kıyımların hesabı bile yapılamıyor artık. Bir milyonu aşmış olduğu kesin. Kendi şehirlerini yakıp yıktı.

Onun yardımına koşan ve sözümona İslam Cumhuriyeti iddiası taşıyan İran da bu süreçte hiçbir İslam ilkeyi takip etmedi. Suriye’yi sözümona Siyonist cepheye karşı koruma adına yokolmanın eşiğine getirdi. Rusya’yı saymıyoruz bile. Bugünlerde destek verdiği Esed’le birlikte Guta’da gerçekleştirdikleri kıyımlar ortada.

Zeytin Dalı operasyonunda Afrin’e giren Türk askeri ve ÖSO birlikleri tertemiz bir şehre girmiş oldular. Mücadeleyi verirken, hedeflerini seçerken kılı kırk yararak, adeta samanlık içinde iğne arayan bir titizlikle bir sivilin bile bu operasyondan etkilenmemesini sağlamaya çalıştılar. Neticesi bayrak dikilen Afrin şehir merkezinin manzarasından net bir biçimde görülüyor. ABD’nin PYD lejyonerleriyle birlikte kurtarışının (!) hemen akabindeki Rakka veya Musul’un görüntüleri ile Türkiye’nin dün itibariyle kurtardığı Afrin’in görüntülerini yanyana koyduğunuzda bu farkı en net biçimde görürsünüz.

Suriye’deki krizin başladığı günden bu yana verilebilecek en etkili mesajı vermiş oldu. Gerisi anlamak isteyenlere kalmış tabi. Bir terör örgütüyle mücadele etmek için başka bir terör örgütünü palazlandırmanın, onunla iş tutmanın arkaplanında habis bir niyetten başka nasıl bir strateji olabilir? Türkiye Zeytin Dalı operasyonuyla bu örgütün Kürtlerle bir alakasının olmadığını net bir biçimde göstermekle kalmadı, her adımda bu örgütün DAEŞ’le mücadele etmek gibi bir gündeminin olmadığını da gösterdi. Yaptığı yığınaklar, savaş hazırlıkları, silah ve mühimmat donanımlarıyla tek hedefinin Türkiye olduğunu da en net biçimde gösterirken, bu hedefin onu destekleyenlerin bilgisi haricinde olmadığını da deşifre etmiş oldu. Böylece bütün foyaları ortaya çıkardı Türkiye. ABD’nin şimdi Türkiye’ye anlatabileceği hiçbir hikayesi yok.

18 Mart 2018 tarihinde adı konulan bu büyük zafer net bir fetih. Türkiye Afrin’e, Afrin halkının dönüp huzur içinde yerleşmesine imkan tanıyacak şekilde girmiş oldu. Daha önce Cerablus’ta, El-Bab’da yaptığı gibi. Kurtarılan bölgeler kendi halkları için güvenle yaşanılabilir hale getiriliyor. Burada yaşayan hiç kimse evini terk etmek zorunda bırakılmadığı gibi, daha önce göç etmek zorunda kalanların evlerine dönüşü için şartlar sağlanıyor. Nitekim Fırat kalkanı bölgesinde 150 bine yakın kişi evlerine dönerek yeniden yerleşmiş durumda.

Bu fethi böyle bir günde bize nasip eden yüce Allah’a hamdu senalar olsun. Bu operasyonu baştan itibaren ferasetiyle, sebat ve kararlılığıyla bu güzellikte ve asalette yöneten Cumhurbaşkanımız Başkomutan sayın Recep Tayyip Erdoğan’a, Peygamber Ocağının bütün kahraman Mehmetçik neferlerine çok teşekkür ederiz. Bu yolda şehadete ulaşan bütün askerlerimize, ÖSO mücahitlerine yüce Allah’tan rahmet diliyoruz.

18 Mart 2018 Zaferimiz mübarek olsun.

#Afrin