Fare ile deve, Trump ile dolar

Haksız ve hukuksuz biçimde, “Ben yaptım oldu” mantığıyla hareket eden, AB ülkelerinin bile karşı çıktığı, İran’a karşı tek başına ekonomik ambargo uygulamaya başlayan ABD’nin akılsız tüccar kafalı Başkanı Trump’un hali Mesnevi’de anlatılan fare ile devenin hikayesine benziyor.

Küçük bir fâre kocaman bir devenin yularını kapmış, eline almış, kurula kurula gidiyordu.

Deve, kendi huyu, uysal tabiatı yüzünden, onunla yol alıp giderken fâre, kendi küçüklüğünü göremeden:

“–Meğer ben ne müthiş bir pehlivanmışım, develeri sürükleyebilecek bir yiğitmişim!” diye böbürleniyordu.

Gide gide bir nehrin kenarına geldiler.

Nehri gören fare, kibrinin şaşkınlığı içinde donup kaldı.

Onun kibrinin farkında olan deve ise, mânidâr bir şekilde:

“–Ey dağda, ovada bana arkadaşlık eden! Neden durakladın? Neden böyle şaşırıp kaldın? Haydi, yiğitçe nehrin içine gir. Sen benim kılavuzum, öncüm değil misin? Yol ortasında böyle şaşırıp kalmak, sana yaraşır mı?” dedi.

Mahcûp düşen fâre, kekeleyerek şöyle cevap verdi:

“–Arkadaş! Bu su pek büyük, pek derin bir su; boğulurum diye korkuyorum.”

Deve suyun içine girip:

“–Ey kör fâre! Su diz boyu imiş, korkmana gerek yok!” dedi.

Fâre çaresiz ve mahcûp îtirafına devam etti:

“–Ey hünerli deve! Nehir sana göre karınca, bize göre de ejderha gibidir. Çünkü dizden dize fark vardır. Benimki gibi yüz tane dizi üst üste koysak, ancak senin bir dizin eder.”

Bunun üzerine akıllı deve, fâreye şu nasîhatte bulundu:

“–Öyleyse, gurur ve kibre aldanıp bir daha terbiyesizlik etmeye kalkma; haddini bil! Sana olan hoş görüş ve müsâmahama kapılıp şımarma; çünkü Allâh, şımaranları sevmez!..

Var git; sen, kendin gibi fârelerle boy ölçüş!”

Artık, iyiden iyiye gerçeği anlayıp utanmış bulunan fâre:

“–Tevbe ettim, pişman oldum. Allâh için olsun şu öldürücü, şu boğucu sudan beni geçir!” diye yalvardı.

Böylece deve, yine merhamet edip ona acıdı da:

“–Haydi! Sıçra da hörgücümün üstüne çık, otur! Bu sudan geçmek veya başkalarını geçirmek benim işimdir. Zîrâ vazîfem, senin gibi yüz binlerce âcize hizmetten ibarettir” dedi ve fareyi nehrin öbür tarafına geçirdi.

Mevlânâ’nın Mesnevî’de anlattığı bu hikâyede fâre; başından büyük işler görmeye kalkışan, kendini başkalarından üstün gören, böbürlenen bir kişinin sembolüdür.

Deve ise sabırlı, tecrübeli, hünerli ve kâmil bir insanı temsil ediyor.

**

Boyundan büyük işlere kalkışan herkes bir gün dersini alır.

**

Trump’un dünyayı ateşe atan politikaları belki de bu haksız dünya düzeninin yıkılmasını hızlandıracak ve yeni dünya düzeninin kurulmasına yol açacaktır belki de.

Böyle anormal zamanlarda kurunun yanında yaşın yandığını da unutmuyoruz.

Ancak her fırtınanın ve şiddetli yağmurun ardından kirli hava temizlenir, çürüyen dallar kırılır, kuruyan yapraklar dökülür, gökyüzünde bütün renkler daha görünür hale gelir.

Tabii ki tecrübelerini hayata geçirenlere, önlemlerini alanlara, sabretmesini bilenlere…

İnsan zulmeder, kader adalet eder.

Dolardan daha tehlikeli
Döviz kurlarında yılbaşından bu yana yüzde 40’a yaklaşan artışın kimi ne kadar etkileyeceği üzerine kafa yormak kadar yeniden zihinlere yerleşebilecek bir dolarizasyonun önlenmesine karşı kafa yormalı.
Büyük küçük sermaye sahiplerinden sanayiciye, tüccardan bakkala, kira geliri elde edenlerden ücretli kesime kadar toplumun büyük kısmı en büyük yatırım aracı olarak dolar ve faizi görmeye başlarsa asıl felaket o zaman gerçekleşir.
Deprem, sel, fırtına gibi doğal felaketlerde insanlar, nasıl birbirleriyle kavga etmeyi bırakıp yardımlaşıyorsa, ekonomik ve siyasal krizlerde de aynı tepkiyi göstermelidir.
Bencillik, egoistlik, sadece kendini düşünen anlayış ve zihniyet böyle zamanların en tehlikeli ve aptalca tutumudur.
Fırtınalı bir denizin tam ortasında gemi batarken kaptan ayrı havada, makineci ayrı havada, güverteci ayrı havada, yolcu ayrı havada olmaz.
Olursa gemiyle birlikte herkes batar.
Dervişe sormuşlar:
-En zor olan nedir ?
“Söz”dür demiş...
-Anlatması da zor.. Anlaması da..