Küresel Terör’ün Mühendisi ABD, Suriye’nin kuzeyinde ve doğusunda 65 bin PKK’lı teröristi istihdam ediyor. ABD, bu bölgeyi “dünyanın en büyük terör koridoru” haline getirdi. Burada “Türkiye’nin Suriye ile sınırının ekseriyetini kuşatacak şekilde” bir PKK devleti kurmak istiyorlar.
*
ABD’nin yaklaşık on iki bin kilometre öteden gelip Suriye’nin kuzeyine “çökmesine” tek kelime dahi itiraz etmeyen İçerideki Baronsal Gladyocu Etki Ajanları, kaç senedir Ankara’ya “Suriye bataklığında ne işimiz var?” diye laf vuruyorlar.
Kahpelik eseri bu propaganda; bölgede Türkiye’nin değil ABD’nin “söz sahibi olmasına” katkı sağlamak için icra ediliyor.
Dünyanın öbür ucundan gelip Suriye’nin kuzeyinde bir PKK devleti kurmak planıyla bölgeye çöken ABD’nin bu zorbalığını, işgalciliğini, terörist tahkimatını “meşru” göstermeye yeltenenler; Türkiye’nin burnunun dibinde bir kırmızıçizgisi olmasına dahi tahammül edemiyorlar.
İdlib Mutabakatı’ndan rahatsız olup da bunu açığa vuramayanlar, “Türkiye açısından sorun şimdi başlıyor: Yanı başımızda cihatçı bir kantona izin verecek miyiz?” diye soruyorlar!
Bunlarda zerrece “utanma, arlanma” yoktur…
Sam Amca’sının hesabına etki ajanlığı yapan işte bu Batı Putçuları; şimdiye kadar “ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde Terör Kantonu yahut bir PKK devleti kurma gayesine, planına, gayretlerine” karşı tek kelime dahi laf etmediler, karşı çıkmadılar!
*
Türkiye, burnunun dibinde “öyle ya da böyle hiçbir kantona” izin vermeyecek kararlılıktadır.
Bununla birlikte; bu zamana kadar doğrudan veya dolaylı olarak bölgedeki El Kaide ve DAEŞ’in varlığını Türkiye ile irtibatlı gibi göstermeye çabalayanlar, her iki terör örgütünün de “Made in USA” oldukları gerçeğinin üzerini her defasında itina ile örtüyorlar!
Bu iliştirilmiş, yerleştirilmiş, kullanışlı tipler; bu denli yüzsüzdür, düzenbazdır, sahtekârdır.
Udo Ulfkotte, böylelerini “Satılmış Gazeteciler” diye tarif ediyordu!
AJANLIK MARİFETLERİYLE İLGİLENMİYORLAR
Ankara’ya “Türkiye’nin Suriye’de ne işi var?” diye kaç zamandır soranlarla; Papaz kamuflajlı bir CIA Ajanı olan Andrew Craig Brunson’ın serbest bırakılması için aylardır çabalayanlar aynı iliştirilmiş elemanlardır.
“Türkiye tutuklu papaz konusunda bir yol bulmaya çalışıyor. Bir bakıyorsunuz, gizli bir el papazla alakalı olarak gizli tanığın son gizli marifetlerini sızdırıyor” diye bozuk çalanlar; dikkat buyurunuz, asla Brunson denilen casusun “ajanlık marifetleriyle” ilgilenmiyorlar!
Kaşar ajana, mütemadiyen “din adamı” muamelesi yaparak “Washington’ın tezleri hesabına” çalışıyorlar.
ARA KALIP: UÇAĞIN
MERDİVENLERİ
FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminde işin içinde olan “Brunson’ı 12 Ekim günü uçağın merdivenlerinde görmek için can atan” bir devşirmenin…
Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Karlov’un suikasta kurban gittiği akşam CNN Türk canlı yayınına bağlanıp “El Nusra’yı işaret ettiğini” de unutmuş değiliz!
Suikastçı polisin FETÖ mensubu olduğu gece yarısına doğru kesinleşince, lafı anında çevirdiğini de…
“DÖVİZ KURU” HUKUKU
“Kavala ve Ilıcak Serbest Kalırsa Dolar Kaç Lira İner?” diye yazısına başlık atanların “Hukuk” anlayışı da -aynen “etki ajanlıkları” gibi- döviz kuruna endekslidir!
Bunların guguk anlayışı “Dolar yükseliyor; suçlu mu diye bakmayın, hemen bırakın” hesabıyla çalışıyor!
Sahi, böyle bir hesabın…
Sürekli olarak “adalet ve demokrasi” konusunda örnek gösterdikleri şu “Kopenhag Kriterleri”ndeki yeri nedir, acaba?
AB’nin lokomotifi olan Almanya’nın Dışişleri Bakanı Heiko Maas, 14 Ağustos’ta “Türkiye’deki ekonomik sorunların bitirilebilmesi için, Ankara rahip Brunson’ı serbest bırakmalıdır” dedi, ya!
Kopenhag Kriterleri’ndeki “adalet” kriteri; “Bir CIA ajanı yakayı ele verdiğinde suçluluğu göz ardı edilerek derhal serbest bırakılmalıdır. Çünkü, ABD’nin çıkarları her şeyin üstündedir” yollu yazılı olmayan bir maddeye mi dayalıdır?!
Görüyorsunuz; fena yerden yakalandılar!
Daha bitmedi; devamı yine “doksandan” geliyor:
15 Temmuz darbe girişimine kalkışan FETÖ’ye tüm hücreleriyle kucak açan Avrupa Birliği devletlerinin işbu tavrı; Kopenhag’ın “demokrasi” kriterine acayip uygun, demek ki!
Sisi’nin Mısır’daki darbesine darbe bile diyemeyen, dahası “el altından destekleyen” de Avrupa Birliği idi!
MADURO’YU DEVİRMEK
Trump’ın “Maduro yönetimi, bir askeri darbe ile rahatlıkla devrilebilir” diye açıklamasına itiraz etmek şöyle dursun sevinenler de; her fırsatta sütunlarında, köşelerinde, manşetlerinde Maduro’ya giydirenlerdir:
Baksanıza Nusret üzerinden bile Maduro’ya çaktılar!
*
Maduro’ya dronla suikast düzenlemek yahut darbe ile onu devirmeyi kafaya koymak; Kopenhag ne kelime, çağdaş Batı demokrasilerinin vazgeçilmez yöntemidir!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.