Marlboro zihniyeti ile akıllı cep telefonu sahipliği ilişkisi

04:0018/04/2018, Çarşamba
G: 18/04/2018, Çarşamba
Yaşar Süngü

Bugün görüyoruz ki iki tüketim alanında zengin ve yoksul ayrımı neredeyse kalktı; Akıllı cep telefonu sahipliği ile sigara tüketimi.Eskiden Marlboro'ya taksici, muavin, garson cigarası denirdi.Şimdi aynı tüketim anlayışını cep telefonu sahipliğinde de görüyoruz.Bildiğim kadarıyla taksici ve garsonlar arasında Marlboro içme alışkanlığı hala devam ediyor.Dün cebindeki paranın önemli bir kısmını temel ihtiyaçlarına değil de sigara gibi keyif veren ürünlere sarfeden insanlarla, bugün en pahalı ve en

Bugün görüyoruz ki iki tüketim alanında zengin ve yoksul ayrımı neredeyse kalktı; Akıllı cep telefonu sahipliği ile sigara tüketimi.


Eskiden Marlboro'ya taksici, muavin, garson cigarası denirdi.

Şimdi aynı tüketim anlayışını cep telefonu sahipliğinde de görüyoruz.

Bildiğim kadarıyla taksici ve garsonlar arasında Marlboro içme alışkanlığı hala devam ediyor.

Dün cebindeki paranın önemli bir kısmını temel ihtiyaçlarına değil de sigara gibi keyif veren ürünlere sarfeden insanlarla, bugün en pahalı ve en son teknolojik cep telefonlarını kullanan insanlar anlayış olarak aynı insanlar.

Bunu açıklanan verilerden biliyoruz;

Son iki yıl içinde, 4,5G’li abone sayısı 64 milyon 558 bin 929’a yükselmiş.

Mobil abone sayımız son rakamlara göre 77 milyon 800 bin 170.

Toplam nüfusumuz 2017 sonu itibarıyla 80 milyon 810 bin.

Tüketecek ürün sayısı ne kadar artarsa artsın tüketim anlayışı kolay değişmiyor.

Demek ki lüks eşya kullanma ve sahipliği ile pahalı ürün tüketme insanları iyi hissettiriyor!

**

Farklı alanlardaki son verileri incelemeye devam edelim;

Tarım sektörü 2018 yılı Ocak ayında 4 milyon 963 bin kişiye istihdam sağladı, işsizliği 1,9 puan düşürmüş. Tarımda istihdam geçen yılın aynı ayına göre, 70 bin kişi artmış.

Tarımın istihdamdaki payı yüzde 17,7, sanayinin yüzde 19,9 olurken inşaatın payı yüzde 7’de kaldı. İstihdamda en büyük pay yüzde 55,4 ile hizmet sektöründe.

Genç işsizliği önlemek için bütün sektörler elini taşın altına sokacak başka yol yok.

**

İddialı olduğumuz zeytin sektörüne bakalım;

Zeytinyağının ihracat rekorları kırdığı 2017/18 sezonunda, zeytin ihracatı da zeytinyağına ayak uydurdu. Sofralık zeytin ihracatı yüzde 14’lük artış yakalamış.

2002 yılı sonrasında yapılan dikimlerle 90 milyondan, 180 milyona çıkarılan zeytin ağacı sayısında İspanya’dan sonra dünyada ikinci sıradayız.

Avrupa Birliği üyesi ülkelere ihracat yüzde 28’lik artışla 38 milyon 655 bin dolara yükselmiş.

Almanya, Irak ve Romanya zeytin ihracatında lider durumda.

Peki zeytin alanlarının genişlemesiyle birlikte üretimin artması tüketime yansıdı mı?

Yansımadı.

Yani Türkiye’de zeytinyağı tüketimi kişi başına 2 litre, zeytin tüketimi ise 3 kilo.

Zeytinyağı tüketimi Yunanistan’da 24 litre, İspanya ve İtalya'da 14 litre, Tunus, Portekiz, Lübnan’da 8 litre civarında.

En çok zeytin tüketimi Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde gerçekleşiyor.

Kişi başına yaklaşık 6 kiloya denk geliyor. Bizim iki katımız.

**

Yurdum insanındaki değişimi anlamak açısından bu da ilginç bir veri;

2015 ila 2017 yılları arasında 34 şehirden 15 bin 918 kişi baz alınarak hazırlanan bir rapora göre, Türkiye’de her dört kişiden üçü geçmişe özlem duyuyormuş.

“Eskiden insanların daha mutlu olduğunu düşünüyorum” diyenlerin oranı yüzde 76 çıkmış.

Rapor, Türkiye’nin tüketim alışkanlıkları, hobileri, yaşam tarzı ve boş vakitlerinde neler yaptıkları gibi çeşitli açılardan ele alarak tamamlanmış.

Katılımcıların yüzde 72’si boş vakitlerini alışveriş merkezlerinde geçirdiğini söylemiş.

AVM’lerde geçirilen süre ortalama 3 saat.

Yüzde 35’i hiç kitap okumazken, yüzde 44’ü hiç sinemaya gitmediğini söylemiş.

Hayatında hiç konser, tiyatro veya opera izlememiş olanların oranı yüzde 64.

**

Yine aynı rapora göre işsizlik, hayat pahalılığı ve döviz kurlarında yaşanan artış, halkın memnuniyetsizlik nedenleri arasında başı çekiyormuş.

Buna başını sokacak bir konut sahibi olamamak da eklenebilir.

Ev sahibi olmak ihtiyacı, Türk insanı için yabancılara göre çok daha önemli bir ihtiyaç olarak algılanıyor.

Türkiye’de bireylerin hane özelliklerine bakıldığında, yüzde 63’ü ev sahibi olduğu, geriye kalan dilimin yüzde 24’ü kiracı, yüzde 12’si kira vermeden oturuyor, yüzde 1’i de lojmanda ikamet ediyor.

Rapora katılan kişilere evlerinin duvarlarında ne asıldığı sorulmuş.

Yüzde 80’i saat demiş.

Saat dışında tablo asanların oranı yüzde 48, ayna asanların oranı yüzde 46, takvim asanların oranı yüzde 44.

Takvim okuma kültürünün giderek azaldığına üzülerek şahit oluyoruz.

**

“Acı duyabiliyorsan canlısın, başkalarının acısını duyabiliyorsan insansın” der Tolstoy.

#Marlboro zihniyeti
#Sahiplik