Gizli Kardinal’in elemanlarıyla çalışan CIA’in İzmir’deki papazı!

04:001/06/2018, Cuma
G: 1/06/2018, Cuma
Tamer Korkmaz

Haydut ABD’nin 200 ülke hakkındaki 2017 yılı “Dini Özgürlükler” raporu, üç gün önce Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ve Büyükelçi Sam Brownback tarafından açıklandı.*Trump’ın geçen Mart’ta CIA’in başından Dışişleri’ne getirdiği Pompeo, azılı bir İsrail destekçisi ve kaşarlanmış Türkiye düşmanı!FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ertesi günü twitter’da Türkiye’yi “Totaliter İslamcı diktatörlük” diye tanımlamış olan bir düşmandan bahsediyoruz…ABD’nin FETÖ’sü eliyle giriştiği darbe kalkışmasının

Haydut ABD’nin 200 ülke hakkındaki 2017 yılı “Dini Özgürlükler” raporu, üç gün önce Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ve Büyükelçi Sam Brownback tarafından açıklandı.

*

Trump’ın geçen Mart’ta CIA’in başından Dışişleri’ne getirdiği Pompeo, azılı bir İsrail destekçisi ve kaşarlanmış Türkiye düşmanı!



FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ertesi günü twitter’da Türkiye’yi “Totaliter İslamcı diktatörlük” diye tanımlamış olan bir düşmandan bahsediyoruz…

ABD’nin FETÖ’sü eliyle giriştiği darbe kalkışmasının berhava olmasından dolayı; Pompeo da “büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştı. Çünkü, bu defa “CIA’in Çocukları” başaramamıştı!

Donald Trump’ın seçim kampanyası sırasında “15 Temmuz’da 13 CIA ajanı Türkiye’deki darbeye yardım etti” diyerek twitter’da yaptığı devasa itirafı “bir de bu vesileyle” hatırlatıyoruz!

*

“Dini Özgürlüklerden Sorumlu” Büyükelçi Sam Brownback’in, “İnsanların dinsel inançları sebebiyle hedef alınması bağlamında özel olarak kaygı duyulan ülkeleri” sayarken “Türkiye’yi de işaret ettiğini” Hürriyet’teki Cansu Çamlıbel -iliştirilmiş bir gazetecidir- imzalı haberden öğreniyoruz. (30 Mayıs 2018)

Tam da buraya dikkat:

Türkiye’ye bu “dini özgürlük” eleştirisi, özellikle Andrew Craig Brunson için yapılıyor!

İslam Düşmanı Trump’ın, Erdoğan ile görüşmesi esnasında ısrarla “serbest bırakılmasını” talep ettiği şu “Papaz” maskeli CIA ajanından söz ediyoruz!

Amerikan devleti, yirmi yıldır himaye ettiği Pensilvanya’daki “Gizli Kardinal”i 15 Temmuz 2016 sonrasında bile Türkiye’ye iade etmediği gibi, üstüne bir de “Papaz” kamuflajlı CIA ajanını istiyor!

Donald Trump’ın, her fırsatta Brunson’ın “harika bir Hıristiyan rahip” olduğunu iddia etmesi, kapı gibi gerçeği değiştiremez:

İzmir’de yirmi yıl boyunca konuşlanmış Brunson, “Radikal Hıristiyan” bir CIA ajanıdır!

*

9 Aralık 2016 tarihinde FETÖ bağlantısından dolayı tutuklanan mevzubahis AJAN’ın otuz beş yıla kadar hapsi isteniyor. “FETÖ ve PKK ile eylem birlikteliği içinde olup, suç işlediği” vurgulanıyor!

Mahkemeye gönderilen iddianamede; Brunson’ın 15 Temmuz darbe girişiminden beş gün sonra bir arkadaşına yazdığı “Her şey kötüye gidiyor, ama sonunda kazanan biz olacağız” şeklindeki e-posta mesajı da yer alıyor!

Brunson, bir başka mesajında ise bir Türk vatandaşına aynen şöyle sesleniyor: “Sizin savaş uçağı pilotunuz yok ki! Onlar, bizim oradaki Hoca’nın duasıyla uçan pilotlar! Onlar Hoca’ya, Hoca da bize bağlı!”

Tam da burada; Pompeo ile Brownback’in açıkladıkları “Dini Özgürlükler” raporunda Türkiye’nin nasıl bir düzenbazlıkla hedefe yerleştirildiğini gözümüzün önüne getirelim, peşinden de soralım:

-Ne zamandan beri casusluk, ajanlık, darbe girişimine yardım ve yataklık “dini özgürlüklerden” sayılıyor!

*

Venezuella’nın, CIA casusu olarak suçladığı ve tutukladıktan iki yıl sonra serbest bıraktığı “Amerikalı Misyoner!” Josh Holt’u birkaç gün önce Beyaz Saray’daki Oval Ofis’te ağırlayan Trump, kameraların önünde Andrew Craig Brunson konusuna daldı… Yine o “göz boyamaya” yarayan lafları sarf etti:

“Bizim rahip Brunson’ımız var. Harika bir Hıristiyan rahip ve uzun zamandır Türkiye’de bulunuyor. Onun bir casus olduğunu söylüyorlar ama o casus değil…”

Böylesi durumlarda “Yalandan kim ölmüş ki?” denildiğini biliyorsunuz!

Trump, Brunson bahsinin finalini de şöyle yaptı:

“Türkiye’de yargılanması devam ediyor. Ne var ki, yargı süreci de pek yargı süreci değil!”

Yani? Trump’ın Yargı’dan anladığı şudur: “Türkiye’deki yargı sürecinin gerçekten bir yargı süreci olabilmesi için cürmümeşhut halinde yakalanmış bir CIA ajanının kafadan serbest bırakılması gerekiyor!”

Türkiye’de “Locaefendi’lerinin iki dudağı arasındaki bir Yargı sistemine fena halde alışmışlar” ne de olsa!

*

Mumcu Suikastı’ndan dolayı iftiraya uğrayıp hapiste çürüyen Rüştü Aytufan’ın yaşadıklarını ise ayrıca hatırlıyoruz…

Duruşmasından bir gün önce, Eskişehir Cezaevi’nde kendisini “ABD elçiliğinden ziyarete gelen!” ve “konumlarını CIA mensubu olarak belirginleştiren” dört kişi Rüştü Aytufan’ı sorgulamak istemişlerdi!

Ankara 2 No’lu DGM’de (7 Eylül 2001 tarihli duruşma) beyan ettiği dilekçesinde, Aytufan, şöyle feveran ediyordu:

“Duruşmadan bir gün önce CIA tarafından psikolojik baskı altına alınmam, mahkemenin seyrini dışarıdan etkilemek değil midir? Birileri benim ceza almamı mı istiyor?

Sayın mahkeme heyeti; beni psikolojik baskı altına alan Amerikalıların dava ile ilgili sorularını cevaplamayı reddettim…

Hukuka rağmen yöntemlerle, yabancı bir heyet tarafından Eskişehir Cumhuriyet Başsavcısı’nın odasında sorgulanmak istenişim, hukuk sistemine ve insan haklarına değişik yerlerden ne tür müdahaleler olduğunu belirgin hale getiriyor…”

*

İşte Trump’ın Türkiye’de görmek istediği “yargı süreci” budur!

#ABD
#CİA
#Donald Trump